İzleyen 'soygun dizisi' sanıyor! ‘La Casa De Papel’ aslında ne anlatıyor?
Sina Koloğlu, son dönemin popüler dizisini kaleme aldı.
Son dönemin en popüler dizilerinden La Casa De Papel için, gençleri
isyana teşvik ettiğine yönelik yazılar yayımlandı. Milliyet
Gazetesi yazarı Sina Koloğlu da, Netflix dizisini kaleme aldı.
İşte Sina Koloğlu'nun yazısı:
‘La Casa De Papel’ ne anlatıyor?
'La Casa De Papel' dizisi için, “Gençleri isyana teşvik ediyor aman
dikkat!” diyenler oldu! Le Monde gazetesinde bir yazı yer
aldı. ‘La Casa De Papel; İsyana Teşvik’ başlığıyla. (‘La Casa De
Papel’, une incitation à la rébellion?’ 22 Nisan’da gazetenin
internet sitesinde) Peki neyin isyanı?
Ekonomik düzene karşıyız
Yazıda, “İsyan, senaryonun özü” diyor. Pekin nedir özü? ‘Sekiz
silahlı soyguncu, Madrit’te darphaneyi basıyor ve 67 kişiyi rehin
alıyor. Amaç, kendi paralarını basmak.’ Yazının girişinde ise,
‘Dizi soygun girişimi temasında, toplumsal bir ütopyayı kendine mal
ediyor’ şeklinde bir ifade yer alıyor. Projenin ‘Profesör’
karakterinin (Alvaro Morte) soygun ekibini motive etmek için şu
mesajı verdiği belirtiliyor: ‘Ekonomik ve finansal sistemi
reddetmek.’
Her yerde görülüyor
Yazıda, bu ret olayının, diyalogların özünde ve birçok ayrıntıda
kendini gösterdiği söyleniyor. Mesela İtalyan devrimci şarkısı
‘Ciao Bella’nın sürekli çalınması, soyguncuların kıyafetlerinin
Guantanamo esirlerininkiyle benzerliği, maskelerinin Anonymous ve
Salvador Dali’nin yüz ifadesini çağrıştırması gibi...
Aslında soygun dizisi değil
Yazıda, soygun temasını işleyen dizilerde zamana karşı yarışın
olduğunu, halbuki burada tam tersine, uzun bir zaman dilimine
ihtiyaç duyulduğu izlenimi verildiği belirtiliyor. Nedeni ise, para
basmak için çok fazla zaman gerekiyor... Senaryonun hareket
noktasının bu nedenle ‘devrimci’ olduğu yazılıyor. ‘La Casa De
Papel’, dünyadaki eşitsizliklere, kapitalist düzene isyanı ‘ütopik
bir mesaj’la kara mizah tadında veriyor.
NETFLIX’İN İLGİNÇ DİZİLERİ!
190 ülkede 125 milyon aboneye ulaşan Netflix, “ABD tamam, gözümüz
başka kıtalarda” diyerek, üç koldan harekete geçti. Avrupa’nın yanı
sıra Orta Doğu ve Afrika pazarına da ciddi giriş yapıyor. Bunu da
‘bölge ülkeleri dizileri’yle gerçekleştiriyor. Çağatay Ulusoy, İpek
Gökdel’in ‘Karakalem’ adlı romanından uyarlanan ‘The Protector’da
Hakan karakteriyle bu işin önemli ayaklarından biri... ‘Birçok
ülkede projeler var. Bunlar arasında ilginç örneklere rastlanıyor.
Mesela İtalya’da ‘Luna Nera’ dizisinin hikayesi, 17’nci yüzyılda
geçiyor. Şeytan oldukları iddia edilen yedi kadının öyküsünü
anlatıyor. Bir başka örnek ise Polonya’dan; ‘1983’... Bir distopya
örneği... Ruslar, Polonya’yı işgal ediyor ve buradan hiç
çıkmıyor.