12 Eki 2010 09:04
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:42
İYİ Kİ GİTTİ YOKSA TÜRKİYE'NİN ÜZERİNE BİR DE ''KUSTURİCA SUİKASTİ'' YAPIŞABİLİRDİ!
Altın Portakal'a yarışma filmlerinden çok dünya çapında bir yönetmenin söylemediği sözler damgasını vurdu.
Portakal’ın lekesi
Antalya’nın en köklü kurumu haline gelen Altın Portakal Film Festivali bu yıl 47 yaşında... Gerçek bir kültür şöleni halinde yaşanan bu büyük organizasyon Antalya’nın değerini katlıyor.
Bu yılki Altın Portakal’a yarışma filmlerinden çok dünya çapında bir yönetmenin söylemediği sözler damgasını vurdu. Adam defalarca “Ben öyle bir şey söylemedim” demesine karşın açık olarak ifade ettiği bu beyanına değil, uydurulan yalana itibar edildi.
İstediği kadar; “Ben iki ay önce Bursa’daydım. AKP’li belediyenin ev sahipliğinde sahneye çıktım, başları örtülü kadınlar şarkılarıma eşlik ettiler. Hiçbir şey olmadı!” desin. Dinleyen kim...
Sonunda dayanamadı çekti, gitti.
Antalya’da yapılan aslında Kusturica’ya karşı bir eylem değil, doğrudan CHP’li Başkan Mustafa Akaydın’a yönelik bir komplo... Akaydın belediyesi festivali yaygınlaştırdı, geliştirdi ve çok daha önemli bir şey yaptı: Festival maliyetini altıda bire indirdi!
AKP’li eski Antalya Belediyesi’nin 28.5 milyon liraya kotardığı festivali 5.5 milyon liraya üstelik daha renklendirerek halletti. Ortaya çıkan bu büyük farkı nasıl açıklayacak siyasi rakipler?
Gayet basit bir yolu var:
“CHP bir festivali bile yapamadı” diyecekler!
Onun için iki ay önce Bursa’da barış elçisi olan Emir Kusturica iki ay sonra Antalya’da “katliamcı Sırp militanı” haline getirildi. Şu suçlamaya bakın:
“Emir Kusturica Bosnalı kadınlar tecavüze uğrarken sessiz kaldı...”
Zeynep Oral yazısında bu namus kahramanlarına soruyor:
“Beyler bizim ülkemizde 12, 13, 14 yaşındaki kız çocuklarına toplu tecavüz eden onlarca herif zamanaşımı ya da kızın rızası vardı gerekçeleriyle serbest kalabiliyor, neden gıkınız çıkmıyor?”
Ama neyse, iyi ki gitti, Türkiye’nin üzerine bir de “Kusturica suikastı” yapışabilirdi.
Melih AŞIK / MİLLİYET
Antalya’nın en köklü kurumu haline gelen Altın Portakal Film Festivali bu yıl 47 yaşında... Gerçek bir kültür şöleni halinde yaşanan bu büyük organizasyon Antalya’nın değerini katlıyor.
Bu yılki Altın Portakal’a yarışma filmlerinden çok dünya çapında bir yönetmenin söylemediği sözler damgasını vurdu. Adam defalarca “Ben öyle bir şey söylemedim” demesine karşın açık olarak ifade ettiği bu beyanına değil, uydurulan yalana itibar edildi.
İstediği kadar; “Ben iki ay önce Bursa’daydım. AKP’li belediyenin ev sahipliğinde sahneye çıktım, başları örtülü kadınlar şarkılarıma eşlik ettiler. Hiçbir şey olmadı!” desin. Dinleyen kim...
Sonunda dayanamadı çekti, gitti.
Antalya’da yapılan aslında Kusturica’ya karşı bir eylem değil, doğrudan CHP’li Başkan Mustafa Akaydın’a yönelik bir komplo... Akaydın belediyesi festivali yaygınlaştırdı, geliştirdi ve çok daha önemli bir şey yaptı: Festival maliyetini altıda bire indirdi!
AKP’li eski Antalya Belediyesi’nin 28.5 milyon liraya kotardığı festivali 5.5 milyon liraya üstelik daha renklendirerek halletti. Ortaya çıkan bu büyük farkı nasıl açıklayacak siyasi rakipler?
Gayet basit bir yolu var:
“CHP bir festivali bile yapamadı” diyecekler!
Onun için iki ay önce Bursa’da barış elçisi olan Emir Kusturica iki ay sonra Antalya’da “katliamcı Sırp militanı” haline getirildi. Şu suçlamaya bakın:
“Emir Kusturica Bosnalı kadınlar tecavüze uğrarken sessiz kaldı...”
Zeynep Oral yazısında bu namus kahramanlarına soruyor:
“Beyler bizim ülkemizde 12, 13, 14 yaşındaki kız çocuklarına toplu tecavüz eden onlarca herif zamanaşımı ya da kızın rızası vardı gerekçeleriyle serbest kalabiliyor, neden gıkınız çıkmıyor?”
Ama neyse, iyi ki gitti, Türkiye’nin üzerine bir de “Kusturica suikastı” yapışabilirdi.
Melih AŞIK / MİLLİYET