İzmir ve kent bölgesindeki Aydın ve Manisa, Adana ve kent bölgesindeki Mersin ve Konya bu türden kent bölgelere örnek olarak gösterilebilir. İstanbul hem kendi etrafındaki hem de Türkiye’deki kent bölge gelişiminden etkileniyor. Kent bölgeler geçmişteki kentsel gelişmelerden farklı olarak ekonomik, kültürel, toplumsal ve mekansal olanaklara sahip yeni cazibe merkezlerinin oluşmasını içerdiğinden nüfus hareketlerinin sadece tek bir kente değil ülkedeki farklı kent bölgelere yönelmesine olanak tanıyor.
MERKEZDEN ÇEPERE: KADİM KENTTEN KIRSAL NİTELİKLİ/DOĞAL ALANLARA: Arnavutköy, Çatalca, Çekmeköy, Sancaktepe, Silivri, Sultanbeyli, Şile ve Tuzla gibi İstanbul’un çeperinde kalan yerleşimlerde nüfus artıyor. 2000’li yılların başından itibaren kentin çeperine yönelen nüfus giderek daha fazla kırsal nitelik taşıyan alanlara yerleşiyor. Şile ve Çatalca’daki nüfus artış hızı, İstanbul’un kadim kent merkezindeki nüfusun giderek kent dışındaki, kırsal nitelik taşıyan alanlara yerleştiğini gösteriyor. Bu yaşam tarzı göçü kentteki diğer nüfus eğilimlerinin açıklanmasında da kullanılabilir. Kent merkezindeki yoğun nüfusa sahip ilçelerden kent çeperindeki ilçelere gidecek ekonomik sermayeye sahip olmayan nüfusun bir kısmı da kentin komşusu olan diğer kentlere doğru bir yöneliş içerisindedir. Başta kentin doğusundaki Kocaeli, Sakarya, Yalova ve batısındaki Tekirdağ, Edirne, Kırklareli gibi kentler olmak üzere nüfus, bölgedeki diğer yerleşim alanlarına doğru hareket ediyor. Ayrıca Güney Marmara bölgesindeki Bursa, Balıkesir, Çanakkale gibi kentlere doğru da özellikle emekliler tarafından yapılan bir göçten söz edilebilir.
KONUT VE YAŞAM MALİYETLERİNİN ARTMASI: İstanbul’da nüfusun azalmasındaki etkenlerden biri konut ve yaşam maliyetlerinin artmasıdır. Giderek ekonomik sermayesi azalan, konut sahibi olamayan emeklilerin ve çalışma yaşamı dışında kalan nüfusun kentte varlıklarını sürdürmeleri zorlaşıyor. Emeklilerin göç hareketinde belirleyici olan ekonomik sermayeleridir. Geçtiğimiz yıllarda emekliler, Marmara Bölgesi'nde konut edinebilme olanağına sahipti ve farklı kentlere yerleşmeleri söz konusuydu. Ancak günümüzde ekonomik sermaye güçlüğü yaşayan emeklilerin yeni konut edinemedikleri için genellikle ailelerinin göç ettiği kentlere dönme eğiliminde oldukları söylenebilir. Kentteki konut ve yaşam maliyetlerinin artması sadece emeklileri değil aynı zamanda orta ve orta alt gelir grubundaki bireyleri de kent dışında çözümler aramaya itiyor. Bu gelir grubundakiler farklı kentlerde istihdam olanaklarına ve konuta erişim sağladıklarında göç ediyor.
YAŞAM TARZI GÖÇÜ: YAŞAM KALİTESİNİ İYİLEŞTİRMEYE DAİR ARAYIŞLAR: Diğer taraftan hem konut ve yaşam maliyetlerinin artmasıyla ilişkili olarak hem de kentteki diğer zorluklarla -başta trafik yoğunluğu, çevre kirliliği ve benzeri sorunlarla- mücadele etmekten yorulan orta ve orta üst gelir grubundaki bireyler de farklı kentlere yerleşiyor. Bu yaşam tarzı göçünün gerçekleşmesinde kentsel olanakların niteliğini kaybetmesi, ulaşım sürelerinin uzunluğu, kentteki yeşil alanların sınırlı olması, konut ve nüfus yoğunluğunun yaşam kalitesini düşürmesi, çocuk yetiştirmek için gerekli kamusal mekanların hem sınırlı hem de niteliğinin düşük olması gibi sorunların önemli bir payı bulunuyor. Türkiye genelinde 2023 verilerine göre, nüfus yoğunluğu 111 kişidir.