İşte Aslı Aydıntaşbaş'ın Cumhuriyet'teki ilk yazısı!
Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığına başlayan Aslı Aydıntaşbaş bugün ilk yazısını yazdı.
Yazısına "Haddinden fazla uzayan zorunlu bir tatilden sonra yeniden
okurlara “Merhaba” demek, şahane bir his" sözleriyle başlayan
Aydıntaşbaş, geçmişten bugüne gazetecilik hayatının bir özetini
anlattı.
Aydıntaşbaş, Can Dündar'ın kendisini arayıp “Cumhuriyet’e gel
artık” dediğinde duygulandığını da belirtti.
Basında yeni olmadığını, habercilik, dış muhabirlik, köşe
yazarlığı, Ankara temsilciliği gibi birçok alanda çalıştığını
söyleyen Aslı Aydıntaşbaş, "İyisiyle kötüsüyle bizim mahallenin tüm
zaaflarını, tüm hastalıklarını biliyorum" diye yazdı.
Çocukluk döneminde evlerine Cumhuriyet gazetesi alındığını belirten
Aydıntaşbaş şöyle devam etti:
"Şu çok tartıştığınız Cumhuriyet, o yıllarda bile insan hakları ve
Kürt meselesini işleyen tek mecraydı! Tek ama! Hiç unutamıyorum,
“işkence” lafını ilk kez yine yazlıkta bir Cumhuriyet haberini
hecelerken öğrenmiştim. İlkokul 1, bilemedin 2... “Anneee, işkence
ne demek?” Gözaltına alınan bir öğretmenin üzerinde sigara
söndürülmüş, işkence izleri varmış. Çocuk kafası işte: O gün bu
gündür ağzıma “işkembe” çorbasını koymuş değilim. Tadını bile
bilmem...
Bunları neden anlatıyorum? Öncelikle tabii ki safımız, şeceremiz
belli olsun diye.
Ama daha da önemlisi, Sevgili Can Dündar arayıp “Cumhuriyet’e gel
artık” dediğinde, neden duygulandığımı, neden tereddüt bile etmeden
“Evet” dediğimi bilesiniz diye.
Hani “Doğru zamanda, doğru yerde” olmak diye bir tabir vardır ya?
İşte tam da öyle hissediyorum. Tarihin doğru safında olmanın
verdiği dayanılmaz bir rahatlık var üzerimde. İçinden geçtiğimiz bu
karanlık, zor günlerde, Türkiye’nin en cesur gazetesinde yazma
fırsatı bulmak, az iş mi? Kimse alınmasın ama Cumhuriyet gibisi de
yok etrafta!(...)"