İSYAN BU KEZ UZAYDA BAŞLADI!
Mahkumlar başkanın kızını rehin aldı ve uzaydaki MS1 hapishanesini Cehenneme çevirdi. İnsanlığı tek bir kişi kurtarabilir... Haftanın filmleri Murat Tolga Şen'in kaleminden...
Sanırım Türkiye sinema tarihinin tüm Temmuz ayları içinde rekor
bu haftanın… Tam dokuz yeni film gösterime giriyor. Ama hemen
sevinmeyin, bu filmlerin yarısının kopya sayısı bir elin
parmaklarını geçmiyor yani bu filmleri orada burada okuduğunuza
eğer İstanbul dışında yaşayan seyircilerdenseniz ya oturup
derdinize yanacaksınız ya da teselliyi “korsan” da
arayacaksınız.
Açıkçası iletişim kanalları bu kadar açıkken tek ya da çok az
kopyayla gösterime çıkmak Anadolu seyircisini ister istemez
alternatif izleme metotlarına sevk edecektir. Vizyonda olup da
şehirde olmayan filmleri kiralayan, satan bir sürü film
işportacısının keyfi yerinde… Bu ekmeğe yağ sürmek istiyorsak aynen
devam! (Evet, kızgınım)
İşte haftanın çoğu İstanbul dışına çıkamayacak dokuz yeni
filmi!
İsyan / Lockout / Bilim Kurgu, Macera / 95 dk
Yönetmen: James Mather, Stephen St. Leger
Oyuncular: Guy Pearce, Maggie Grace, Vincent Regan, Joseph
Gilgun
Özet: MS Bir, uzayda bulunan deneysel bir hapishanedir. Burada
Dünya gezegeninden getirilmiş en tehlikeli 500 suçlu yapay bir
şekilde uyutulmaktadır. A.B.D. Başkanı’nın kızı olan Emilie
Warnock’ın istasyona adım attığı sıralarda hapishanede eşi benzeri
görülmemiş bir isyan çıkar. Emilie ve MS Bir mürettebatı esir
düşer. Başkan, Ajan Snow’u, Emilie’yi kurtarmakla
görevlendirir.
80’lerin başından beri hızlı bir yükseliş gösteren ve giderek artan
sayıda film üreten “eğlence sineması” artık hikayeyi kuruttu,
tüketti ve teknik alaverelerle, dalaverelerle göz boyar hale geldi.
Hollywood izleyiciyi oyalamak için her şeyi yaptı. Yeniden
çevrimler, çizgi roman uyarlamaları, ithal Avrupa, Uzakdoğu
hikayeleri… Ama yetmiyor işte… Her yıl gösterime çıkan yüzlerce
film o ya da bu şekilde başka filmlerden esinleniyor.
80’lerin çocukları şimdi koca adam oldu ama inanın onlar (yani biz)
çok şanslıydılar. Okuduğunuz bu konunun neredeyse aynısı olan ve
gerçekten sıkı bir film izlediler. Bu işlerin ustası John
Carpenter’dan Escape from New York / New York’tan Kaçış…
New York’tan Kaçış’ da, ABD ve Sovyetler arasındaki son savaşın
ardından artan suç oranları yüzünden suçlular hapishanelere
sığmayınca, hükümet savaşta harap olmuş Manhattan adasını yüksek
güvenlikli bir hapishaneye çeviriyordu. Air Force One’da buradan
geçerken adaya düşünce başkan bir güzel esir alınıyordu ve onu
kurtarmak eski asker, yeni suçlu “Snake” Plissken’e düşüyordu.
Ödülü: özgürlüğü…
Neredeyse aynı hikaye… Ama “orada başkanmış, burada başkanın kızı
söz konusu” diyenler için geliyor. 15 yıl sonra gelen devam filmi
Escape from LA’de kurtarılması gereken kişi başkanın kızıydı!
80’lerde stüdyo baskısından henüz bunalmamış yönetmenler dar
bütçelerle de olsa istedikleri filmleri çekebiliyorlardı, Irkçılık,
cinsiyetçilik, politik duyarlılık bu kadar kafaya takılmıyordu.
Şimdi her şey o kadar ince dilimlenmiş, öylesine hesaplarla
kotarılmış ki, film yapmaktan ürün çıkarmaya geçtiğimiz süreçte
artık bize huzur yok!
İsyan bildik numaraları aynen tekrar ediyor. Arızalı, kimseye
Eyvallahı olmayan bir anti kahraman, kurtarılmaya muhtaç ve de çok
güzel bir kadın ki kendisi finalde hep kahramanın ödülü olur. Çok
zeki, hapse düşmese başkan olacak kadar yetenekli bir suçlu ve onun
finale kadar sinir bozacak şekilde kurgulanmış deli adamı, bir nevi
köpeği… Üstüne konulmuş hiçbir şey yok, öyle bir çaba olduğunu dahi
sanmıyorum. Sakın yörüngedeki bir uydu hapishanede geçen hikayeye
kanıp bir bilimkurgu izleyeceğinizi sanmayın. Bu sadece göz
boyayıcı bir set… Biraz da işi farklılaştırma, iyice taklitçi
durumuna düşmeme endişesi.
İsyan, eski iyi bir filmin iyi olmayan bir taklidi… Eski masallarda
Ejderhayı öldürüp Kralın kızını kapıyordunuz, günümüzde o
Ejderhaların yerini psikopat suçlular aldı. Film, hiçbir anında
orijinal ve sürükleyici değil… Aşırı miktarda Escape from New York,
biraz The Last Boy Sout, biraz da Die Hard… 80’ler avantürlerini
özleyenler boşuna umutlanmasın. Yine o filmleri seyretseniz daha
iyi…
Hizmetkar Albert Nobss / Albert Nobss / Drama / 113
dk
Yönetmen: Rodrigo García
Oyuncular: Glenn Close, Antonia Campbell-Hughes, Mia Wasikowska,
Pauline Collins, Maria Doyle Kennedy
Özet: Albert Nobbs kadınların bağımsız olmalarının hiç de
desteklenmediği 19. yüzyıl İrlanda’sında hayatta kalma mücadelesi
vermektedir. Erkek kılığına girerek Dublin’in en lüks otelinde
kahya olarak çalışan Albert, yakışıklı bir ressamla tanışır ve
yaşadığı yalandan kaçmak ister.
Ağır işleyen bir hikaye, herkese uygun değil ama oyunculuklara ve
dönem filmlerine kafayı takmış, tempo derdi olmayan seyirci için
adeta bir ödül… Sinemanın sakince ve huzurlu yapıldığı günlere
güzel bir geri dönüş… Orta yaş üstü seyirciye özellikle tavsiye
edilir.
205: Korku Odası / 205 Room of Fear / Korku / 100
dk
Yönetmen: Rainer Matsutani
Oyuncular: Jennifer Ulrich, André Hennicke, Inez Bjørg David, Tino
Mewes
Özet: 205 numaralı odada ne oldu? Neden bir senedir orada kimse
kalmıyor? Bu sorular 19 yaşındaki Katrin’in umurunda değil çünkü
yurtta kendisine ait bir oda kiraladı ve bunun tek bir anlamı var:
Özgürlük! Evinden ve aşırı koruyucu babasından uzakta bulduğu
özgürlük. Yeni dönem başlıyor ve yeni arkadaşlar edinmenin,
partilere gitmenin ve elbette derslere girmenin zamanı geldi. Ama
bir anda Katrin’in odasında tuhaf şeyler olmaya başlıyor. İşte o
zaman Katrin niçin kimsenin Oda 205’te kalmak istemediğini
anlar.
Found Footage/buluntu film piyasasının son ürünü… Bir yeniden
çevrim. Asıl filmi izleyenlerin bu filme bilet almasına hiç hiç
gerek yok. İzlendiği anda unutulacak sıradan bir tür sineması
örneği…
Miss Bala / Drama, Suç / 113 dk
Yönetmen: Gerardo Naranjo
Oyuncular: James Russo, Jose Yenque Miguel Couturier, Irene Azuela,
Noe Hernandez, Stephanie Sigman
Özet: Laura Guerrero Meksikalı genç, güzel ve hırslı bir kadındır.
Hayattaki en büyük ideali ise güzellik yarışmasında birinci
gelmektir. Tesadüf eseri bir gece kulübünde narkotik polislerince
işlenen bir katliama tanık olunca, hayallerine ulaşmasının yegâne
yolunun uyuşturucu şebekesiyle işbirliği yapmaktan geçtiğini
anlar.
Tek kopya ile gösterime girmesine rağmen fena film değil… Hikaye
ilginç ama sinemalaştırma çabası onu daha da izlenir hale sokmuş.
Aksiyon sevenlerin mutlaka işaretlemesi gerek…
Sahte Gelin / The Decoy Bride / Komedi, Drama / 89
dk
Yönetmen: Sheree Folkson
Oyuncular: Kelly Macdonald, David Tennant, Alice
Eve
Özet: Ünlü bir Hollywood yıldızı bir İskoç adasında evlenmeye karar
verir ve peşine bir magazinciler ordusu takılır. Katie ise
İskoçya’da yaşayan sıradan bir kızken, Hollywood yıldızını
paparazilerden uzaklaştırma görevi bir anda ona kalır.
Özgür Adamlar / Les Hommes Libres / Drama, Savaş / 99
dk
Yönetmen: Ismael Ferroukhi
Oyuncular: Tahar Rahim, Michael Lonsdale, Mahmoud Shalaby, Lubna
Azabal
Özet: II. Dünya Savaşı sırasında Paris. Cezayirli göçmen Younes’ın
polisle yaptığı işbirliği, Yahudi bir adamla beklenmedik şekilde
gelişen dostluğunu nedeniyle son bulur. Artık tek amacı dostlarını
korumaktır. Dostunun polisler tarafından yakalanması, Younes’ı
özgürlük savunucusuna dönüştürür.
Ölüm Uykusu / Mientras Duermes / Korku, Gerilim / 102
dk
Yönetmen: Jaume Balaguero
Oyuncular: Luis Tosar, Marta Etura, Alberto San Juan, Petra
Martinez
Özet: Cesar, Barcelona’da bir apartmanda görevli olarak
çalışmaktadır. Binada yaşayanların özel hayatlarıyla ilgili her
detayı bilmektedir. Özellikle de Clara’yla ilgilenmektedir. Clara
herşeye olumlu bakan bir genç kadındır. Clara’nın neşesi Cesar’ın
tüylerini diken diken etmektedir, çünkü Cesar’ın tek mutluluk
kaynağı başkalarının acı çekmesidir.
Barbara / Drama / 105 dk
Yönetmen: Christian Petzold
Oyuncular: Nina Hoss, Ronald Zehrfeld, Rainer Bock, Christina
Hecke
Özet: 80’li yıllarda, Doğu Almanya’da geçen filmde, rejimle
yaşadığı sorunlar nedeniyle önce tutuklanan, sonra da taşraya
sürgüne gönderilen doktor Barbara, her hareketi gözlenmesine rağmen
Batı’ya kaçmakta kararlıdır. Fakat sürüldüğü küçük kasabada
tanıştığı meslektaşı André, değer yargılarını gözden geçirmesine
neden olur. Yakın dönem Alman sinemasından soğukkanlı bir dram.
Yasak Aşk / En Kongelig Affære / Drama, Tarihi / 137
dk
Yönetmen: Nikolaj Arcel
Oyuncular: Mads Mikkelsen, Mikkel Boe Følsgaard, Alicia Vikander,
David Dencik
Özet: 18’nci yüzyıl İngilteresi. Britanya Krallığı’nın prensesi
olan Caroline Mathilde (Alicia Vikander), Danimarka kralı Christian
(Mikkel Boe Folsgaard) ile birbirlerini henüz görmedikleri halde
görücü usülü evlendirilmişlerdir. Caroline, Danimarka’ya gittiğinde
ülkede baskıcı bir rejimin hüküm sürdüğünü ve soylu rahiplerin
yönetimi ele geçirdiğini fark eder. Öte yandan hafiften çılgın olan
kralla başlarda anlaşamayan Caroline, kralın Avrupa seyahati
sırasında tanıştığı ve saraya getirdiği doktor olan Johann
Struensee’yle (Mads Mikkelsen) büyük ve yasak bir aşk yaşamaya
başlar. Aydınlanma döneminin başladığı o vakitlerde yeni ve
özgürlükçü görüşlerden etkilenip bunların savunucusu olan Caroline
ve Johann’ın sarayda çeşitli iftiralara maruz kalıp hazin sonlarını
hazırladıklarından haberleri yoktur.
Murat Tolga Şen / twitter.com/murattolga