İSTANBUL'DA İŞLER ANKARA'DAN GÖZÜKTÜĞÜ GİBİ DEĞİLMİŞ!...SEDAT ERGİN DGM MAGAZİN'İN KONUĞU OLDU
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin DMG Magazin'in sorularını yanıtladı. Sedat Ergin, Milliyet'i ve gazetecilikte vizyonununu anlattı.
Ankara´nın nabzını takip ettikten sonra İstanbul´a gelip Ankara´ya buradan bakmak nasıl bir duygu?
Ankara´nın benim için çok özel bir yeri var. 1976 yılında Mülkiye´de okumak üzere bu şehre gittim, aynı yıl Türk Haberler Ajansı´nın Ankara bürosunda muhabirliğe başladım ve 2005 yılında, yani tam 29 yıl sonra Milliyet´in Genel Yayın Yönetmeni olarak doğduğum kente döndüm. Yaklaşık 6 yıllık Washington dönemini saymazsanız, başkentte tam 23 yıl yaşadım. Bugünkü konumuma gelmiş olmamda Ankara´daki mesaimin, bu kentin bana kattıklarının çok büyük bir rolü var. Ankara´ya buradan sıcak duygularla bakıyorum. Bu kentin, bütün eksikliklerine rağmen, insana aşıladığı idealizm, yurtseverlik, tevazu, dayanışma gibi duygu ve değerlerin önemli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Cumhuriyetimizin başkenti Ankara. Cumhuriyeti seviyorsanız, onun başkentini de esirgeyeceksiniz...
GAZETECİLİKTE ANGLOSAKSON GELENEĞİ VE YELKENLERİ AKDENİZ RÜZGARLARINA AÇMAK
Habercilikte "Ankaralı olmak'' diye bir ekol var mıdır? Varsa bu anlamda siz "nerelisiniz?''
Ankara gazeteciliği, işin doğası gereği, daha çok siyasi haberlerle yoğrulan, siyaset haberciliğini diğer başlıkların önünde tutan bir bakışı gerektiriyor. Ben de 12 yıl boyunca Hürriyet´in Ankara Temsilcisi olarak bu anlayışla görev yaptım. Eğer bir ülkenin karar alma mekanizmasının bulunduğu, siyasetin kalbinin attığı merkezde gazetecilik yapıyorsanız, işinizin hakkını verebilmeniz için bu merkeze odaklanmanız, bu merkezin kodlarını çözmeye dönük bir yazılım geliştirmeniz gerekiyor. Ama şimdi geriye dönüp baktığımda, insan unsuruna biraz daha fazla önem verebilirmişim diye düşünüyorum. Ben gazetecilikteki köklerim itibarıyla bir Ankara gazetecisiyim. Ama asıl tarz olarak herhalde gazeteciliğin en katı kuralcılığını esas alan Anglo-Sakson geleneğine bağlıyım. Gelgelelim Türkiye´de gazetecilik yapıyorsanız, yelkenlerinizi biraz Akdeniz rüzgarlarına da açmanız gerekiyor.
ANKARA GAZETECİLİĞİ İLE İSTANBUL GAZETECİLİĞİ NEREDE FARKLI?
Haberin merkezindeyken şimdi bir gazetenin başındasınız? Ne değişti hayatınızda, bir özlem var mı geçmişe?
Hayatımda pek çok şey değişti. En basitinden yaşadığım kent değişti. Yaptığım işin pratiği değişti. Ankara Temsilcisi olarak yaptığınız iş ile genel yayın yönetmeni olarak yaptığınız iş belli ölçülerde farklı pratiklere dayanıyor. . Özlem var mı diye soruyorsunuz... Oluyor tabii...Zaman zaman Ankara günlerimi aramadığımı söylersem doğruyu söylememiş olurum Şimdi geriye dönüp Ankara yıllarıma baktığımda, aslında çok keyif verici bir iş yaptığımı, gazeteciliği dolu dolu yaşadığımı, entelektüel açıdan kendimi sürekli yenileyebildiğimi, çok huzurlu bir hayat yaşadığımı düşünüyorum. Hayatımın mutlu bir dönemi oldu. Şimdi kendime çok az zaman ayırabiliyorum ve entelektüel açıdan kendimi yenileyebilecek bir zamanım yok. Örneğin, okumaya pek zamanım kalmıyor. Ama genel yayın yönetmenliğinin insana öğrettikleri de doğrusu bayağı devasa bir tecrübe.
İSTANBUL`DA İŞLER ANKARA´DAN GÖZÜKTÜĞÜ GİBİ DEĞİLMİŞ
Ankara´dayken "ben gazetenin başında olsam şöyle yapardım'' dediğiniz durumlar oluyor muydu?