30 Ağu 2022 09:11 Son Güncelleme: 30 Ağu 2022 11:17

İşte İlber Ortaylı'nın anlatımıyla Büyük Taarruz

30 Ağustos Zaferi’nin 100’üncü yılında ünlü tarihçi İlber Ortaylı Büyük Taarruz’un ilk emrinin verildiği tepede o günleri anlattı.

Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda, Büyük Taarruz’un ilk emrinin verildiği tepeye çıktı. Burada o günleri anlatan Ortaylı, “14 Ağustos gecesi ilk yürüyüş başladı. İlk emir de burada verildi. Orduların süratle harekete geçirilişi ile 12 gün içinde evvela İzmir sonra Bursa işgalden kurtuldu. Kuzeybatı Ege’deki merkezler için mücadele iki gün daha devam etti” dedi.

Hürriyet’ten Musa Kesler’e konuşan İlber Ortaylı, olası bir yenilgide de Türk Ordusu’nun yapacağı hamleden bahsederek, “Zaferin peşindeler her zaman. Ama yenilgiyi de hesaplıyorlar. Kurmaylık bunu gerektirir. Kayseri’ye çekilip oradan savaşa devam etmek gibi bir planları da var” ifadelerini kullandı.

İlber Ortaylı’nın açıklamaları şöyle:

“Bu zaferin en önemli özelliği nedir?

Hiç şüphesiz ki kurtarıcı bir zafer. Anlaşıldı ki küçük Asya topraklarını Türklerden almak mümkün değil. O günün motorize ve teknoloji şartları içerisinde Afyon ve Kocatepe’den adamların kalkıp, koşup işgal ordusunu sürmesi anlaşılır bir şey değil. Çok zor şartlar içinde verilmiş bir mücadele çünkü. Kuruculuğu üzerinde de beklentiler var. Meclis hükümeti, henüz padişah bile gitmiş değil. O yüzden kuruculuğundan anayasal olarak bahsedemeyiz. Ama görünen köy kılavuz istemez zaten...

İlk hareket ne zaman başladı?

14 Ağustos gecesi ilk yürüyüş başladı. İlk emir de burada verildi. Orduların süratle harekete geçirilişi ile 12 gün içinde evvela İzmir sonra Bursa işgalden kurtuldu. Kuzeybatı Ege’deki merkezler için mücadele iki gün daha devam etti.

Ordunun durumu nasıldı?

Garp Cephesi Komutanlığı’nın yaptığı hesaplamalara göre taarruz planına uygun olarak birliklerin yeniden tertiplenmesi için 10 güne ihtiyaç vardır. İki gün de son hazırlıklar için gerekliydi. Böylelikle 14 Ağustos gecesi ilk yürüyüş başladı. İki tarafın kuvvetleri arasında ilk anda eşitlik göze çarpabiliyor ama stratejik silahlarda ve özellikle mekanize nakliyatta Yunan kuvveti halen üstündür.

Netice?

Atatürk’ün askeri liderliği tartışmasız hale geldi. Siyasi liderliğin de yolu açıldı. Diplomasiyi de kullanıyor. 1921 Eylül’üyle 30 Ağustos 1922 arasında dünya askeri tarihinde ünlü bir komutan ortaya çıktı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri dehası, bizim ülkemizdeki kasıtlı bazı cahillerin dışında hiçbir yerde tartışılmıyor. Osmanlı’nın 19. yüzyılda başlayan kurmay eğitimi Cumhuriyet döneminde devam ediyor. Bugün ordunun bayramıdır ama aynı zamanda milletindir.

Savaş öncesi Atatürk’e baskı var mıydı?

Bilen bilmeyen konuşuyor. Anadolu bu. Politikacının belirli vasıfları olur. Ama aynı zamanda o kitlenin kendine has meziyet veya kusurları vardır. Art niyet de olabilir tabii. Meclis’te muhalif grup vardı. Ağustos 1922 ile Eylül 1921 arasındaki 11 ay Mustafa Kemal Paşa ve yakın arkadaşlarının, bu muhalefeti yer yer telkin, yer yer sertlikle yönlendirmesi ve durdurması ile geçti.

KURMAY ZEKÂ VE TECRÜBE

Neden ağustos?

Yazın sonunda muharebe hazırlamak kaçınılmaz. İklim o zaman çok müsait, ana konu bu. Kışın ortasında muharebe hazırlanmaz. Kurmay zeka ve tecrübe bu planlamayı yapar zaten. Hesap bellidir zaten.

Bu tür konuları konuşmak gurur duymak hamaset midir?

Hamaset değildir, iyidir. Dünyada herkes bunu yapar. Ama Türkiye’de çok enteresan unsurlar var. Tarihle bağı yok, coğrafyayla bağı yok, kendi kimliğiyle meselesi var. Ondan başka bir şey bekleyemem tabi. Niye bekleyim ki...

100 yıl uzun bir süre mi devletler için?

Hayır hiç değil. Bizim hafızamız ve kavrayışımız açısından. Ben 100 sene evvelki Türkleri çok tarihi, menkıvevi tipler olarak görmüyorum. Hepsi benim adamlarım. Ben o zaman savaşan askerlerle trende dedikodu yapıp, yiyip içip seyahat etmişim.

Sizce 30 Ağustos’un ruhu iyi anlaşıldı mı?

Hayır anlaşılmadı. Anlamıyor insanlar. Öyle bir arayışı ve beklentisi yok. Zaten her zaman insanları derine götüremezsin. Her toplumda vardır. Yüzde 10’unu geçmez bir toplumda bunlar.

B PLANI

Zafer olmasa ne olurdu?

Zaferin peşindeler her zaman. Ama yenilgiyi de hesaplıyorlar. Kurmaylık bunu gerektirir. Kayseri’ye çekilip oradan savaşa devam etmek gibi bir planları da var.”