04 Nis 2010 20:49
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:12
İSTANBUL'U PLATOYA ÇEVİRDİ, TARLABAŞI'NDA ÇİN MAHALLESİ KURDU!
İsteyene sabah 4'de Ayasofya'yı açtırdı, isteyene Beylerbeyi Sarayı'nda balo düzenledi.23 yıllık reklamcı Mine Kalpakçıoğlu bilmediği yönlerini Sabah'tan Sinan Özedincik'e anlattı.
Mine Kalpakçıoğlu, cemiyet hayatının havalı ve dikkat çeken güzellerinden biri
Galatasaraylı eski yöneticilerinden işadamı Sinan Kalpakçıoğlunun kardeşi
Galatasarayın 1905 kurucu üyelerinden ve aynı zamanda Ali Sami Yenden sonra 2.ci başkanı Cevdet Kalpakçıoğlunun torunu
STFAnın veliahtı Sezai Taşkentin eski eşi
Bugüne kadar magazin sayfalarında bol bol görmeye alıştığımız Mine Kalpakçıoğlu aslında reklamcı, hem de uluslararası arenada Türkiyeyi temsil eden önemli bir isim
Babası dışişlerinde çalıştığı için gençliği hep yurtdışında ve Fransız okullarında geçti. Özellikle Türkiyenin o dönem problemli olduğu Belçika, Fransa ve Yunanistanda bulunan Kalpakçıoğlu; Çocukluğum ve gençliğim yurtdışında geçti. Hep Fransız okullarında okudum. Hatta Atinada yaşadığımız dönemde her pazar pikniğe giderdik. Bir piknik dönüşü arkadaşlarımızı arıyoruz evlerinden, ses yok. Tam piknikten döndüklerinde arabayı park ederken gelip hepsini taramışlar. Bütün aile öldü. Hayatım boyunca böyle şeyler yaşadım diye anlatıyor.
23 yıllık reklamcı Kalpakçıoğlu ile kimsenin bilmediği yönünü ve işlerini konuştum İşte size iş kadını Mine Kalpakçıoğlu
Reklamcılıkla nasıl tanıştınız?
Reklamcılığa Nail Keçeli ve Cemal Noyanın ortak şirketinde çalışarak başladım. Üniversite için Türkiyeye geldiğimde İstanbul Üniversitesinde Tıp Fakültesine girdim. Yurtdışından geldiğimde sarışın punk, motosiklete binen biriydim. Üniversiteye böyle gidip geliyorum ve garip karşılanıyorum. Adapte olamadım. 2 sene okuyabildim. Daha sonra Cen Ajansa girdim. Stajyer olarak başladım. Reklam filmi çekimlerine götürmeye başladılar. Prodüksiyon hoşuma gitti. Dedim ben bu işi yapacağım. Okulu bıraktım ve bu işte çalışmaya başladım. Yabancı lisan bilen eleman azdı beni yurtdışındaki işlerin başına koydular. İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Latince biliyorum.
Sonra?
Sonra yurtdışından bir iş geldi. Türkiyede de meşhur olan Small Voice dizisinin bir bölümünü çekmek için çalışmak istediler. Gezen profesörlerin hikayesi. Beni aradılar bu dizi için Fransaya gelir misin dediler. İşverenimle konuştum 1,5 yıllığına gittim. Dikkatimi çekti, Türkiyede her şey 35 mm negatif çekiliyor. Oraya gittim herkes video çekiyor. Yurtdışından dönünce bu işlere el atalım dedim. Ufak tefek alet alıp bakalım dedik. İşte bu şekilde İmaj Stüdyoları kurulmuş oldu. Onun başınada ben geçtim. Sonra 2. stüdyo 3. stüdyo derken iş iyice büyüdü. Özel efekt cihazları da aldık. Ömer Vargı, Ali Taran gibi isimlerle çalıştım.
Disney filmlerinin ünlülerle dublajı da bu stüdyolarda oldu, değil mi?
Disneye mektup yazdım onlar da dönüş yaptı. Disney filmlerinin Türkçeleştirilmesi burada oldu. Konuşmacılar ünlü olacak dendi. Müziklerin Türkçeleştirilmesini de yaptık. O sektöre de girdik.Bütün bunlardan sonra bende artık kendi işimi kurma vaktim geldi dedim.
Peki nasıl başladınız?
Ekonomik kriz olmaya başlayınca Türkiyedeki işlerin bütçesi düşmeye başladı. Ben de o dönmeler yurtdışından yönetmenler getirmeye başlamıştım. Ama bütçeler küçülünce o insanları getirmek zor oldu. İşlerde azalmaya başladı. Ben de yurtdışında kapı kapı gezmeye başladım. İnsanlarla tanıştım. Bir şekilde sonra Türkiye ucuz diye gelmeye başladılar.
İlk iş ne oldu?
İsviçreden ortak iş yaptığımız bir reklam ajansı aradı. Muhtelif yerlere gidip çekim yapmamız lazım, bunlardan biri de Çin, ama bütçe az dediler. Bende biz İstanbulda yaparız dedim. Kazak Türklerin derneğini aradım. 300 kişiye siz figüranlık yaptıracağım diyerek, Tarlabaşında iki arka sokağın dekorasyonu değiştirdik ve Çin sokağı yaptık. Mövenpick Otelin en üst katını toplantı odası haline getirdik. Çine gideceklerine burada çektiler. Herkes memnun kaldı, sonra da reklam filmi birçok ödül kazandı. Benim için inanılmaz bir tanıtım oldu.
Başka hangi işleri yaptınız?
Geçtiğimiz yaz Haydarpaşa limanında Citroene reklam filmi çektik. İstanbula geldiler ve 1.5 ay kaldılar. Ama bu filmi Fransaya yaptık. Onlar da Amerikaya sattı. Film Amerikada ve Fransada oynadı.
Nescafenin Türkiyedeki ilk filmini ben yaptım. Ebru Şallıyı reklam filminde ilk ben oynattım. Uludağ Gazoz reklam filmini yaptım. Güzide Duran Nescafe filminde oynadı. Bu bahsettiklerim Türkiyede oynadı. Efes Pilsenin sinema reklam filmini yaptık. Reklam filmine animasyonu karıştıran ilk işi ben yaptım. Animasyonla mandalları dans ettirdim.
En son Kevin Costnerdan önceki Türk Hava Yollarının reklam filmini ben yaptım. Japonyayı bilgisayar animasyonuyla yarattık. Bir tek Londra, Dubai ve Moskovada çekim yaptık. Hani uçak şehirlerin içinden geçiyordu
Kimlerle çalıştınız?
Bir hikaye daha var İngiltereye gidip geliyorum. Reklam ödülleri töreninde hep aynı yönetmeni görüyorum. Adamı çok merak ettim. Adamın bütün reklam filmlerini ünlü oldu. Sonunda Cannes Reklam Festivalinde tanışma fırsatı buldum. Hint asıllı ama İngiliz bir adam; Tarsem Singh... Adama kartımı verdim. Bir sene sonra Tarsemden telefon geldi.
Seni prodüktörüm arayacak yardımcı olur musun? diye sordu. Aradılar... Jeniffer Lopezin oynadığı Hücre (The Cell) filminden sonra ikinci filmine başlamış ve bir bölümünü de İstanbulda çekmek istediklerini belirttiler.
Ayasofyada çekmek yapmak istiyoruz ve 10 gün içinde gelmek istiyoruz dediler. Olur dedim. Ne kadar kontağım varsa herkesi arayıp, orayı açtırdım. Sabah 4te girip sabah 8de turistler gelmeden çıktılar. Çok etkilendiler. Güzel bir çalışma yaptık. Filmin ismi The Fall... Türkiyede oynamadı ama DVDsi çıktı.
Yeni projeniz var mı?
Geçen yaz başında yine beni aradılar. Suudi Arabistan prensi modern Müslüman ülkeleriyle ilgili bir belgesel çekmek istiyor dediler. Film gibi yapmak istemiş. Geldiler 10 gün İstanbulun bütün her yeri çektiler. Sultan Ahmetten Ortaköy Meydanına kadar, hep özel izinler aldık. Şakirlerin yeni yapılan camiinde de çekim yaptık.
Başbakana; Avrupada yükselen yıldız kitabını hazırladı
Kalpakçıoğlu; Avrupa Topluluğu müzakereleri sırasında 2006 yılında Başbakanlık Fransadaki Paris Matchın eski editörü Richard Lelloucheun sahibi olduğu ajanstan başka ülkelere de hazırladığı gibi Türkiyeyi tanıtan bir kitap siparişi vermiş. Ben zaten bu ajansla çalışıyordum, beni aradılar. Hemen üstüne atladım. Çok başarılı oldu. Kitap "Türkiye Cumhuriyeti: Avrupada yükselen bir yıldız" adlı bir yayın, Türkiyenin son yıllarda pek çok alanda kaydettiği başarılara ışık tutuyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın ön sözünü yazdığı kitapta, Türk ve yabancı siyasetçi, uzman ve akademisyenlerin Türkiyenin kalkınma sürecine ilişkin değerlendirmeleri de yer alıyor.
Ardından aynısını Kadir Topbaş İstanbul için istedi, ona da yaptık. İstanbula gelen yabancı Belediye Başkanlarına, siyasetçilere veriliyor. Bu yıl Kültür Başkenti işinde de iyi sükse yaptı.
Bütçeler çok yüksek
Yaptığımız en büyük reklam işlerinden biri meşhur Fransız masa suyu Badoit içindi. Bir ay boyunca Fransız ekip İstanbulda bizimle çalıştı, sonra Beylerbeyi Sarayında 5 gün çekim yapıldı. Fransadan başrol oyuncusu, yönetmen, kostüm tasarımcısı ve mekan tasarımcısı geldi. Sarayın içinde büyük bir balo veriliyormuş havası yapıldı ve ona göre modern bir külkedisi filmi çekildi. 45 saniyelik reklam filminin bütçesi 600 bin Euro oldu. Genelde yabancı prodüksiyonların günlük bedeli 50 bin ila 120 bin Euro civarında oluyor.
Halkla ilişkiler işine girdi
Kalpakçıoğlu; Halkal İlişkiler işinin duayeni Hale Dicleli ile yıllardır çok iyi arkadaşız. Şimdi sinerjilerimizi birleştirdik. Onun yaş çevresiyle benim yaş çevremi birleştirdik. Onun reklam prodüksiyondaki deneyimi benim halkla ilişkilerdeki deneyimimi birleştirdik. Halkla ilişkiler yapıyoruz diye anlatıyor.
Reklamlarla aldığı ödüller
MARKA reklam ajansı Hulusi Derici ile yaptığımız Slazenger filmi ile Montreux Advertising ödülü
Amerika için yapılan Nissan Jeep (Kapadpkya ve Kartalkayada çekildi) San Francisco Advertising ödülü
Sütaş Ayran Çalkala filmi (yönetmen Levent Semerci) Kristal Elma ödülü
Citroen C3 ile Fransız Reklam Otomotiv Sektörü özel ödülü
Reklam dışında yapılan filmler:
The Cellin yönetmeni Tarsem Singh ile The Fall filminin bir bölümünü İstanbulda Ayasofyada çekilmesi
Sertab Erenere Belçikalı vokal grubuyla yurtdışına klip çekimi
İngiliz Sony Music London adına Ingiliz grubu "Lost Witness" ın Red Sun Rising adlı şarkısı için Pamukkalede klip çekimi
Athenanın meşhur olduğu ilk 2 şarkının klip çekimi
Tarsemin şuan çekilmekte olan yeni sinema filmine Türkiyeden kostüm yapımı
Yurtdışına çekilen reklam filmlerinden
Hollandalı ROBECO bank
Isviçre Swisscom
Amerika Nissan Jeep
Fransa Citroen C3
Fransa Loreal Mennen
Ingiliz Mars Dove Chocolates
Fransız Badoit su
Fransiz Emailjob.com
Bugüne kadar magazin sayfalarında bol bol görmeye alıştığımız Mine Kalpakçıoğlu aslında reklamcı, hem de uluslararası arenada Türkiyeyi temsil eden önemli bir isim
Babası dışişlerinde çalıştığı için gençliği hep yurtdışında ve Fransız okullarında geçti. Özellikle Türkiyenin o dönem problemli olduğu Belçika, Fransa ve Yunanistanda bulunan Kalpakçıoğlu; Çocukluğum ve gençliğim yurtdışında geçti. Hep Fransız okullarında okudum. Hatta Atinada yaşadığımız dönemde her pazar pikniğe giderdik. Bir piknik dönüşü arkadaşlarımızı arıyoruz evlerinden, ses yok. Tam piknikten döndüklerinde arabayı park ederken gelip hepsini taramışlar. Bütün aile öldü. Hayatım boyunca böyle şeyler yaşadım diye anlatıyor.
23 yıllık reklamcı Kalpakçıoğlu ile kimsenin bilmediği yönünü ve işlerini konuştum İşte size iş kadını Mine Kalpakçıoğlu
Reklamcılıkla nasıl tanıştınız?
Reklamcılığa Nail Keçeli ve Cemal Noyanın ortak şirketinde çalışarak başladım. Üniversite için Türkiyeye geldiğimde İstanbul Üniversitesinde Tıp Fakültesine girdim. Yurtdışından geldiğimde sarışın punk, motosiklete binen biriydim. Üniversiteye böyle gidip geliyorum ve garip karşılanıyorum. Adapte olamadım. 2 sene okuyabildim. Daha sonra Cen Ajansa girdim. Stajyer olarak başladım. Reklam filmi çekimlerine götürmeye başladılar. Prodüksiyon hoşuma gitti. Dedim ben bu işi yapacağım. Okulu bıraktım ve bu işte çalışmaya başladım. Yabancı lisan bilen eleman azdı beni yurtdışındaki işlerin başına koydular. İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Latince biliyorum.
Sonra?
Sonra yurtdışından bir iş geldi. Türkiyede de meşhur olan Small Voice dizisinin bir bölümünü çekmek için çalışmak istediler. Gezen profesörlerin hikayesi. Beni aradılar bu dizi için Fransaya gelir misin dediler. İşverenimle konuştum 1,5 yıllığına gittim. Dikkatimi çekti, Türkiyede her şey 35 mm negatif çekiliyor. Oraya gittim herkes video çekiyor. Yurtdışından dönünce bu işlere el atalım dedim. Ufak tefek alet alıp bakalım dedik. İşte bu şekilde İmaj Stüdyoları kurulmuş oldu. Onun başınada ben geçtim. Sonra 2. stüdyo 3. stüdyo derken iş iyice büyüdü. Özel efekt cihazları da aldık. Ömer Vargı, Ali Taran gibi isimlerle çalıştım.
Disney filmlerinin ünlülerle dublajı da bu stüdyolarda oldu, değil mi?
Disneye mektup yazdım onlar da dönüş yaptı. Disney filmlerinin Türkçeleştirilmesi burada oldu. Konuşmacılar ünlü olacak dendi. Müziklerin Türkçeleştirilmesini de yaptık. O sektöre de girdik.Bütün bunlardan sonra bende artık kendi işimi kurma vaktim geldi dedim.
Peki nasıl başladınız?
Ekonomik kriz olmaya başlayınca Türkiyedeki işlerin bütçesi düşmeye başladı. Ben de o dönmeler yurtdışından yönetmenler getirmeye başlamıştım. Ama bütçeler küçülünce o insanları getirmek zor oldu. İşlerde azalmaya başladı. Ben de yurtdışında kapı kapı gezmeye başladım. İnsanlarla tanıştım. Bir şekilde sonra Türkiye ucuz diye gelmeye başladılar.
İlk iş ne oldu?
İsviçreden ortak iş yaptığımız bir reklam ajansı aradı. Muhtelif yerlere gidip çekim yapmamız lazım, bunlardan biri de Çin, ama bütçe az dediler. Bende biz İstanbulda yaparız dedim. Kazak Türklerin derneğini aradım. 300 kişiye siz figüranlık yaptıracağım diyerek, Tarlabaşında iki arka sokağın dekorasyonu değiştirdik ve Çin sokağı yaptık. Mövenpick Otelin en üst katını toplantı odası haline getirdik. Çine gideceklerine burada çektiler. Herkes memnun kaldı, sonra da reklam filmi birçok ödül kazandı. Benim için inanılmaz bir tanıtım oldu.
Başka hangi işleri yaptınız?
Geçtiğimiz yaz Haydarpaşa limanında Citroene reklam filmi çektik. İstanbula geldiler ve 1.5 ay kaldılar. Ama bu filmi Fransaya yaptık. Onlar da Amerikaya sattı. Film Amerikada ve Fransada oynadı.
Nescafenin Türkiyedeki ilk filmini ben yaptım. Ebru Şallıyı reklam filminde ilk ben oynattım. Uludağ Gazoz reklam filmini yaptım. Güzide Duran Nescafe filminde oynadı. Bu bahsettiklerim Türkiyede oynadı. Efes Pilsenin sinema reklam filmini yaptık. Reklam filmine animasyonu karıştıran ilk işi ben yaptım. Animasyonla mandalları dans ettirdim.
En son Kevin Costnerdan önceki Türk Hava Yollarının reklam filmini ben yaptım. Japonyayı bilgisayar animasyonuyla yarattık. Bir tek Londra, Dubai ve Moskovada çekim yaptık. Hani uçak şehirlerin içinden geçiyordu
Kimlerle çalıştınız?
Bir hikaye daha var İngiltereye gidip geliyorum. Reklam ödülleri töreninde hep aynı yönetmeni görüyorum. Adamı çok merak ettim. Adamın bütün reklam filmlerini ünlü oldu. Sonunda Cannes Reklam Festivalinde tanışma fırsatı buldum. Hint asıllı ama İngiliz bir adam; Tarsem Singh... Adama kartımı verdim. Bir sene sonra Tarsemden telefon geldi.
Seni prodüktörüm arayacak yardımcı olur musun? diye sordu. Aradılar... Jeniffer Lopezin oynadığı Hücre (The Cell) filminden sonra ikinci filmine başlamış ve bir bölümünü de İstanbulda çekmek istediklerini belirttiler.
Ayasofyada çekmek yapmak istiyoruz ve 10 gün içinde gelmek istiyoruz dediler. Olur dedim. Ne kadar kontağım varsa herkesi arayıp, orayı açtırdım. Sabah 4te girip sabah 8de turistler gelmeden çıktılar. Çok etkilendiler. Güzel bir çalışma yaptık. Filmin ismi The Fall... Türkiyede oynamadı ama DVDsi çıktı.
Yeni projeniz var mı?
Geçen yaz başında yine beni aradılar. Suudi Arabistan prensi modern Müslüman ülkeleriyle ilgili bir belgesel çekmek istiyor dediler. Film gibi yapmak istemiş. Geldiler 10 gün İstanbulun bütün her yeri çektiler. Sultan Ahmetten Ortaköy Meydanına kadar, hep özel izinler aldık. Şakirlerin yeni yapılan camiinde de çekim yaptık.
Başbakana; Avrupada yükselen yıldız kitabını hazırladı
Kalpakçıoğlu; Avrupa Topluluğu müzakereleri sırasında 2006 yılında Başbakanlık Fransadaki Paris Matchın eski editörü Richard Lelloucheun sahibi olduğu ajanstan başka ülkelere de hazırladığı gibi Türkiyeyi tanıtan bir kitap siparişi vermiş. Ben zaten bu ajansla çalışıyordum, beni aradılar. Hemen üstüne atladım. Çok başarılı oldu. Kitap "Türkiye Cumhuriyeti: Avrupada yükselen bir yıldız" adlı bir yayın, Türkiyenin son yıllarda pek çok alanda kaydettiği başarılara ışık tutuyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın ön sözünü yazdığı kitapta, Türk ve yabancı siyasetçi, uzman ve akademisyenlerin Türkiyenin kalkınma sürecine ilişkin değerlendirmeleri de yer alıyor.
Ardından aynısını Kadir Topbaş İstanbul için istedi, ona da yaptık. İstanbula gelen yabancı Belediye Başkanlarına, siyasetçilere veriliyor. Bu yıl Kültür Başkenti işinde de iyi sükse yaptı.
Bütçeler çok yüksek
Yaptığımız en büyük reklam işlerinden biri meşhur Fransız masa suyu Badoit içindi. Bir ay boyunca Fransız ekip İstanbulda bizimle çalıştı, sonra Beylerbeyi Sarayında 5 gün çekim yapıldı. Fransadan başrol oyuncusu, yönetmen, kostüm tasarımcısı ve mekan tasarımcısı geldi. Sarayın içinde büyük bir balo veriliyormuş havası yapıldı ve ona göre modern bir külkedisi filmi çekildi. 45 saniyelik reklam filminin bütçesi 600 bin Euro oldu. Genelde yabancı prodüksiyonların günlük bedeli 50 bin ila 120 bin Euro civarında oluyor.
Halkla ilişkiler işine girdi
Kalpakçıoğlu; Halkal İlişkiler işinin duayeni Hale Dicleli ile yıllardır çok iyi arkadaşız. Şimdi sinerjilerimizi birleştirdik. Onun yaş çevresiyle benim yaş çevremi birleştirdik. Onun reklam prodüksiyondaki deneyimi benim halkla ilişkilerdeki deneyimimi birleştirdik. Halkla ilişkiler yapıyoruz diye anlatıyor.
Reklamlarla aldığı ödüller
MARKA reklam ajansı Hulusi Derici ile yaptığımız Slazenger filmi ile Montreux Advertising ödülü
Amerika için yapılan Nissan Jeep (Kapadpkya ve Kartalkayada çekildi) San Francisco Advertising ödülü
Sütaş Ayran Çalkala filmi (yönetmen Levent Semerci) Kristal Elma ödülü
Citroen C3 ile Fransız Reklam Otomotiv Sektörü özel ödülü
Reklam dışında yapılan filmler:
The Cellin yönetmeni Tarsem Singh ile The Fall filminin bir bölümünü İstanbulda Ayasofyada çekilmesi
Sertab Erenere Belçikalı vokal grubuyla yurtdışına klip çekimi
İngiliz Sony Music London adına Ingiliz grubu "Lost Witness" ın Red Sun Rising adlı şarkısı için Pamukkalede klip çekimi
Athenanın meşhur olduğu ilk 2 şarkının klip çekimi
Tarsemin şuan çekilmekte olan yeni sinema filmine Türkiyeden kostüm yapımı
Yurtdışına çekilen reklam filmlerinden
Hollandalı ROBECO bank
Isviçre Swisscom
Amerika Nissan Jeep
Fransa Citroen C3
Fransa Loreal Mennen
Ingiliz Mars Dove Chocolates
Fransız Badoit su
Fransiz Emailjob.com