''İYİ Kİ HIRSIZI FAZLA KOVALAMAMIŞIM!..'' REHA MUHTAR NEDEN HAPSE GİRECEKTİ?
Reha Muhtar'a "Verilmiş sadakam varmış" dedirten şey ne? Muhtar neden milletvekillerine seslendi?
Hırsızı kovaladım diye hapse mi gireceğim?..
Geçen Cuma günü telefonu açtım ki, Kenan Öner karşımda...
“Kendi köşenin yanındaki haberi gördün mü?..” dedi, “Bebeğini çalmak isteyen hırsızı kovalayan baba 10 yıl hapis yedi...”
Tesadüfün bu kadarı...
Daha birkaç gün önce, evime hırsız girdi, adamı bizim ikizlerin odasının önüne kadar söverek, sayarak kovalamışım!..
Hırsız merdivenlerden, o sırada aşağıda çalışmakta olan Deniz’e göre yuvarlanarak düştü, ben yuvarlandığını görmedim ama saat, kol düğmesi ve aksesuarların bulunduğu kutuyu yere düşürmesinden anlıyorum ki, sallanarak terk etmemiş evi...
Hani o sırada düşünüyordum ki, şu silahımı ne diye bir yerlere kaldırırım, koy yastık altına...
Çıkar ortaya böyle bir durumda...
***
Kenan Öner kardeşimin söylediği evdeki ikizlerden birini Adana’daki evden çalmaya gelen hırsıza karşı reaksiyon gösteren babanın başına gelenleri okuyunca, “Verilmiş sadakam varmış” dedim, “İyi ki hırsızı fazla kovalamamışım... Kovaladığım için hırsız değil ama benim içeri girmem an meselesiymiş...”
Şimdi şu haberi dikkatli bir okuyun önce:
“Karısının evin içinde hırsız olduğunu ve yatak odası dolabına saklandığını söyleyen Mehmet Atakul daha sonra ifadesini şöyle sürdürdü:
Yatak odasındaki elbise dolabının içine giren kişinin kolunu gördüm... Karımdan polisi aramasını, bana da bıcak getirmesini söyledim... Karım bıçağı getirince, dolaptaki kişinin çıkması için ikazda bulundum... Hırsız dolaptan aniden çıkıp pencereye doğru koştu... Bu sırada heyecanla, bıçağı rastgele salladım... Hırsızın dizi pencereye çarpınca, cam kırıldı... Kaçmak için aşağı atlarken de, reklam panosuna takılıp kafasının üzerine düştü... Ambulans çağırıp yardımcı olduk ama pencereden atlarken kafa üstü düştüğünden öldü...”
***
Eşi Yasemin Atakul, “İkizlerden birini emzirirken, eve giren kişinin kucağında diğer çocuğumu gördüm ve ikizi çalmak istediğini anladım...” diyor...
Hırsız annenin gördüğünü fark edince, çocuğu koltuğun üzerine atıp kaçmaya çalışıyor ve dolaba gizleniyor...
Şimdi bir saniye durun ve düşünün...
Evinize hırsız gelmiş...
Çocuklarınızdan birini kaçıracak veya başka şeyler çalacak...
Uyanıyorsunuz...
Polisi çağırıyorsunuz...
Bir taraftan da mutfaktan bıçağı alıp hırsız kaçarken ulu orta savuruyorsunuz...
Hırsız pencereden kaçarken kafa üstü düşüyor ve ölüyor...
Siz bu olaydan dolayı mağdurken, suçlu oluyorsunuz ve müebbetle yargılanıyorsunuz...
Yani sizin suçlu olmamanız için, hırsıza kapıyı mı göstermeniz gerekiyordu?..
“Buyur arkadaş, yol buradan... Yanlış gitme, kafanı çarpma... Kapı karşıda... Hadi sana uğurlar ola!..” mı demesi gerekiyordu babanın...
***
Başıma geldi daha iki hafta önce...
Sol tarafımdaki sesten ve adamın yaydığı enerjiden “birisi ayağıma dokunmuş” gibi aniden fırladım yataktan ve sol tarafa dönmemle hırsızı gördüm karşımda...
Haneme tecavüz edilmiş...
Yatak odama girilmiş...
Bebeklerin, kadınımın hayatı tehlikeye girmiş...
Ben ulu orta boxer’la yatarken, adam vursa, adamın insafına kalmışım...
Evimden arabamın anahtarını, cüzdanlarımı, kartlarımı, paramı ,saatimi ne gördüyse almış...
Ben de kalkıp “hırsızı kapıya kadar yolcu edeceğim öyle mi?..”
Bu mudur adalet?..
Bu hırsız yolda kaçarken düşerse, ayağını bacağını kırarsa, ben miyim müsebbibi?..
Böyle bir yasa, böyle bir adalet duygusunu rencide edip, tarumar eden bir hukuk anlayışı olabilir mi?..
***
Bebeğini çalmak isteyen hırsızı kovalayan baba 10 yıl hapis cezasına çarptırılırken, hırsızın sabıka kaydı da ortaya çıkmış...
44 ayrı suçtan sabıkalı hırsız iyi mi?..
Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yasama görevi yapan ve bugünlerde Anayasa’yı değiştirmekle meşgul milletvekillerine sesleniyorum:
Hangi Anayasa, hangi çağdaş hukuk sistemi, evine giren 44 suçtan sabıkalı hırsızı kovalayan adamı müebbedle yargılayıp 10 yıl hapis cezasına çarptırır?..
Hazır Anayasa’yı değiştirirken, bu yasalara da el atabilir misiniz acaba?..
Yoksa bunları değiştirmek yeterince demokratik bir tavır değil midir?..
Reha Muhtar/Vatan