06 Tem 2017 14:59 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 00:33

Jandarma Okullar Komutanlığındaki darbe girişimi davası

- FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığında yaşanan eylemlerle ilgili 317 kişinin yargılandığı dava, sanık savunmalarıyla devam etti

ANKARA (AA) - FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığında yaşanan eylemlerle ilgili 317 kişinin yargılandığı dava, sanık savunmalarıyla devam etti.

Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi salonunda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı.

Sanık eski üsteğmen Emrah Coşkunsu, Jandarma Okullar Komutanlığının bulunduğu Beytepe'deki lojmanlarda oturduğunu, olay günü 16-17 Temmuz'da annesini memlekete götüreceği için izin aldığını söyledi.

Yola çıkacağından dolayı aracının yakıt ve temizliği için kışladan ayrıldığını, sonra kışlaya yanında, üsteğmen Haldun Zülkadiroğlu ile döndüğünü ancak önce nizamiyeden giriş yapmalarına müsaade edilmediğini aktaran Coşkunsu, "evinin, çoluk çocuğunun burada olduğunu" söylemesi üzerine kışlaya girebildiğini belirtti. Coşkunsu, Hadi yarbay isimli birinin durdurması üzerine onu araca aldıklarını, ricası üzerine kışla dışında istediği yere götürüp geri geldiklerini bildirdi.

Coşkunsu, döndükten sora da kışla içi trafik yasaklandığından, aracını 1 No'lu nizamiye yakınındaki otoparkta, bir kamera altına çektiğini anlattı.

Aracın radyosundan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Birinci Ordu Komutanının, Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarını dinlediğini ifade eden Coşkunsu, olayın farkına vardığını ancak kışladaki tedbirlerin, buranın korunmasına yönelik olduğunu düşündüğünü söyledi.

Coşkunsu, radyodan şehit haberlerini duyduğunu, ayrıca kışlada silah sesleri işittiklerini, bunun üzerine kendilerini korumak amacıyla silah ve hücum yeleği giydiklerini, araçtan inip kantin bölgesine geçtikten yaklaşık 5-6 dakika sonra Zülkadiroğlu ile birlikte bu silahları bıraktığını dile getirdi.

Ortam sakinleştikten sonra sabaha doğru kışla içindeki evine gittiğini belirten Coşkunsu, nöbet tutmadığını, kimseye emir vermediğini ve emir almadığını, suç teşkil edecek bir fiilde bulunmadığını savundu.

- Sanık eski Üsteğmen Cordan'ın savunması

Sanık eski üsteğmen Bahri Barış Cordan, 15 Temmuz'da takım komutanı olarak görev yaptığını, o gün kursiyer teğmenlere gece eğitimi verileceğine yönelik Whatsapp mesajının ardından tabur binasında üsteğmen Muhlis Koçak'ın odasına çıktığını, sorusu üzerine, okul komutanının, teğmenleri disiplinsiz gördüğü için gece eğitimi yapılması emri verdiğini söylediğini belirtti.

Muhlis üsteğmenin eğitim programı hazırlaması için emir verdiğini, bunun üzerine odasına geçtiğini dile getiren Cordan, akşam saat 17.00 içtimasında da Muhlis Koçak'ın kursiyer teğmenlerin daha disiplinli olmaları yönünde uzun bir konuşma yaptığını söyledi.

Cordan, içtimanın ardından çalışma odasına Muhlis Koçak ile geçtiklerini, bu sırada Tabur Komutanı Binbaşı Tarık Görener'in girdiğini ve "kursiyer teğmenlerin gece eğitimine gelmemezlik etmemesini" söyleyip "bu yönde gereken ikazların yapılıp yapılmadığını" sorduğunu, Koçak'ın da "Yaptık" karşılığını verdiğini ifade etti.

Daha sonra üsteğmen Koçak'ın odasına gittiklerini, binbaşı Tarık Görener'in de odaya girerek Koçak'a hitaben "Sen, Barış ve Uğur'un gece eğitimine gelmesine gerek yok." dediğini, bu yüzden buradan ayrıldıklarını savunan Cordan, kışladaki misafirhanede kaldığı için kendisinin buraya geçtiğini dile getirdi.

Cordan, ilerleyen saatlerde misafirhanedeyken darbe haberlerini gördüğünü, bunun üzerine durumlarını merak ettiği için kursiyer teğmenlerden dördünü aradığını ancak cevap alamadığını söyledi. Bir üsteğmenle görüşebildiğini ancak onun da "bir şey bilmediğini" dile getirdiğini ifade eden Cordan, kursiyerlerin durumunu merak ettiği için saat 00.00'da odasından çıktığını ve ilk olarak kursiyer Oktay Erdem'i gördüğünü kaydetti.

Erdem'in, "telefonlara bakmaları yasak olduğu için çağrıya cevap veremediğini ve ne olduğunu bilmediğini" ifade ettiğini söyleyen Cordan, ardından da binbaşı Görener ile karşılaştığını dile getirdi. Cordan, Görener'e "(Komutanım, haberlerde darbe geçiyor, sıkı yönetim var. Siz ne yapıyorsunuz) dedim. O da bana (Barış karışma, geç kenarda bekle) dedi." ifadelerini kullandı.

Kendisinin de kenara geçip beklemeye başladığını savunan Cordan, binbaşı Görener'in daha sonra "Al şu teğmenleri tüfeğini bıraktır, Selen Amfiye çıkar." dediğini, bunun üzerine taburun darbeyle alakası olmadığını düşündüğünü ve kursiyer teğmenleri amfide topladığını söyledi.

Cordan, daha sonra çalışma odasına ve ardından da saat 02.30 gibi misafirhanedeki odasına geçtiğini, burada şehitler bulunduğunu öğrendiğini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını dinlediğini belirtti.

Bahri Barış Cordan, saat 04.30 civarında Üsteğmen Koçak'ın Whatsapp grubuna kursiyer teğmenlere yönelik "bunun bir darbe girişimi olduğunu, silahlarını bırakıp evlerine gitmelerini" belirttiği bir mesaj attığını, kendisinin de bunun üzerine "Koçak'ın doğru söylediğini, misafirhanede olduğunu" ifade eden mesaj paylaştığını öne sürdü.

Misafirhaneye gelen kursiyer teğmenlere de "kışladan çıkmalarını, çıkamıyorlarsa saklanmalarını ya da misafirhanede uyumalarını" söylediğini dile getiren Cordan, ilerleyen saatlerde Koçak'ın kendisini arayıp "kursiyer teğmenlerin toplanmasını, darbeye iştirak eden rütbeliler de dahil gözaltına alınmasını" Yüksel albayın söylediğini ifade etti. Cordan, bunun üzerine kursiyer teğmenleri ve rütbelileri toplayarak gözaltına alınmasına yönelik çalışma yaptıklarını söyledi.

Albay Veli Tire'nin kursiyer teğmenlere o gece kimi gördüklerine dair soruları üzerine, kendisinin isminin de söylendiğini ve gözaltına alındığını hatırlatan Cordan, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını, ocak ayında da tekrar gözaltı kararı verilmesi üzerine gelip teslim olduğunu bildirdi.

"Taburumun darbeyle alakası olduğunu bilmiyordum. Teğmenlerin de darbeden haberi olmadığı kanaatindeyim." ifadelerini kullanan Cordan, örgütün haberleşme programı ByLock kullandığı iddiasını da kabul etmediğini belirtti.

- Zülkadiroğlu da suçlamaları reddetti

Sanık eski üsteğmen Haldun Zülkadiroğlu ise Emrah Coşkunsu ile aynı şeyleri yaşadığını ifade ederek, birliğe geldiklerinde önce içeri alınmadıklarını, Coşkunsu'nun içerideki lojmanlarda kaldığını söylemesi sonrası giriş yapabildiklerini anlattı.

Görev yaptıkları Kriminal Daire Başkanlığına ilerlerken sivil giyimli birinin kendilerini durdurduğunu, binen kişinin kendisini Hadi yarbay olarak tanıtıp askeri araç çıkışı yasak olduğu için karargah binasına bırakmaları ricasında bulunduğunu, bunun üzerine nizamiyeden tekrar çıkış yaptıklarını söyledi.

Evinden çıkarken terör saldırısı haberleri olduğunu, nizamiyede de terör saldırısına karşı tedbir alındığı havası bulunduğunu savunan Zülkadiroğlu, Hadi yarbayın şarjı bittiği için telefonunu kullanmayı istediğini, kendi şarjı da az olduğundan Emrah üsteğmenin telefonunu kullandığını ve görüşmeler yaptığını belirtti.

Zülkadiroğlu, Hadi yarbay araçtan indiğinde, isminin Yalçın yarbay olduğunu öğrendiği kişiyle konuştuğunu, bu yarbayın daha sonra Coşkunsu'nun aracının ön koltuğuna oturduğunu, Coşkunsu'nun aracının arkasında eşyalar bulunması, Yalçın Yarbay'ın da aracında yer olduğunu söylemesi üzerine kendisinin de onun aracına bindiğini ifade etti.

Tekrar Beytepe'ye döndüklerini ve kışlaya 1 No'lu nizamiyeden giriş yaptıklarını belirten Zülkadiroğlu, kayıt kabul merkezindeki silahlardan almaya başlanınca, bir terör saldırısı olduğu düşüncesinden hareketle bir silah aldığını, ancak kısa süre sonra bıraktığını bildirdi.

Zülkadiroğlu, kışladaki araç trafiği de yasaklandığı için Coşkunsu'nun 1 No'lu nizamiye yakınında park ettiği aracında sabaha kadar beklediklerini anlattı.

Darbe girişimini, dinledikleri araç radyosundan duyduklarını belirten Coşkunsu, silah sesleri de duymaları üzerine araçtan çıkıp yakındaki kantin bölgesine geçtiklerini ve korunmak amaçlı silah aldıklarını ancak bu silahları kısa sürede tekrar bıraktıklarını kaydetti.

Nizamiyedeki güvenlik tedbirlerinin normale döndüğünü görünce evine gittiğini anlatan Zülkadiroğlu, tanık olarak ifade vermek üzere çağrıldığında gözaltına alındığını anlattı.

Suçlamaları kabul etmeyen Zülkadiroğlu, "FETÖ/PDY üyeliğini şiddetle reddediyorum." diye konuştu.