02 Kas 2012 12:11 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:19

JAMES BOND BATMAN OLMAYA ÖZENİRSE!

Skyfall Daniel Craig'li Bond filmlerinin en iyisi ve serinin geri kalanından farklı bir hikayesi var. Yoksa Bond'u emekli mi ediyoruz?

Dört önemli filmle yeni bir vizyon haftasına merhaba diyoruz. Uzun zamandır beklenen yeni 007 macerası Skyfall haftanın en göze gelen yapımı... Bu defa serinin diğer filmlerinden farklı olarak, yorgun ve intikam peşinde bir ajan öyküsü izleyeceğiz. Adana Altın Koza Film Festivali’nde sürpriz bir şekilde "En İyi Film" ödülünü alan politik sinema örneği Babamın Sesi’ de sınırlı sayıda (13) kopya ile seyirci karşısına çıkıyor. Ülkemizde, festivallerde alınan ödüller genelde gişeye yansımaz. Bu defa da bir sürpriz beklemiyorum. Haftanın geri kalan iki filminden biri Özcan Deniz’in yönettiği ve başrolünü üstlendiği Evim Sensin... Film mendil ıslatan romantik bir Kore yapımının uyarlaması. Özellikle bayan seyircilerin bu hafta tercih edeceği yapım olacaktır diye düşünüyorum. Bu hafta çift olarak film izlemek zor. Erkekler Bond’a, kadınlar Özcan Deniz’e... Ancak eşinizle, sevgilinizle birlikte salona girecekseniz Hayalimdeki Aşk çok keyifli bir alternatif.

Açıkçası bu hafta hepsi görülmesi gereken dört önemli film var, biri mutlaka sizin için. Yolunuz sinemadan ayrı düşmesin, iyi seyirler efendim.

Skyfall / Skyfall 007 / Aksiyon, Macera / 155 dk



Yönetmen: Sam Mendes

Oyuncular: Daniel Craig, Helen McCrory, Ralph Fiennes, Ben Whishaw, Bérénice Marlohe, Javier Bardem, Naomie Harris, Judi Dench, Tonia Sotiropoulou, Albert Finney, Ola Rapace

Filmi izleyebileceğiniz salonlar

Özet: MI6 ciddi bir saldırıya uğrar ve kurumun değerleri temelden sarsılır. M’e karşı sadakat testinden geçen ajan James Bond kişisel bedelleri ağır olsa da, tehdidi bulup her ne pahasına olursa olsun yok etmelidir. Zira MI6’yı ciddi riske sürükleyen isim Silva adında gözü kara, gizemli bir adamdır... Sinema tarihinin en uzun soluklu aksiyon film serisi olan gizli ajan 007 James Bond’un nefes kesen macerası bu sefer İngiltere, Rusya ve Türkiye ekseninde Avrupa’yı merkezine alıyor. Serinin 23. filmi olan Skyfall’da 2000’li yılların son Bond’u olarak Daniel Craig’i izlerken ünlü aktöre M rolünde seyircinin alıştığı üzere Judi Dench, Silva rölünde Javier Bardem, hükümet görevlisi Mallory olarak Ralph Fiennes, seksi Bond kadınları olarak ajan Eve rolünde Naomie Harris ve Severine rolünde Bérénice Marlohe eşlik ediyor.

Murat Tolga Şen’in yorumu:

Dikkat: Okuyacağınız kritik bazı sürpriz bozanlar (spoiler) içerir. Bundan hoşlanmayan okurlarımızın önce filmi izlemesini tavsiye ederim.

Bu izlediğim kaçıncı James Bond macerası, belli değil! Çocukluğumdan beri 007 numaralı gözüpek İngiliz ajanının serüvenlerini izlemek için sinemanın yolunu tutuyorum. O zamandan bu zamana her şey değişti. Düşmanlar, kadınlar, Bond’un kendisi… Değişmeyen tek şey eşsiz İngiliz küstahlığı olsa gerek…

Skyfall, Bond filmlerinin sonuncusu ancak seyrettikten birkaç gün sonra düşündüm de, zincire eklenmiş bir halkadan çok kendi içinde kıymetlenen farklı bir macera seyrediyoruz/seyredeceğiz. Şimdiye kadar hiçbir Bond macerası bu kadar kişisel bir intikam öyküsüne dönüşecek şekilde yazılmamıştı. Uluslararası komploların İngiliz çıkarları doğrultusundaki bozucusu ya da yön vericisiydi Bond. Skyfall onun katıldığı değil, merkezinde olduğu bir serüven.

Bu defa dünyayı karıştıran İngiliz gizli istihbaratı MI6’nın kendisi tehdit altında ve düşmanlar kurumun değerlerini sarsmayı hedefliyor. Filmin kötü adamı da içlerinden biri, Bond’dan önceki gözde ajan bile diyebiliriz. Egzotik diyarlarda geçen Bond maceraları bu kez İngiltere’nin derdine düşüyor ama ajanlar “her yer bizim memleket” dercesine Türkiye dahil dünyanın çeşitli ülkelerinde fink atmayı ihmal etmiyorlar.

Son Bond macerasının ne kadar kişisel olduğundan bahsetmiştim, şimdi bunu biraz açalım. Bu bölümdeki ezeli düşman Javier Bardem’in canlandırdığı Silva… Aslında Bond’la dertleri aynı... Sistemin onları işine geldiği gibi kullanıp sonra da fırlatıp atmasından ikisi de rahatsız. Tabi Silva’nın hayal kırıklığı ve bu yüzden öfkesi daha fazla… Bu yüzden ‘M’in peşine düşüyor ve önündeki tek engel James Bond… Bond’u kendi yanına çekme çabası sonuç vermeyince ikisini birden avlamaya karar veriyor ve kozlar finalde Bond’un İskoçya’daki aile yadigârı malikanesinde paylaşılıyor.

Peki, biz buraya kadar ne görüyoruz. Silva’nın saç kesimi ve gülüşüyle Joker’i ne kadar andırdığını ve terör yaratma sebeplerinin aynılığını fark edeceksiniz mutlaka. Aynı Joker gibi, terörü yaratırken kendisine adanmış kişilerle çalışıyor. Ruh hali ve metodlarıyla, bir Bond ‘kötü adamı’ olmaktan çok Batman’dan ödünç alınmış gibi duruyor. Haklı bir çıkış noktası olan zavallı bir ruh… Son hesaplaşma vakti geldiğinde karşılaştıklarımız daha da ilginç. Bond’un bir yetim olduğunu öğreniyoruz. Tıpkı Bruce Wayne gibi kendine ait bir malikânesi var ve hatta Bruce’un sadık yardımcısı, akıl hocası Alfred karakterinin bile bir muadili mevcut; usta oyuncu Albert Finney’in canlandırdığı Kincade…

Güzel ve şehvetli kadınların yer almadığı, bir tür ajan eğlendiricisine dönüşmediği bir Bond filmi düşünülemez. Günümüzün politik doğrusalcılığıyla düşünürsek, çok cinsiyetçi bir bakış açısıdır bu… Son Bond filminde öyle olmadığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz, Daniel Craig’in canlandırdığı Bond’un kadınlarla hiç arası yok. Sevişmeyi umursamıyor ama iyi beceriyor. Kadınların ne düşündüğü de umurunda değil, Diğerleri gibi (Mesela Pierce Brosnan) kompliman falan da yapmıyor, neredeyse aseksüel bir duruş ama yeri geldiğinde bir damızlık olduğunu hatırlıyor, bize de hatırlatıyor. Seviştikten sonra kadına ne olduğuysa umurunda bile değil!

Bu aşırı esinlenme hali bir zayıflık gibi düşünülmesin. Türün ustası olduğunu ispat eden Sam Mendes’in elinde son James Bond filmi Skyfalll büyük bir gösteriye dönüşüyor. Geçmişteki kadar dublör sekansının yer almadığı ama finalde yükselen hikayenin doğru sinemalaştırılmasıyla kıymetlenen bir aksiyon. İzlerken bu kadar ırkçı, cinsiyetçi ve umursamaz bir karakterle nasıl olup da özdeşleşebildiğimi sordum kendime ama film kendi cevabını verdi; o bir yetim!

Skyfall yılın en iyi seyirliklerinden biri olarak mutlaka sinemada izlenmeyi hak ediyor. İyi seyirler…

Hayalimdeki Aşk / Ruby Sparks / Romantik, Komedi / 104 dk



Yönetmen: Jonathan Dayton, Valerie Faris

Oyuncular: Antonio Banderas, Paul Dano, Alia Shawkat, Zoe Kazan, Chris Messina, Annette Bening, Aasif Mandvi, Steve Coogan

Filmi izleyebileceğiniz salonlar

Özet: Calvin hızlı yükselen kariyerinde verimsizleşmeye başlamış, ilhamını yitirmiş bir yazardır. Bu durumu ortadan kaldırmak için kendine yeni bir hayal kurar ve seveceğini düşündüğü bir kadın karakter yaratır. Karakterin adını da Ruby koyar. Ruby’i bir hafta sonra kanlı canlı kanepede oturuyorken gören Calvin kelimelerinden doğan ve karşısında nefes alan Ruby’i görünce ne yapacağını şaşırır...

Murat Tolga Şen’in yorumu:

Tahminlerimin ötesinde çok keyifli bir film... Gözüktüğü kadar hafif bir yapım değil, satır aralarında aşka dair güzel şeyler söylüyor. İlle de sinemada izlemeniz gerekmez ama bence oraya kadar gitmişken mutlaka şans verin.

Babamın Sesi / Dram / 88 dk



Yönetmen: Orhan Eskiköy, Zeynel Doğan

Oyuncular: Zeynel Doğan, Base Doğan, Gülizar Doğan

Filmi izleyebileceğiniz salonlar

Özet: Basê Elbistan’da yalnız başına yaşar. Hayatındaki tek beklentisi büyük oğlu Hasan’ın evine dönüp herkes gibi bir hayat kurmasıdır. Eve gelen sessiz telefonların Hasan’dan geldiğine inanmaktadır. Aynı günlerde Diyarbakır’da yaşayan küçük oğlu Mehmet baba olacağının haberini alır. Yeni bir eve taşınır. Eşyaların arasında babasına gönderilmek üzere kaydedilmiş annesinin ve kendi çocukluk sesinin olduğu bir kaset bulur.

Mehmet babasının kaydettiği kasetleri bulmak ve annesini Diyarbakır’da yaşamaya ikna etmek için Elbistan’a gider.Mehmet annesini Hasan’dan başka bir şey düşünmez halde bulduğunda yavaş yavaş onun dünyasına girmeye başlar. Base’nin yapmayı istediği tamiratları; bahçe işlerini yapar. Bir yandan da babasının gönderdiği kasetleri arar. Ancak Basê, geriye kalan kaset olmadığını söyleyerek Mehmet’i kasetlerin varlığından uzaklaştırmak istese de bunu başaramaz.Mehmet kasetleri ararken ailesiyle ilgili bilmediklerini öğrenmeye başlayacaktır.

Murat Tolga Şen’in yorumu:

Son yıllarda tüm dünyada yükselen bir sinemasal trend var. Sinema olma halini boşverip duyarlılık üreten, güçlü meselelere dokunmayı tercih eden filmler izliyoruz. Bunun çok hoşuma gittiğini söyleyemem. Aslolan görüntülerle hikaye anlatma çabası ise Babamın Sesi bu açıdan sınıfta kalıyor. Tarkovsky’e saygı duruşu gösteren filmlere de Nuri Bilge Ceylan’ın ilk zamanlarından bu yana epey alıştık. Babamın Sesi Anadolu’nun sinema dilini kullanabilen bir film değil... Bizim derdimiz ama bize ait olmayan bir duygusal bakış açısı... Adana’ da, Gözetleme Kulesi gibi, kendisinden çok daha iyi filmlerle yarışıp ödülü kazanması ise benim için hala anlaşılamayan bir durum... Politik duyarlılığı olan seyirciler mutlaka izlesin, sinemaya ’eğlenmek’ için gidenler ise uzak dursun. (İkisi de suç değil)

Evim Sensin / Dram, Romantik



Yönetmen: Özcan Deniz

Oyuncular: Özcan Deniz, Fahriye Evcen, Sait Genay, Özay Fecht, Levent Öktem, Güneş Hayat, Teoman Kumbaracıbaşı, Kayhan Yıldızoğlu, Barış Yalçın, Volga Sorgu

Filmi izleyebileceğiniz salonlar

Özet: Kırılmış kalbinin yaralarını üzerinde taşıyan Leyla başından geçen bir ayrılığın sonunda baba evine döner ve bir yanda kırılan kalbini bir yanda otoriter babası Selim’le olan bağını onarmaya başlar. Çocukluk evinin kapısından adımını attığında hayatının en zor 4yilina girdiğinden habersizdir Leyla ile yolu kesişinceye kadar yalnızca kendisi için yaşamış olan İskender, yetimhanede büyümüş ve hayatı boyunca hiç evi olmamış bir adamdır. Belki de meslek olarak başkalarına ev yapmayı seçmesi bundandır.

Kazara yaşanan ilk bakışmanın üzerinden uzun bir zaman geçse de filizlenen aşk hızla ilerler. Biri aşktan, biri yalnızlıktan nasibini almış, dünyaları taban tabana zıt çiftimiz herşeye rağmen aradıklarını birbirinde bulur. İskender, birine ait olma, yarını planlama, bir kadının kocası olma duygularından oldukça uzak ve bu kavramlara yabancıdır. Ama Leyla, kalbini iyileştiren adama bütün bu karanlık noktalarından çıkacağı yeni bir dünya armağan eder. İkisinin ozene bezene kurduğu dünyanın üstüne bir kabus çökene kadar.Onun evi artık Leyla’dır.

Murat Tolga Şen’in yorumu:

Eleştirmenler burun kıvıracak ancak yeni bir Aşk Tesadüfleri Sever vakasıyla karşı karşıya olabiliriz. Gişede patlamaması için hiç bir sebep yok. Seyirci bu tür filmleri seviyor, bir duygusal açlığa karşılık geliyor bu gibi işler... Uyarlama senaryo oldukça başarılı, uyarlanmış olduğunu bilmemiz de bir dürüstlük örneği... Genç seyircinin çok ilgisini çekecek bir yapım. Sonu gişede umduğunu bulamayıp DVD’de patlayan İncir Reçeli gibi de olabilir. İyice düşen bilet satışlarından dolayı salonlar bir can simidi bekliyor. Kimbilir, belki de bu film...

twitter.com/murattolga