06 Nis 2009 10:32
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:38
"İYİ İNSAN OLMAK MESLEK DEĞİLDİR!.." FAZIL SAY'DAN AHMET HAKAN'A MEKTUP(MEDYARADAR-ÖZEL)
Fazıl Say, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'dan sonra Hürriyet gazetesi köşe yazarı Ahmet Hakan'a bir mektup yazarak Facebook'taki sayfasında yayınladı. Ahmet Hakan daha önce köşesinden Fazıl Say'a mektup yazmıştı. İşte cevap niteliğindeki o mektup.
İşte Fazıl Say'ın Facebook'taki sayfasına koyduğu o mektup..
Ben Ahmet Hakan'ı severim.
Teşvikiye'den de komşumdur ayrıca...
Bazen bir "cafe" de raslaşırız
hoş sohbetler ederiz..
Akıllı bir adamdır.
Kesinlikle memleketin en zeki köşe-yazarlarından biridir.
Siyaset konularında iyi tespitler yapar...
Katılırsınız katılmazsınız...
Bu adama saygım var benim...
10 yıl kadar önce ,
hakkımda yazılmış en negatif makalelerden birini yazan adamdı,
hikayemiz de böyle başladı..
O zaman Sabah gazetesindeydi..
-"Vay sen nasıl olur da arabesk müzik sevmezsin ,ulan vatan haini!!!"
tarzı bir şeyler yazdıydı...
Sonra ,(özellikle Hürriyet'e geçmesinden beri)
"adil" davranabildiğini de gösterdi bana...
Kendiliğinden...
Yeni şeylere merak sarmaya başladı..
Büyük değişimler geçirdi...
Sanatçı kadınlarla aşklar..
Kültür sanat camiası partilerine katılmalar ..
Hoş geldi safa geldi.
"Komplexleri", "ego"ları var mıydı?
Vardı tabiki ...Ama;
Herkes kadar...
Aynı adam ,6 yıl sonra ,
bana (!!!)bir Teşvikiye cafesinde
"Arabesk müziğin etik ve estetik baapta niye dünya müziği olamadığını" sorar oldu...
Ama meşhur atasözüdür;
"İYİ İNSAN OLMAK MESLEK DEĞİLDİR" .
Bu bağlamda ,"anlamak ve sevmek "de "güvenmek" değildir..
gerçek şu;
ona asla güvenemeyiz...
Ona asla düşüncelerimizi emanet edemeyiz..
Yarın ne yapacağını bilemeyiz...
Ahmet bu..
Ahmet gerçeği bu...
Henüz bu...
Şunu unutmayın,
Ahmet'in bugün yazdıklarının değeri ,yıllar sonra daha net anlaşılacak..
kanımca...
doğruysa doğru yanlışsa yanlış...
Yeterki kendisini alelacele sıkıştırmasın...
Kasmasın..
Acele işe şeytan karışır..=))
Hep o beni yazdı,(15 kere yazmıştır...)
Bugün de
ben ona şunu yazıyorum;
Ahmet,
"Şaşırtmayı" seversin biliyorum...
Bak arakadaş,
Bu "şaşırtmayı" öyle bir aşamaya getirdin ki hayatta...
Sen şimdi;
-"Artık bu memleket için inandığım işi yapmak istiyorum" sloganlarıyla
TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ'nin başına gelsen de şaşırmam
"Arkadaşlar,yıllarca günahlar işledim ,içkiler-kadınlar,aranıza,ait olduğum yuvama geri dönmek isterim, affedin ,bağışlayın,boynum kıldan incedir" diyerekten
Çarşamba'daki "İSMAİLAĞA DERGAHI"na yukarıdan iniş yapsan da şaşırmam
-CİA AJANI olduğun belgelerle ispatlansa da şaşırmam..
Hiç bir şeye şaşırmam ben seninle ilgili kardeşim...
Çünkü sen "şaşırtmayı" yalama ettin bize...
Ama inan et ,"bu üç şeyden en az ikisine" şaşırıyor olmamız gerekirdi...
Hem bu Türkiye,hem öteki Türkiye'yi anlamak
-ve yazmak-
elbette iyi bir şey Ahmet.
Çok da zor bir şey...
Yıllarca "radikal islamcı"ydın...
o dünyanın gerçeklerini çok iyi biliyorsun..
Dertlerini de...
Hürriyet gazetesi, senin bu tecrübenden yararlanmakta fevkalade haklıdır...
Ama sen ,
"Anlamak" dediğimiz şeyi -biraz- yüzeyselleştiriyorsun Ahmet...
Tamam;
Paris'te konserime geldin,
bu bir merak , bu bir zahmettir...
Ama bu insanları kendi değişimine inandırman
biraz zaman gerektirir Ahmet.
Çünkü değişimler zamanla alakalı olarak "evrimsel"dir...
Darwin'i düşün;
"At" soyundan bir türün, milyonlarca yıl içinde "zürafa"ya dönüşümünün bilimsel ispatları ,nasıl inandırıcıysa,
bu da öyle bir şey...
Benim konserime geldin evet,
sonra ama??
Senin müziğe merak sardığını,konser salonlarına,Festivallere,Operalara gittiğini ,elinde Çaykovski,Beethoven CD'leri ile dolaştığını,vs görmedik ki??
Bunları yazılarına yansıtmadın ki...
Sende bu gerçek bir merak konusu olmadı ki...
"Aydınlanmacılık" yüzeyine dokunup kaçmak demek değil ki dostum...
Hem Fazıl Say konserine git hem de 2 hafta sonra Adnan Saygun ve Ulvi Cemal Erkin için,"bu memlekette bu müzik tutmaz" yazısı yaz..
Bu olmaz ki kardeşim...
"Çırağı anlaman" için ustayı da "anlaman" gerekmez mi??
Klasik sanatlar bir memlekette "tutmuyorsa" zaten o memlekette "kanserli" sorunlar vardır...
"Tutmak" ne demek?Beethoven ile Demet Akalın mı yanyana koyulacak?
Ve sen, eğer;"gerekli chemo therapy" ile bu kanseri iyiliştermeye yeltenmedikçe, o yanındaki sanatçı kadın bile ,isterse her gece seninle barda içki içsin, sana asla inanmayacaktır...
Ahmet;
Klasik sanatlar ve ilim bilim gibi konular,çok şeffaftır..Ayna gibidir..Aynaya baktığında mahfeder adamı..
Medya yazarı kimseden bu konularda "spesyalist" olmasını beklememekteyiz elbet...
Ama bu konulara bodoslama dalınmasına da ben şahsen karşıyım..
Bugünkü yazında ,"bir piyanistin ifade zorlukları"ndan bahsetmişsin de..Komşuya seslendin sanırım?
Benim siyaset düşünmem , kendi hayatımın solunum yollarıyla ilgili bir meseledir..
Evet,şu dönem Türkiye'sinde benim de meselemdir..
Kıraathanelerdeki herkezin meselesi olduğu kadar..
Ben gelip ,"İzlanda muhalefet Partisi" ile ilgili analitik yazı yazmıyorum farkındaysan..Öz be öz kendi hayatımın sorununu yazıyorum...Yaşam tarzım.Ben,kızım, biz...Ha ,ben Türkçe iyi yazamam ,gramer hatalarım var vs..Elbetteki,bir editöre ihtiyacım var..Burada bir internet ortamında dostlarıma paylaştığım yazılarım var.Kopyalayan da kopyalar,"publish" düğmesine bastıktan sonra gerisine ben karışamam..
Seni asıl kızdıran bir önceki mektubumdaki gramer hataları değil,içerikti sanırım...
O zaman öğrenelim ...Neymiş içerikle olan derdin...
EVin duvarlarına vurma boşuna..
Kapı var zil var..kapımız açık...
Ahmet;
Hayatta değişmeyen tek şey değişimdir...Bu hepimiz için geçerli...
Ama bu "değişim de bir evrim sürecidir" dostum..
Gaza basıp geçilmiyor bu evrimlerden...
şimdi
Koy BEETHOVEN 7. SENFONİ'yi müzik setine...
2. Bölüm
Carlos Kleiber yönetiminde...
ve dinle
ve düşün
uzun uzun düşün...
Kızma bana
hep dostlukla
Fazıl
Teşvikiye'den de komşumdur ayrıca...
Bazen bir "cafe" de raslaşırız
hoş sohbetler ederiz..
Akıllı bir adamdır.
Kesinlikle memleketin en zeki köşe-yazarlarından biridir.
Siyaset konularında iyi tespitler yapar...
Katılırsınız katılmazsınız...
Bu adama saygım var benim...
10 yıl kadar önce ,
hakkımda yazılmış en negatif makalelerden birini yazan adamdı,
hikayemiz de böyle başladı..
O zaman Sabah gazetesindeydi..
-"Vay sen nasıl olur da arabesk müzik sevmezsin ,ulan vatan haini!!!"
tarzı bir şeyler yazdıydı...
Sonra ,(özellikle Hürriyet'e geçmesinden beri)
"adil" davranabildiğini de gösterdi bana...
Kendiliğinden...
Yeni şeylere merak sarmaya başladı..
Büyük değişimler geçirdi...
Sanatçı kadınlarla aşklar..
Kültür sanat camiası partilerine katılmalar ..
Hoş geldi safa geldi.
"Komplexleri", "ego"ları var mıydı?
Vardı tabiki ...Ama;
Herkes kadar...
Aynı adam ,6 yıl sonra ,
bana (!!!)bir Teşvikiye cafesinde
"Arabesk müziğin etik ve estetik baapta niye dünya müziği olamadığını" sorar oldu...
Ama meşhur atasözüdür;
"İYİ İNSAN OLMAK MESLEK DEĞİLDİR" .
Bu bağlamda ,"anlamak ve sevmek "de "güvenmek" değildir..
gerçek şu;
ona asla güvenemeyiz...
Ona asla düşüncelerimizi emanet edemeyiz..
Yarın ne yapacağını bilemeyiz...
Ahmet bu..
Ahmet gerçeği bu...
Henüz bu...
Şunu unutmayın,
Ahmet'in bugün yazdıklarının değeri ,yıllar sonra daha net anlaşılacak..
kanımca...
doğruysa doğru yanlışsa yanlış...
Yeterki kendisini alelacele sıkıştırmasın...
Kasmasın..
Acele işe şeytan karışır..=))
Hep o beni yazdı,(15 kere yazmıştır...)
Bugün de
ben ona şunu yazıyorum;
Ahmet,
"Şaşırtmayı" seversin biliyorum...
Bak arakadaş,
Bu "şaşırtmayı" öyle bir aşamaya getirdin ki hayatta...
Sen şimdi;
-"Artık bu memleket için inandığım işi yapmak istiyorum" sloganlarıyla
TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ'nin başına gelsen de şaşırmam
"Arkadaşlar,yıllarca günahlar işledim ,içkiler-kadınlar,aranıza,ait olduğum yuvama geri dönmek isterim, affedin ,bağışlayın,boynum kıldan incedir" diyerekten
Çarşamba'daki "İSMAİLAĞA DERGAHI"na yukarıdan iniş yapsan da şaşırmam
-CİA AJANI olduğun belgelerle ispatlansa da şaşırmam..
Hiç bir şeye şaşırmam ben seninle ilgili kardeşim...
Çünkü sen "şaşırtmayı" yalama ettin bize...
Ama inan et ,"bu üç şeyden en az ikisine" şaşırıyor olmamız gerekirdi...
Hem bu Türkiye,hem öteki Türkiye'yi anlamak
-ve yazmak-
elbette iyi bir şey Ahmet.
Çok da zor bir şey...
Yıllarca "radikal islamcı"ydın...
o dünyanın gerçeklerini çok iyi biliyorsun..
Dertlerini de...
Hürriyet gazetesi, senin bu tecrübenden yararlanmakta fevkalade haklıdır...
Ama sen ,
"Anlamak" dediğimiz şeyi -biraz- yüzeyselleştiriyorsun Ahmet...
Tamam;
Paris'te konserime geldin,
bu bir merak , bu bir zahmettir...
Ama bu insanları kendi değişimine inandırman
biraz zaman gerektirir Ahmet.
Çünkü değişimler zamanla alakalı olarak "evrimsel"dir...
Darwin'i düşün;
"At" soyundan bir türün, milyonlarca yıl içinde "zürafa"ya dönüşümünün bilimsel ispatları ,nasıl inandırıcıysa,
bu da öyle bir şey...
Benim konserime geldin evet,
sonra ama??
Senin müziğe merak sardığını,konser salonlarına,Festivallere,Operalara gittiğini ,elinde Çaykovski,Beethoven CD'leri ile dolaştığını,vs görmedik ki??
Bunları yazılarına yansıtmadın ki...
Sende bu gerçek bir merak konusu olmadı ki...
"Aydınlanmacılık" yüzeyine dokunup kaçmak demek değil ki dostum...
Hem Fazıl Say konserine git hem de 2 hafta sonra Adnan Saygun ve Ulvi Cemal Erkin için,"bu memlekette bu müzik tutmaz" yazısı yaz..
Bu olmaz ki kardeşim...
"Çırağı anlaman" için ustayı da "anlaman" gerekmez mi??
Klasik sanatlar bir memlekette "tutmuyorsa" zaten o memlekette "kanserli" sorunlar vardır...
"Tutmak" ne demek?Beethoven ile Demet Akalın mı yanyana koyulacak?
Ve sen, eğer;"gerekli chemo therapy" ile bu kanseri iyiliştermeye yeltenmedikçe, o yanındaki sanatçı kadın bile ,isterse her gece seninle barda içki içsin, sana asla inanmayacaktır...
Ahmet;
Klasik sanatlar ve ilim bilim gibi konular,çok şeffaftır..Ayna gibidir..Aynaya baktığında mahfeder adamı..
Medya yazarı kimseden bu konularda "spesyalist" olmasını beklememekteyiz elbet...
Ama bu konulara bodoslama dalınmasına da ben şahsen karşıyım..
Bugünkü yazında ,"bir piyanistin ifade zorlukları"ndan bahsetmişsin de..Komşuya seslendin sanırım?
Benim siyaset düşünmem , kendi hayatımın solunum yollarıyla ilgili bir meseledir..
Evet,şu dönem Türkiye'sinde benim de meselemdir..
Kıraathanelerdeki herkezin meselesi olduğu kadar..
Ben gelip ,"İzlanda muhalefet Partisi" ile ilgili analitik yazı yazmıyorum farkındaysan..Öz be öz kendi hayatımın sorununu yazıyorum...Yaşam tarzım.Ben,kızım, biz...Ha ,ben Türkçe iyi yazamam ,gramer hatalarım var vs..Elbetteki,bir editöre ihtiyacım var..Burada bir internet ortamında dostlarıma paylaştığım yazılarım var.Kopyalayan da kopyalar,"publish" düğmesine bastıktan sonra gerisine ben karışamam..
Seni asıl kızdıran bir önceki mektubumdaki gramer hataları değil,içerikti sanırım...
O zaman öğrenelim ...Neymiş içerikle olan derdin...
EVin duvarlarına vurma boşuna..
Kapı var zil var..kapımız açık...
Ahmet;
Hayatta değişmeyen tek şey değişimdir...Bu hepimiz için geçerli...
Ama bu "değişim de bir evrim sürecidir" dostum..
Gaza basıp geçilmiyor bu evrimlerden...
şimdi
Koy BEETHOVEN 7. SENFONİ'yi müzik setine...
2. Bölüm
Carlos Kleiber yönetiminde...
ve dinle
ve düşün
uzun uzun düşün...
Kızma bana
hep dostlukla
Fazıl