25 Mayıs 2017 14:23 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 00:31

"İstanbul'un fethi, Fatih Sultan Mehmed'i gölgeliyor"

- Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Afyoncu:- "Fatih Sultan Mehmed'in çok büyük başarıları var. Yaptığı işler bence İstanbul'un fethinin çok daha ötesinde olduğu için İstanbul'un fethi, Fatih Sultan Mehmed'i gölgeliyor"- İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof....

İstanbul (AA) - Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Fatih Sultan Mehmed'in çok büyük başarıları olduğunu belirterek, "Yaptığı işler bence İstanbul'un fethinin çok daha ötesinde olduğu için İstanbul'un fethi, Fatih Sultan Mehmed'i gölgeliyor." dedi.

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüyle Sultanbeyli Belediyesi iş birliğinde, "564. Yılında İstanbul'un Fethi ve Fatih Sultan Mehmed" konulu toplantı düzenlendi.

Topkapı Sarayı Müzesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmalarını, Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin ile İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz yaptı.

Toplantının ilk oturumunda "Fatih Sultan Mehmed'in Batı'daki İmajı" başlıklı konuşma yapan Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Batı'daki Türk algısının tarih boyu aynı olduğunu ve o algının bugün de devam ettiğini söyledi.

Afyoncu, Osmanlı'nın asırlarca Avrupa'nın çeşitli yerlerinde ilerlemiş ve asimile olmamış bir medeniyet olduğu için Batı'da kötü algılandığını, bundaki en büyük etkenin de fetih ve Fatih Sultan Mehmed olduğunu dile getirdi.

Afyoncu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Fatih Sultan Mehmed'in ilk zamanlarında başarısız olması normaldir çünkü çocuk yaşlarda tahta çıkmıştır. Sultan tahta tekrar çıktığında, Batı'da başarısız, zaafları olan, toy, savaşmayı bilmeyen bir padişah algısı hakim oluyor. Bu algı fetihten sonra değişir ve büyük hükümdar, sağlam yapılı, usta silahşor, korkutucu, gözünü budaktan sakınmayan olarak tasvir edilir. Hristiyanlığın ilk önemli merkezlerinden olan İstanbul'un fethedilmesi, kıyametin gelmesi, Roma'nın işgali, Hz. İsa'nın çarmıha gerilmesiyle eşdeğer tutulmuştur. Batı, kendileri için güneşin fetihten sonra karardığını söylerler. İşte bu düşünceden dolayı Türkleri vahşi ve şehvet düşkünü bir millet olarak tasvir etmişlerdir."

Prof. Dr. Afyoncu, Fatih Sultan Mehmed'in Türkçe, Rumca ve Slavca bildiği yönünde belgeler olduğuna işaret ederek, "Fatih Sultan Mehmed'in çok büyük başarıları var. Yaptığı işler bence İstanbul'un fethinin çok daha ötesinde olduğu için İstanbul'un fethi, Fatih Sultan Mehmed'i gölgeliyor. Peygamberimizin de hadisine mazhar olmak istemesi, genelde bütün yönlerini, diğer başarılarını görmemizi engelliyor." dedi.

- "Şehrin kaderi 330 yılında değişti"

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turhan Kaçar ise "Fetih Öncesi İstanbul Kuşatmaları" başlıklı konuşmasında, şehrin birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını ifade ederek, "O zamanki adıyla Byzantion'un konumu, nüfus yapısı açısından çeşitlilik barındırma konusunda elverişliydi. Şehir, Byzantion'dan İstanbul’a kadar tarihin her döneminde farklı etnik unsurların bir araya geldiği ve kaynaştığı bir kent olarak tanımlanabilir. Milattan önce 7. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Karadeniz ticaretinin ivme kazanmasıyla, Boğazlar üzerindeki ticari faaliyetlerden pay almak ve bu pazarı kontrol altında tutmak önem kazanmıştır." diye konuştu.

Şehrin birçok kez kuşatıldığına dikkati çeken Kaçar, şöyle devam etti:

"İstanbul, konumu ve refah düzeyi tarihin her dönenimde ticari faaliyetlerden ve zenginlikten pay almak isteyen diğer güçlerin dikkatini çekmiştir. Kent, kuruluşundan itibaren en yakın komşuları Trakyalılardan başlamak üzere, Persler, Romalılar, Sasaniler, Müslüman Araplar ve Osmanlılara karşı son derece çetin savunma mücadeleleri vermiştir."

Prof. Dr. Kaçar, Byzantion'un kaderinin, 330 yılında Roma İmparatorluğu'nun başkenti olmasıyla değiştiğini belirterek, "Yeni adıyla Konstantinopolis, Osmanlı hakimiyetine geçene kadar, stratejik konumundan dolayı bin yıldan fazla sanat akımlarının yayıldığı ve ürünlerinin sergilendiği bir merkez olmuştur. Aynı zamanda silahlı savunma sistemlerinin geliştirildiği, kütüphanecilik, eğitim, teoloji çalışmalarının yapıldığı bir platformdu." ifadelerini kullandı.

- "Fatih Sultan Mehmed, planları bizzat yaptı"

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Feridun M. Emecen de "İstanbul'un Fethi'ne Giden Yol: Hazırlıklar Hakkında Neler Biliyoruz?" başlıklı konuşmasında, hazırlıklara dair bilinen şeylerin çok az olduğunu söyledi.

Emecen, dönemin çağdaş Osmanlı kaynaklarında hazırlık detaylarının pek yer almadığının altını çizerek, Bizans kaynaklarında ise hazırlık aşamasına dair daha fazla bilgi olduğunu anlattı.

Fatih Sultan Mehmed'in, şehzadeliği döneminde fethi planladığına değinen Emecen, "Tahta geçmesi ve Karaman seferinin hemen ardından, büyük idealini gerçekleştirmek için hazırlıklara başladığını anlıyoruz. Gerekli harp aletleri, yeni silahlar gibi hazırlıklar Edirne'de olduğunu, surların inşası, fetih için şehrin araştırılması, bağlantı tespitleri ise İstanbul civarında yapılmıştır. Gelibolu'daki tersanede çok ciddi hazırlıklar yapılmıştır." şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Emecen, Fatih Sultan Mehmed'in tam bir yetki ve mutabakatla fikri hazırlığı bitirdiğine vurgu yaparak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sultan, planlarını bizzat yapar, şehir ve surların krokisini çizer, topların yerleri, surlara uzatılacak merdivenlerin yerini dahi işaretler. Her şeyi ince ince gözden geçirip birtakım yeni buluşların peşinde olmuştur. Bu noktadaki en önemli husus İstanbul'un fethindeki büyük toplardır. Çağın en gelişmiş ateşli silahları İstanbul'un fethinde kullanıldı. Gemilerin karadan yürütülmesi de bir günde düşünülüp uygulanan bir şey değildi."

"Devlet ve Reform: Fatih Dönemi Osmanlı Devlet Teşkilatı" başlıklı konuşma yapan Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet İpşirli ise fetih şuurunun devam etmesi için İstanbul'un fethinin kutlanması ve hatırlanmasının çok önemli olduğuna işaret etti.

İpşirli, Fatih Sultan Mehmed'in büyük bir dahi olduğunu aktararak, hakkında bilinmeyen çok şey varsa da diğer hükümdarlara kıyasla icraatlarının daha yakından bilindiğini kaydetti.