"İSTENMİYORSAM KESİN GİDERİM!.." SERDAR TURGUT'TAN AKŞAM'A ROJİN MESAJI!.. (MEDYARADAR/ÖZEL)
Serdar Turgut'un Rojin hakkında kaleme aldığı yazıdan sonra Akşam gazetesi Rojin'den özür dilemişti. Turgut bugünkü yazısında Akşam gazetesine bakın nasıl mesaj verdi?
Serdar Turgut bugün yazısıyla ilgisi olmayan bir başlık kullandı yazısına kullandığı bu başlık çalıştığı gazeteye ince mesaj olarak algılandı.
İşte Turgut'un "İstenmiyorsam kesin giderim" mesajlı yazısı.
İstenmiyorsam kesin giderim
AKP hayatımıza güzellikler katmayı sürdürüyor. Örneğin; son olarak öyle bir iş yaptılar ki sevinçten havalara uçtum. Yıllardır Pakistan'a gidip şöyle gönlümce eğleneyim diye düşlerim. Orada yapılabilecek güzellikleri hayal edip dururum. Vize olduğu için bu güzel ülkeye seyahatimi hep ertelemiştim. Şimdi Başbakan Erdoğan son gezisinde Pakistan ile karşılıklı vize uygulamasını kaldırdı.
Düşlerim nihayet gerçek olacak. Gidip istediğim kadar kalıp, o güzel ülkenin güzel insanları ile hayatın keyfini doya doya çıkaracağım. Sadece bu hizmeti nedeniyle gelecek seçimde benim oyum AKP'ye, bunu da bilin.
Düşünsenize; Pakistan'da joie de vivre. Böyle bir imkanı başka hangi iktidar sundu Türk insanına, soruyorum size ha! Sağol AK PARTİ (Artık bu son hizmetlerinden sonra bu şekilde çağrılmayı da hak ediyorlar). Teşekkür ederim Başbakan Erdoğan.
Çoğunuzun beyninizi kompartmentalize etme yeteneğiniz olmadığından, şimdi diyeceklerime yine kızacaksınız biliyorum ama her gün bir PKK'lı olmadığıma beni pişman eden yeni bir bilgi geliyor, ben ne yapayım?..
Şimdi öğrendim ki Avrupa'ya iltica eden PKK'lılara bir belge veriliyormuş. Bu belgede de 'Türkiye dışında her ülkeye gidebilir' yazılıymış. Ben böyle bir belgeden edinebilmenin hayalini yıllardır kurdum. Ne yapsam da 'Türkiye dışında her ülkeye gidebilir' yazılı bir seyahat belgesine sahip olsam diye çok araştırdım ama kimse bana 'PKK'lı olursan bu iş kesin olur' diye de söylemedi nedense.
Çok arzulasam dahi Türkiye'ye giremeyeceğim fakat diğer bütün ülkeleri gezebileceğim bir dünya, benim için cennet kıvamında bir yer olurdu herhalde. Hep diyorum, bu PKK'lılar çok şanslı insanlar ama onlar nedense illa da Türkiye'ye gelmekte ısrarlı. Ben onların arasında olsaydım örgüt disiplinini kesinlikle bozar ve Türkiye'ye gitme fikrine tavizsiz direnirdim.
Şimdi bu iltica etme meselesini konuştum ya, galiba bir fırsat yakalamak üzereyim. Bana söylendiğine göre cumhurbaşkanı beni hiç sevmiyormuş. Beni görmeye dahi tahammülü yokmuş. Belki ben de bunu vesile olarak kullanıp 'Cumhurbaşkanı beni ülkeden attı' diyerek başka ülkelerde mülteci olur ve çok arzuladığım şu 'Türkiye dışındaki her ülkeye gidebilir' yazılı belgeden bir adet de alıveririm sonunda.
Düşünüyorum da 'Devlet Sanatçısı' diye kavramın olabildiği bir ülkede, 'Devlet Yazarı' kavramı neden olmasın ki?.. Bu unvan yazılarıyla ülkesinin ilerlemesine katkıda bulunan gazete yazarlarına verilmeli. Ben adayım buna ve 'Devlet Yazarı' olursam belgemin bizzat Cumhurbaşkanı Gül tarafından Çankaya'da düzenlenecek bir resepsiyonda verilmesinde ısrarlıyım. Bu en azından Pakistan gezim kadar bana mutluluk verecek bir olay olurdu. Düşünsenize; 'Çankaya'da joie de vivre'.
Basınımızda çeşit çeşit yazar türü var. Leo Tolstoy'un basınımızdaki muadili Sedat Ergin'dir. Kendisi Milliyet'teyken neredeyse 'Savaş ve Barış' romanı kadar uzun olan bir yazıyı yazmayı başarmıştır. Darısı Hürriyet'in de başına. Yılmaz Özdil ise Pushkin şiiri tadında yazılar yazabiliyor. Ben ise Philip Dick ve Hunter Thompson karışımı yazılar çıkarabiliyorum. Philip Dick bolca esrar alır, sonra gördüğü halüsinasyonları bilim kurgu şeklinde yazardı. Hunter Thompson ise esrarı aldıktan sonra yazı yazma yerine dışarıya çıkıp olay yaratır, sonra onları anlatırdı.
Beni özel kılan ve büyük ihtimalle deli olduğumu da gösteren özellik o tür yazıları yazmak için kafayı bulmamın gerekmemesidir. Ben haddinden fazla normal bir ortamda bile bilgisayar başına geçince canavarlaşabiliyorum. Bir tür 'Gündüz insan gece hırt' sendromu bu... Yazı söz konusu olunca namütenahi hırt olmayı başarabiliyorum. Sadece olay çıkartmak için çıktığım zaman içki desteğine ihtiyaç duyabiliyorum.
Nefeslenin, biraz tebessüm edelim
Yine bazı yazarlarımız sadece tek bir yazıda Türkiye'nin tüm sorunlarını çözme anahtarını verirler insanlara (Hasan Cemal gibi mesela). Bazıları da Muhammed Ali gibi yazarlar (Çekirge gibi sıçrar ve arı gibi sokarlar) (Oray Eğin gibi). Diğer bazıları ise siyasetin Heidegger'idirler (Sedat Ergin). Bir kısmı da çoktan kafayı sıyırmıştır ama bunu etraflarına göstermezler. Bunların durumunu sadece iyi tanıyan arkadaşları görüp söyler onlara (Ertuğrul Özkök mesela).
Bense....... Ben sadece okuyucuların noktalı virgülü olacak yazılar yazmak istiyorum. Ciddiyete boğulmuş hayat koşuşturması içindeki insanlara 'Biraz durun, bir noktalı virgül koyalım hayata, biraz nefeslenin, hep birlikte biraz tebessüm edelim' diyen mizah yazıları yazabilmek tek amacım. Bunu bazen başarıyorum bazen de kıvam tam olmuyor ama bir kez bile başarsam, sadece tek bir okuyucunun güldüğünü görebilmek benim hayat amacım.
Bunu yaklaşık 20 yıldır anlatıyorum. Umarım beyni en dirençli olanlar bile bir gün mutlaka anlayacaklardır beni. Bu 2012'den önce olur da dünya sona ermeden önce başarırım bunu.
2012 deyince dün beni çok sinirlendiren bir olay oldu. Hayır, Çankaya'dan ya da Rojin'den
kaynaklanmıyordu beni sinirlendiren bu olay.
İnternette bir bilimsel çalışmaya dayanılarak Maya Takvimi'nin yanlış hesaplandığı ve dünyanın sonunun sanıldığı gibi 2012'de değil 2220'de geleceği söyleniyor.
Düşünsenize; dünyanın sonu gelecek diyorsunuz, sonun gelmesine üç yıl kalınca da 'Pardon pardon hesaplamada yanlış yapılmış. Son 2220'de gelecek' diyebiliyorsunuz. Bu da gösteriyor ki; bazı insanları katiyen yarına bırakmayacaksınız. Elinize geçirir geçirmez gerekeni yapacaksınız. Böyle bir hesabı yanlış yapabilen insan en azından bir kafa yemeyi hak etmiyor mu yani?.. Yazıklar olsun 2012 konusunda okuduğum yüzlerce kitaba.
Gecikme haberini telefonda Ertuğrul Özkök'e söyledim. 'Ben yine de dünyanın sonunu göreceğim' dedi. Acaba o tarihte de Hürriyet'in yayın yönetmeni olmayı sürdürüyor olacak mı? Benim asıl merak ettiğim konu bundan ibaret.
Serdar Turgut/Akşam