İşte Saray cephesinden 'Davutoğlu medyası'! Karar için sert ifadeler...
Erdoğan'a yakın cephe tarafından yayınlanan ve gündeme bomba gibi düşen "Pelikan Dosyası"nda Davutoğlu'nun kendi medyasını kurmaya başladığı belirtildi. Metinde, Karar Gazetesi ve bazı isimler hedef alındı.
Erdoğan'a yakın cephe tarafından yayınlanan ve gündeme bomba gibi
düşen "Pelikan Dosyası"nda Başbakan Davutoğlu'nun kendi medyasını
kurmaya başladığı belirtildi.
Karar Gazetesi ve bazı isimlerin hedef alındığı yazıda, "Kendi
medyasını kuran hocamız daha geçen gün, Turkuvaz’ı hedef alarak
'medya üzerinden siyasete dizayn vermeyin' diye çıkış yaptı. Galiba
şunu söylemek istedi: Ben çok uğraştım ama yapamadım, beceremedim,
Karar bütün çabamıza rağmen hala 2 bin satıyor, ne olur siz de
yapmayın, tavsiye etmem.” ifadeleri kullanıldı.
İşte o dosyadan bir bölüm:
Bu arada Hoca yavaş kendi medyasını kurmaya başlar.
Mustafa Karaalioğlu (ES Medya’da iken ayda 100
binden fazla maaş alan, kendisine 400 metrekarelik ofis kuran bu
zat Ethem Sancak’ın bütün telkinlerine rağmen Feto’nun beddua
haberini bile manşetten görmemiştir, Ekrem Dumanlı’nın Akit
muhabirine attığı tokatı arka sayfalara gömmüştür, 17 Aralık’tan
sonra bile Ekrem Dumanlı’yla dirsek teması bir süre devam etmiştir,
Gezi sürecinde kısık sesle konuşmuştur, sonra görevden alınınca
“objektif” gazetecilik yapmaya karar vermiştir),
Mahçupyan (REİS hakkında eşcinsellik imasında bile
bulunan bir herif),
Hakan Albayrak (hocayı savunacağım, REİSçilere
çakacağım derken Ahmet Hakan’ı bile savunan bir zavallı) ve Diriliş
Postası,
Yıldıray Oğur ve Ceren Kenar (bakanların Yüce
Divan’a gönderilmesi gerektiğini yazdı, Mahçupyan’a siper oldular,
Babacan’a sahip çıktılar, Can Dündar bırakılınca sevinçten havalara
uçtular), Genç Siviller ekibi (Yıldıray Oğur’un talimatıyla AK
Parti gençlik kollarının üst kademelerine sızdılar),
İbrahim Karagül (1 Kasım seçimlerine bir hafta
kala, içinde Ali Bulaç gibi paralellerin de ilk sayfada yer aldığı
“gelin uzlaşalım kampanyası” başlattı; “Kabinede mason bakan
korkusu” türü haberlerle kabineye ayar vermeye çalıştı) ve Yeni
Şafak ekibinin neredeyse tamamı (elbette ki Salih Tuna, İsmail
Kılıçarslan, Leyla İpekçi, İbrahim Tenekeci gibi bazı istisnalar
hariç).
Abdülkadir Selvi (Yeni Şafak’ta yazdığı dönem,
eskiden Aydın Doğan’ın 28 Şubat sürecindeki rolü üzerine yazdığı
yazıları unutup CNN ekranlarına çıkmaya başlayarak Doğan medyasıyla
dirsek temasına giren, bu arada yavaş yavaş REİS eleştirilerine
başlayan, ve sonunda Hürriyet’e geçiş yapan şaşkın)
Akif Beki (REİS’in basın başdanışmanlığı sebebiyle
adam yerine konulan, sonra kapağı Radikal ve Hürriyet’e atan,
Karar’ın kuruluşunda bizzat etkili olan, ve bugünlerde köşesinden
REİS’e “işler daha da çirkinleşebilir” tehditler savuran)
Taraf‘ın tamamı (Alkım ziyareti sonrası)…
Mahçupyan köşesinden REİS’e yardırmaya başlar.
REİS meydanlara indiği, “Başkanlık” dediği için seçim
kaybedilmiştir.
Hoca itiraz etmez.
Hakan Albayrak “artık konuşma reis!” “artık köşene çekil reis!”
yazıları kaleme alır.
Hoca itiraz etmez.
Bu ekip kendi medyalarında iki seçim arası dönemde tam yüzden fazla
haber ve köşe yazısı yazar REİS karşıtı.
Bu arada REİS tarafından çok fazla ses çıkmaz.
Zira REİS müsaade etmez.
Hocayı kendi ıslah edecektir.
Dışarıya kavga görüntüsü vermeyecektir.
11
Hilal Kaplan, Melih Altınok, Kurtuluş Tayiz, Cemil Barlas, Haşmet
Babaoğlu gibi isimler inceden dokundurmaya başlar hocaya.
Fakat Suheyb Öğüt Aktüel’de çok sert bir eleştiri yazar.
“Hoca felç geçiriyordum” diye inlemeye başlar.
Derhal Turkuvaz grubunu arar. Yazıyı kaldırtır.
Grup yazıyı hocadan tırstığı için değil, REİS’in politikası bu
yönde olduğu için kaldırır.
Öğüt de durumu öğrenir, “eyvallah” der.
Bu arada bizim hocacı liboşlar da susmaktadır.
Şirin ve güler yüzlü hocamız kendisi hakkında ilk defa net bir
eleştiriyle karşılaşmış ve ilk tepkisi bu yazıyı kaldırtmak
olmuştur.
Bildiğin, Öğüt’ü sansürlemiştir.
Ama ne Mahcupyan, ne Oğur ne de başka bir özgürlükçü vatandaş bu
durumu umursamıştır.
Durum hâlâ aynıdır onlar için;
kendisine her gün küfredilen,
uluslararası operasyonlarla devrilmeye çalışılan,
oğlu bile kendisinden kurban olarak istenen Erdoğan baskıcıdır;
kendisini eleştiren ilk yazıyı sansürleyen hoca ise demokrat.
12
Hoca artık kendisine ait müstakil bir medya kurma vaktinin
geldiğine KARAR verir.
(Söylemeye gerek var mı bilmem: Bir siyasetçinin kendine ait yeni
bir medya kurması, kendine ait yeni bir parti kurmasından
farksızdır.)
Basın danışmanı Osman Sert’in desteğiyle KARAR’ı kurar.
KARAR’ın finansmanı “örtülü” olarak halledilir.
Yeni Şafak’a ise Ülker’in arka çıktığı söylenmektedir.
Hani şu hocanın lise arkadaşı Murat Ülker.
Hani şu hocanın vakfı Bilim-Sanat’ı finanse eden Murat Ülker.
Hani şu Rothschild’den aldığı kredilerle Godiva’yı satın alan Murat
Ülker.
Hani şu başörtülü kadın nefretçisi Bedrim Baykam’ın boş çerçevesine
500bin TL veren Murat Ülker.
Hani şu Ali Atıf Bir Denen paralel vatandaşı kendi üniversitesine
(Şehir) rektör olarak atamaya kalkan Murat Ülker.
Hani şu, Harvard’a milyonlarca dolar bağış yapıp kendi
üniversitesindeki yüksek lisans öğrencilerinin burslarını kesen
Murat Ülker.
Hatırladınız değil mi?
Hah işte o adam.
En çıldırtıcısı ne biliyor musunuz?
Kendi medyasını kuran hocamız daha geçen gün, Turkuvaz’ı hedef
alarak “medya üzerinden siyasete dizayn vermeyin” diye çıkış
yaptı.
Galiba şunu söylemek istedi:
"Ben çok uğraştım ama yapamadım, beceremedim, Karar bütün çabamıza
rağmen hala 2 bin satıyor, ne olur siz de yapmayın, tavsiye etmem.”