Yolcular uçak içinde beklediler. Hepsi maske takmışlardı. Survivor’da elenenler de aynı uçaktaydı. Sonra uzun bir yolculuk başladı. Tam 10 saat 18 dakika sonra uçak İstanbul Havaliman’ına indi. Uçaktan inenler şarkılar hatta danslarla bu mutluluğu paylaştılar. Bu organizasyon günlerce sürmüştü. Acun Ilıcalı havada da Survivor’u kazanmak için gerçek bir mücadele vermişti. Hem bürokrasi ile mücadele etmiş hem de organizasyon kusursuz olsun diye bitkin düşmüştü.
Nasıl bir iştir bu. Adam 35 derece sıcakta futbol oynuyor. Voleybolda kendini kaybediyor. Basketi ayakla bile atıyor. Bazen yerden yuvarlanıyor. Hatta sakatlanıyor. Bir televizyon kanalı yönetiyor. Yabancı kanallara bir sürü iş yapıyor. Dominik’te Survivor’ı bizzat sunuyor, sistemin başında duruyor. Nisa adlı yarışmacının kaprisleri ile boğuşuyor.
Yarışmacıların kavgalarında araya giriyor. Yayınlar yapıyor. Instagram’da milyonluk rekorlar kırıyor. Onlarca çalışanın sorunları ile tek tek ilgileniyor. Yardım için her fırsatta kolları sıvıyor. Yanında olan güzel küçük kızına mutlaka zaman ayırıyor. Sürat yapıyor. Tehlike ile sürekli dans ediyor. Her şeye ve her şeye olan merakından vazgeçmiyor. Elbette para kazanıyor. Kazandıkça kendini kaybetmiyor. Mutlaka paylaşıyor. İnsan tarafını hep önde tutuyor. Kimsenin dokunmasına izin vermiyor.