26 Haz 2012 13:20
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:50
İYİ BİR TASARIM İÇİN MESLEĞİN RUHUNU ANLAMALISINIZ!
Gazete Tasarım Günleri'nde konuşan Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, genç tasarımcılara tavsiyelerde bulundu
Dumanlı, geleceğin tasarımcılarına, ezberlenen teorik notlardan
ziyade meselenin özüne inilmesinin başarıyla doğrudan ilişkili
olduğunu anlattı. Bir mesleğin önemini anlamanın ilk adımı hayatın
önemini anlamak olduğunu kaydeden Dumanlı, hayata ruh katacak
şeyin, insanın kendini tanıması ve hayattaki maksadını keşfetmesi
ile başladığını söyledi. “İnsan gerçekten çok değerli ve çok
istisnai bir varlık. Mesleğinizin felsefesini tekrar gözden
geçirin. İnsan kimdir? İnsan nasıl bir varlıktır? sorularını
kendinize sorun!” ifadesini kullanan Dumanlı, sözlerini şöyle
sürdürdü. “Mesleğin ruhunu, felsefesini anlamazsanız yapacağınız
tasarımda çok büyük bir tasarım olamaz. Her mesleğin; felsefesi
özü, kalbi ve ruhu vardır. Onu kavrayamadığınız zaman bir şeyler
yaparsınız mutlaka ama bu yaptığınız şey daima eksik
olur.”
Gazeteciliğin manevi boyutunu da değerlendiren Dumanlı, tecessüs (şüphe) ve tefekkür kavramları üzerinde durdu. Gazeteciliğin peygamber mesleği olduğunu dile getiren Dumanlı, “Habir ismine dayanan en büyük haber kaynağında içinde yaş ve kuru ne varsa diyen Kur’an- ı Kerim’de geçiyor. O kitabı bize getiren muhbiri Sadık.” diyerek muhabirin emin olunan kişi manasını taşıdığını söyledi. Haberi tecessüse dayandıranların yanıldığını belirten dumanlı, yüce kitapta her şeyin bu konuda çok açık ve net ifade edildiğini kaydederek, yüce kitapta insanların özel hayatının deşifre hakkının yer almadığını sözlerine ekledi. Türkiye ‘de gazeteciliğin ruhu üzerine çok fazla şey söylenmediğini kaydeden Dumanlı, meselenin özünün yine yapılan işi sevmekte olduğunu ifade etti. Dumanlı, Türkiye’nin işini ve eşini sevmeyenlerin ülkesi olarak tanımlanabileceğini belirterek, “Kişi, işini ve eşini sevmiyor hâlbuki bu hayatın özüdür. Türkiye’de günde 40 defa lanet olsun bu işe! Nerden girdim diyen kişilerin çevrelerine verdiği zarardan dolayı gerçekten büyük sıkıntılar yaşandığını düşünüyorum.” dedi.
İnsanların ruh dünyasının aydınlığı ölçüsünde tasarımlarının da berrak olacağını kaydeden Dumanlı, şöyle konuştu: “Türkiye’de işinden şikayet eden çok insan var. İşinizi sevin. Yapacağınız tasarım ister endüstriyel ister gazete tasarımı olsun onun içine duygularınızı katın. Hayata bakışınıza yaptığınız gazete arasında çok büyük bir bağlantı vardır. En büyük olay okumak. Eğer bu mesleği yapacaksanız tefekkür edeceksiniz” diye konuştu. Günümüzde Türkiye’deki en büyük felaketlerden birinin okumadan yazmak, düşünmeden konuşmak olduğunu dile getiren Dumanlı, Türkiye’nin tefekküre çok ihtiyacı olduğunu anlatarak derin fikirlere de ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. İnsanların hayata bakışıyla yaptıkları iş arasında çok büyük bir bağlantı olduğunu belirten Dumanlı, “Eğer bu mesleği yapacaksanız tefekkür edeceksiniz.” diyerek genç tasarımcılara, bir grup Harvard’lı akademisyenin yazdığı “Element of Journalizm’ adlı eseri okumaları tavsiyesinde bulundu. Sosyal sorumluluk içerisinde yeni bir gazetecilik dili oluşturmak gerektiğini belirten dumanlı, “Gazetecileri engelleyen en önemli unsur devletlerin uyguladığı sansür mekanizmasıydı. Devletler geliştikçe bu sansür ortadan kalktı ama şu an sansürü reklam verenler uyguluyor” diye konuştu.
“Batı dünyasının çok bilmediği yaklaşım ve mantıkla yeni bir duyarlılık oluşturması gerektiğine inanmaktayım” diyen Dumanlı, Türkiye’de pozitivizm ve materyalcilik korkusunun hala zihinlerde var olduğunu söyledi. Dumanlı, kanunların müsaade ettiği alanda inanan insanların medyayı yeniden kurgulaması gerektiğini vurgulayarak, “Bunun biraz İnançlı bir hayat bakışıyla ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Biz her yazdığımız satırın hesabını asıl mahkemede vereceğimizi düşünerek dikkatli olmak zorundayız” dedi.
Gazeteciliğin manevi boyutunu da değerlendiren Dumanlı, tecessüs (şüphe) ve tefekkür kavramları üzerinde durdu. Gazeteciliğin peygamber mesleği olduğunu dile getiren Dumanlı, “Habir ismine dayanan en büyük haber kaynağında içinde yaş ve kuru ne varsa diyen Kur’an- ı Kerim’de geçiyor. O kitabı bize getiren muhbiri Sadık.” diyerek muhabirin emin olunan kişi manasını taşıdığını söyledi. Haberi tecessüse dayandıranların yanıldığını belirten dumanlı, yüce kitapta her şeyin bu konuda çok açık ve net ifade edildiğini kaydederek, yüce kitapta insanların özel hayatının deşifre hakkının yer almadığını sözlerine ekledi. Türkiye ‘de gazeteciliğin ruhu üzerine çok fazla şey söylenmediğini kaydeden Dumanlı, meselenin özünün yine yapılan işi sevmekte olduğunu ifade etti. Dumanlı, Türkiye’nin işini ve eşini sevmeyenlerin ülkesi olarak tanımlanabileceğini belirterek, “Kişi, işini ve eşini sevmiyor hâlbuki bu hayatın özüdür. Türkiye’de günde 40 defa lanet olsun bu işe! Nerden girdim diyen kişilerin çevrelerine verdiği zarardan dolayı gerçekten büyük sıkıntılar yaşandığını düşünüyorum.” dedi.
İnsanların ruh dünyasının aydınlığı ölçüsünde tasarımlarının da berrak olacağını kaydeden Dumanlı, şöyle konuştu: “Türkiye’de işinden şikayet eden çok insan var. İşinizi sevin. Yapacağınız tasarım ister endüstriyel ister gazete tasarımı olsun onun içine duygularınızı katın. Hayata bakışınıza yaptığınız gazete arasında çok büyük bir bağlantı vardır. En büyük olay okumak. Eğer bu mesleği yapacaksanız tefekkür edeceksiniz” diye konuştu. Günümüzde Türkiye’deki en büyük felaketlerden birinin okumadan yazmak, düşünmeden konuşmak olduğunu dile getiren Dumanlı, Türkiye’nin tefekküre çok ihtiyacı olduğunu anlatarak derin fikirlere de ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. İnsanların hayata bakışıyla yaptıkları iş arasında çok büyük bir bağlantı olduğunu belirten Dumanlı, “Eğer bu mesleği yapacaksanız tefekkür edeceksiniz.” diyerek genç tasarımcılara, bir grup Harvard’lı akademisyenin yazdığı “Element of Journalizm’ adlı eseri okumaları tavsiyesinde bulundu. Sosyal sorumluluk içerisinde yeni bir gazetecilik dili oluşturmak gerektiğini belirten dumanlı, “Gazetecileri engelleyen en önemli unsur devletlerin uyguladığı sansür mekanizmasıydı. Devletler geliştikçe bu sansür ortadan kalktı ama şu an sansürü reklam verenler uyguluyor” diye konuştu.
“Batı dünyasının çok bilmediği yaklaşım ve mantıkla yeni bir duyarlılık oluşturması gerektiğine inanmaktayım” diyen Dumanlı, Türkiye’de pozitivizm ve materyalcilik korkusunun hala zihinlerde var olduğunu söyledi. Dumanlı, kanunların müsaade ettiği alanda inanan insanların medyayı yeniden kurgulaması gerektiğini vurgulayarak, “Bunun biraz İnançlı bir hayat bakışıyla ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Biz her yazdığımız satırın hesabını asıl mahkemede vereceğimizi düşünerek dikkatli olmak zorundayız” dedi.