11 Tem 2017 13:59 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 00:33

Jandarma Okullar Komutanlığındaki darbe girişimi davası

- FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 317 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam ediliyor - Darbe girişiminden önce MİT'te konuşlu Müşterek İstihbarat Koordinasyon Merkezinde analiz subayı olarak görev yapan sanık eski yarbay Akyel...

ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 61'i tutuklu, 317 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam ediliyor.

Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, sanıklar savunma yaptı.

Sanık eski yarbay Hacı Akyel, savunmasında, cep telefonu ve ADSL hattında ByLock kullandığına dair iddianamedeki tespiti kabul etmediğini belirterek, "Bylock teknoloji neticesi olarak elde edilmiş, FETÖ bunu yaygın olarak kullanıyormuş, o kullanıyor diye onu yasaklayamazsınız ki?" dedi.

Darbe girişiminden önce Milli İstihbarat Teşkilatında (MİT) konuşlu Müşterek İstihbarat Koordinasyonu Merkezinde analiz subayı olarak görev yaptığını aktaran Akyel, 15 Temmuz akşamı televizyonda, İstanbul'daki köprülerin askerler tarafından kapatılmasına ilişkin haberler ile terör saldırısına ilişkin alt yazıları gördükten sonra Jandarma Genel Komutanlığına gitmeye karar verdiğini anlattı.

Komutanlık karargahının yakınına geldiğinde karışlıklı silah sesleri duyduğunu, riske girmemek için Jandarma Okullar Komutanlığına yöneldiğini ifade eden Akyel, "Neler olduğunu takip etmek amacıyla okullar komutanlığına gitmeye karar verdim. Oraya vardığımda sivildim. Kimliğimi gösterdim, ilk önce tereddüt ettiler. Durumu izah edince beni içeri aldılar. Burada karşıladığım bazı subaylara neler olduğunu sorduğumda 'biz de bilmiyoruz, buraya terör saldırısı olabilir nizamiyeleri takviye etmemizi söylediler' cevabını verdiler." diye konuştu.

Okullar komutanlığına giderken yolda Başbakan Binali Yıldırım ile dönemin 1. Ordu Komutan Orgeneral Ümit Dündar'ın açıklamalarından haberinin olduğunu ifade eden Akyel, "Açıklamalar vardı ama net bir şey yok. 'Kalkışma' deniliyor, 'küçük bir grup' deniliyordu. Cumhurbaşkanın açıklamalarından sonra nizamiyedekilere ne yapacağımız sorulduğunda, oradakilere 'bana sorarsanız, sabaha kadar beklemekte fayda var' dedim, çünkü bırakıp kaçamazsınız." ifadelerini kullandı.

Nizamiyedeki herkesin terör saldırısı olabileceği psikolojisiyle hareket ettiğine şahit olduğunu anlatan Akyel, o gece anormal olarak nitelendirilebilecek bir durumun söz konusu olmadığını iddia etti.

- "ByLock'u yasaklayamazsınız"

Nizamiyedeki teğmenlere kimin emir verdiği konusunda bilgisinin olmadığını savunan Akyel, 16 Temmuz sabah saatlerinde evine geldikten sonra o gece Türkiye genelinde yaşanan olaylardan haberdar olduğunu savundu.

Akyel, FETÖ'nün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullandığına dair iddianamedeki tespiti kabul etmeyerek, söz konusu programı kullanmadığını ileri sürdü.

Mahkeme Başkanı Melih Uçar'ın, ADSL hattında da ByLock kullanıldığını hatırlatması üzerine Akyel, şu savunmayı yaptı:

"ByLock kullanmadım. Bu iddiayı kabul etmiyorum. ByLock öyle bir dinlendirildi ki iletişim çağında teknolojinin bu kadar kullanıldığı bir dönemde suç oldu. Dünya kullanıyor. Bazıları bir milyon kişinin kullandığını söylüyor. Ortadoğu ülkelerinde yaygın olarak kullanıldığı belirtiyor. ByLock teknoloji neticesi elde edilmiş. FETÖ bunu yaygın olarak kullanıyormuş, o kullanıyor diye onu yasaklayamazsınız ki? Bugün ceza alsak da önemli değil. Bir kaç yıl sonra 'ByLock kullandı diye insanlar hapsedildi' denildiğinde gelecek nesiller büyüklerimiz 'böyle yapmış' diyecekler."

- Darbe girişimi için değil, pasta almak için gitmiş

Sanık Efkan Güler de hazırlık aşamasında verdiği ifadeleri kendisine baskı yapıldığını iddia ederek kabul etmediği belirterek mahkeme huzurunda yapacağı savunmanın dikkate alınmasını istedi.

Mesleğe astsubay olarak başladığını, çeşitli kademelerde görev yaptıktan sonra subaylığa geçiş sınavında başarılı olduğunu belirten Güler, darbe girişiminden önce yarbay rütbesi ile Jandarma Okullar Komutanlığında öğretim görevlisi olarak görev yaptığını anlattı.

Afganistan görevi dönüşü yıllık izine ayrıldığını, İstanbul'daki köprülerin kapatılmasına ilişkin haberleri okuduktan sonra gelişmeler hakkında bilgi almak için Jandarma Okullar Komutanlığındaki sosyal tesislere gittiğini ifade etti.

Bu girişiminin kendisi için hata olduğunu kabul ettiğini dile getiren Güler, "Sosyal tesislerde maaşımı çekerim, pasta falan alırım diye düşündüm. Büyük bir tesis, Ankara'yı tepeden gören bir yer. Burada arkadaşlarla sohbet eder, gelişmeleri konuşuruz diye düşündüm." iddiasında bulundu.

1 Nolu nizamiyede girişi yaptığında, sivil kıyafetli subaylarında aralarında bulunduğu bir grup askerin kendisine teğmenlerle nizamiye bölgelerine takviye yapıldığını söylediğini aktaran Güler, tesislerde kimsenin olmadığı bilgisini aldıktan sonra karargahtan ayrılmak için 2 Nolu nizamiyeye yöneldiğini iddia etti.

Dışarı çıkamayınca sanık eski tabur komutanı binbaşı Tarık Görener'in yanına gittiğini belirten Güler, Görener'in okullar komutanın emri ile gece eğitimi yapıldığını anlattığını aktardı.

Karargaha sivil gittiği için daha sonra üniforma giydiğini ifade eden Güler, Görener'in aracılığıyla okullar komutanından aldığı emirle terör saldırısına karşı sanık eski yüzbaşı Cemil Çetin ve üsteğmen A.K. ile mühimmat depolarına gittiğini söyledi.

Söz konusu iki ismi tanımadığını iddia eden Güler, "Cemil 'depoyu açmaya gidiyorum' dedi, gitti. A.K üsteğmen ile konuşmaya başladık, Nuh albayın kendisini gönderdiğini söyledi. Ben de kışla komutanı Köroğlu'nun emriyle geldiğimi söyledim. O da kendi komutanıyla görüşmeye gideceği söyledi. Bu sırada kendisine cebir ve şiddet uygulamadım. Aramızda darbe olduğuna dair konuşmalar da geçmedi." savunmasını yaptı.

İlerleyen saatlerde telefonundan internete girdiğinde çok sayıda son dakika haberlerini gördüğünü, yoğun bir bilgi kirliliği söz konusu olduğunu ifade eden Güler, o gece çevresindeki herhangi bir kişinin kalkışma ya da darbe girişimine ilişkin bir açıklamada bulunmadığını savundu.

Genelkurmay Başkanlığı karargahına saldırı olduğuna yönelik haberle duyduğunu ancak Jandarma Okullar Komutanlığında böyle bir gelişmenin olmadığını kaydeden Güler, "Jandarma Okullar Komutanlığındaki o geceki eylemlerin darbe girişimi olarak yorumlanacağını düşünmedim. O gece sadece cephanelik açıldı, nizamiyelere takviye yapıldı. Başka da bir şey olmadı." diye konuştu.

Savcılık sorgusu sırasında, sanık Görener'in kendisine sıkıyönetim ilan edildiğini söylediğine ilişkin beyanını kabul etmediğini belirten Güler, nöbetçi amirin darbeci askerler tarafından derdest edildiğine dair bir ifade de kullanmadığını öne sürdü.

Gözaltına alındığı sırada kendisine işkence yapıldığını iddia eden Güler, kendisini sorgulayan polisler için "yaratık" ifadesini kullanarak, "Ne kadar varoş kompleksleri varsa hepsini üzerimizden attılar, 'Yozgat ağzıyla konuşan tiplerdi.' Efkan Güler'i dövmekten ziyade bir yarbayı dövmenin hazzını yaşıyorlardı. 150-200 kelime daracığı var olan, yaratıklar. Devlet memuru olan bu yaratıklardan şikayetçiyim." dedi.