İYİ HABER GELİRSE, TASARIM KENDİLİĞİNDEN ORTAYA ÇIKAR!
+1 T Gazete Tasarım Günleri, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu'yla sona erdi&...
Zaman Gazetesinin gelenekselleşen +1T Gazete Tasarım Günlerinin kapanış günü konukları; Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, Hürriyet Gazetesi Görsel Danışmanı Reha Erdoğan ve ünlü reklamcı Serdar Erener’di. ‘Yayın Yönetmeninin Gözüyle’ başlıklı sunumunda Enis Berberoğlu, tasarımı belirleyen unsurun içerik, yani haberin kendisi olduğundan hareket ederek, şöyle konuştu: “Ben genel yayın yönetmeni olarak, ‘içerik formatı zorlar’ diye düşünüyorum. İyi haber gelirse, iyi tasarım kendiliğinden çıkar. Hürriyet’te 8 bin vuruşluk bir haber asla yazmam. Ben bir işi görseliyle düşünürüm. Hiçbir şey yapamasam kambur vücudumu getirir yine oraya koyarım. ‘Ben oradaydım’ derim.” Enis Berberoğlu, Hürriyet’in tasarımda öncülük yaptığı noktanın, “istikrar” olduğunu söyledi. Berberoğlu, Hürriyet’in çıktığı günden bu yana tasarımda da istikrarı önemsediğini şu sözlerle dile getirdi: “Çıktığımız günden bu yana, bir istikrarda geliştik. Sarı logodan kırmız logoya geçerken 25 bin tiraj kaybettik. Hürriyet okuru, yeniliği o kadar kolay kabul etmiyor. İstikrar düşündük, her zaman doğru malzeme ortaya koymayı bildik. Hürriyet kurulduğundan bugüne belli bir çizgide değişim yaşadı. Hürriyet’in çatısı belli olduğu için sayfaların mizanpajı evrime tabi olarak gelişiyor.”
Kendisinin masadan başlamak yerine sahadan başlayarak terfi ettiğini söyleyen Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, tasarımla kurduğu ilişkiyi ise şöyle tarif etti: “Ben tasarımdan fazla anlamam; ama hasbel kader, tasarımcılarla çalıştım. Onlarla çalışmanın çok keyifli olduğunu gördüm. Aynı dili kullanmanın, yaptığımız işi zenginleştirdiğini gördüm. Ancak size başlıkların fontlarından, bırakılacak boşluklardan, hangi renkleri neden kullandığımızdan bahsedemem. Çünkü gerçekten anlamam. Bunu Reha Erdoğan, Fikret Ercan bilir. Ama anladığım şudur: bizi bu tasarıma zorlayan içerik ne?”
Hürriyet’i ‘hibrid’ bir gazete olarak nitelendiren Enis Berberoğlu, gazeteye gelen hiçbir haberin ‘sayfada kaybolacak’ diye gelmediğinin altını çizerek, “Bizde, yazılan her haber manşettir. ‘Bu haber, şu sayfada kaybolacak’ diye gelmez haber” şeklinde konuştu. Hürriyet’i ‘hep tek kalmak istemiş, star özelliği taşımış’ bir gazete olarak değerlendiren Berberoğlu, gazetenin gerçek yöneticisinin, o gazetenin zihniyeti olduğunu savundu. Hürriyet’in genel yayın yönetmeni “Benim ‘tecavüz’ diye nitelendiğim; fikir sahibi arkadaşların, fikirlerini o gazetenin üzerinde görmeye dayatmaları. Kırmak istediğim de bu.” dedi.
“62 senede her şeyi mükemmel yaptık diyemem.” sözlerini kullanan Enis Berberoğlu, Hürriyet’in yayına başladığı 1 Mayıs 1948’den bugüne kadar yayımlanmış manşetlerden de örnekler verdi. Özellikle Kardak krizi, Turgut Özal dönemi, Tansu Çiller dönemi ve darbe dönemlerindeki yayınlarını irdeleyerek, özeleştiri yaptı. Hürriyet’ten 3 defa ayrıldığını, 4 defa geri döndüğünü söyleyen Berberoğlu “Hürriyet’in Demirel’i sayılabilirim” ifadesini kullandı. Kendisini, ‘Hürriyet logosunun altını ve üstünü dolduran adam’ olarak gördüğünü dile getirdi.
Hürriyet Gazetesi Görsel Danışmanı Reha Erdoğan: “Tasarımlarınızla, haberleri hayal ettirmelisiniz”
+1 T’nin kapanış gününde, Hürriyet Gazetesi Görsel Danışmanı Reha Erdoğan da, ‘Gazetede Grafik Elemanlar’ konusunu masaya yatırdı. Erdoğan; 22 yıl önce Hürriyet’e, ABD’ye gitmek için ihtiyaç duyduğu portfolyoyu hazırlamak üzerine başladığını belirterek, tasarımcılık öyküsünün başlangıcını şöyle anlattı: “Hiçbir mimari düzenek yoktu. Grafik servisindeki 22 kişinin hiçbiri grafik eğitimi almamıştı. Girdikten 6 ay sonra, herkesin yaptığı işi Macintosh’ta tek başıma yapıyordum.”
Tasarımda insan psikolojisinin önemine değinen Erdoğan, “İnsanlara haberleri hayal ettirmek zorundasınız. Tasarım o yüzden var” dedi. Her şeyi tasarım olarak görmeye başladıktan sonra, hayata da o gözle bakmaya başladığını söyleyen Reha Erdoğan, “Toplumu görmek zorundasınız. Toplum ne istiyorsa, onu vermek zorundasınız” şeklinde konuştu. İnternet üzerinde hazırlanan kişisel blogların, kitap haline gelerek ‘en çok satanlar’ listesinde zirveye oturduğu örneğini veren Erdoğan, “Önemli olan boşluğu yakalamaktı. İnternette bambaşka bir tipografi çıktı ortaya. Harfler bile farklılaşmaya başladı. Bunları görmezden gelemezsiniz. İnsanların beş duyusuna hitap edeceğini unutmayın” sözlerini kullandı.
İzleyicilere “Hayatınızın bir mimari çizimini yapın” diyerek seslenen Hürriyet’in görsel danışmanı, “Gazete tasarımının da bir mimarisi olmalı” ilavesinde bulundu. Kendisi için çok güzel olan bir sayfanın, genel yayın yönetmeni için ‘çöp’ olarak da görülebileceğini belirten Reha Erdoğan, tasarımda tek bir doğrunun olamayacağının altını çizdi. Kendine sorduğu “Zaman hariç Türkiye’deki gazeteler neden birbirine benziyor?” sorusuna, Erdoğan şu cevabı ekledi: “Patronum bana gelir ve ‘Bak, Sabah nasıl renk kullanmış?’ de. Bir süre sonra Salih Memecan beni arar ve ‘Dinç Bilgin, bu rengi çok sevmiş. Bu rengi nereden buldun?’ diye sorar. Ondan sonra gazeteler birbirine benzemeye başlıyor. Genel yayın yönetmenleri bile birbirini yönlendiriyor”