İşsiz kal kardeşim, gerekirse aç kal… Mesleğe ihanet etme!
Şimdilerde yandaş medyada çalışan çok sayıda arkadaş bırakın kalemlerini, mikrofonlarını kırmayı; güç sahiplerine seve seve kölelik ediyor.
Gazetecilik mesleğine kenarından köşesinden bulaşan herkes, Hürriyet Gazetesi’nin kurucusu Sedat Simavi’nin ünlü sözünü çok iyi bilir:
Gerekirse kalemini kır ama sakın satma!
Sedat Simavi 1896 yılında doğdu. Anne tarafından sadrazam torunu… Çünkü dedesi meşhur Saffet Paşa!
Simavi Galatasaray Lisesi mezunu… İstanbul’un işgal edildiği günlerde dergicilik yapmaya başladı. İnci, Diken, Karikatür gibi mizah dergileriyle, bir haber dergisi olan Hande’yi yayınladı. Ardından Kurtuluş Savaşı yıllarında Dersaadet adıyla bir günlük gazete çıkarmaya başladı. Hem bu gazeteyle hem de Güleryüz isimli mizah dergisiyle Kuvayi Milliyecileri destekledi.
Cumhuriyet’in ilanından sonra yine Hanım, Hacıyatmaz, Yıldız, Meraklı Gazeteci, Yeni Kİtap, Arkadaş, Yedigün ve Karagöz isimli dergileri çıkardı.
Sedat Simavi, 1946'da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer aldı ve 1949'a kadar başkanlığını yürüttü.
1 Mayıs 1948'de Hürriyet gazetesini kurdu ve baş yazarlığını yaptığı bu gazeteyi ülkenin en çok okunan gazetesi durumuna getirdi. Hayatının sonuna kadar da gazeteci olarak Hürriyet'te başmakaleler yazdı.
Neden mi Sedat Simavi’yi bu kadar uzun uzun anlattım?
Çünkü gördüğünüz gibi o ülkenin en büyük medya patronuydu ama gazetesini ve gazeteciliğini satmayı bir gün bile aklına getüirmedi. Yanında çalışan gazeteciler dahil olmak üzere tüm gazetecilere, “Gerekirse kalemini kır ama asla satma” diyecek kadar gerçek bir gazeteciydi.
Oysa şimdilerde yandaş medyada çalışan çok sayıda arkadaş bırakın kalemlerini, mikrofonlarını kırmayı; güç sahiplerine seve seve kölelik ediyor.
Deprem bölgesinden yayın yapan yandaş televizyon kanallarını izliyorum da artık midem bulanıyor.
Yaşananları hafifleterek anlatmaya çalışırken yanlarına yanaşan vatandaşlardan kaçanlar da var, mikrofonlarını saklamaya çalışanlar da…
Canlı yayın esnasında isyan eden vatandaşın sesini kısan da… Hatta deprem sonrası yaşanan fiyasko ortadayken, yağlamaya yıkamaya devam eden de…
Yandaş medyada çalışan genç gazeteci kardeşim; sen güç odaklarının propaganda uzmanı değilsin. Senin genlerinde Uğur Mumcu’nun Abdi İpekçi’nin, Sedat Simavi’nin DNA’ları var… Üzerindeki ölü toprağını at ve kendine gel…
Unutma ki çok yakında bu düzen değişecek ve sen, seni bu yola itenlerle birlikte, utanç içinde kalacaksın!
O yüzden seni uyarıyorum genç meslektaşım:
Kalemini kır, mikrofonunu parçala ama asla yalan haber yapma…
Halkın canının içinde hissettiği gerçekleri, ondan saklamaya kalkışma…
Eğer olanı biteni aynen yazamıyorsan ya da ekranlara getiremiyorsan, bas istifayı…
Adını kirletme…
Yüzünü kirletme…
Mesleğini kirletme…
Gerekirse aç kal ama onursuz kalma!
Bil ki açlıktan ölünmüyor…
Ancak onursuzluk ölümden de beter!