İSMAİL KÜÇÜKKAYA O MANŞETİN PERDE ARKASINI ANLATTI!
Akşam gazetesinin genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya, o manşetin hikayesini Ayşe Arman'a anlattı.
- Teşekkürler. Şehit cenazelerini nasıl bir başlıkla manşette vereceğimizi tartışıyorduk. Başlık, Türkiye’nin yaşadığı acıyı yansıtmalıydı. Genç arkadaşımız Eren Demir, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in namaz kıldırırken söylediği “Çocuk kişi niyetine” sözlerini hatırlattı. ‘İşte başlık bu!’ dedik. Sayfadaki haber dağılımını kararlaştırdık. Tam o sırada Vedat Kemer’in çizdiği karikatür elimize ulaştı. Duvardaki ekrana yansıdığı anda hepimiz derinden etkilendik. Bu aslında teröre, bebek ölümlerine karşı bir çığlıktı. Türkiye’nin duygularına tercüman oluyordu. “Her günkünden daha büyük kullanalım ve sürmanşete taşıyalım” sesleri yükseldi. “Sayfanın sağ tarafında üç sütun ayırıp boydan boya karikatürü verelim” önerisi de geldi. Haberlerin içinde normalden daha büyük ve yukarıda kullanma kararı verip dağıldık. Birinci sayfayı çizen arkadaşımız Alpan Korucuoğlu, bu sırada bilgisayarın başına geçti. Karikatürü tam sayfa açıp üzerine manşet için seçtiğimiz “Çocuk kişi niyetine” başlığını yerleştirip çıktı almış. Heyecanla odama geldi. Sayfayı masama açtım. Evet, ne çok şey anlatıyordu. Bütün yazı işleri müdürlerini tek tek çağırdım. Fikirlerini sordum. İtirazlar da oldu ama çoğunluk “Yapalım” dedi.
Korkmadınız mı?
- Korkarak gazete
yapamazsınız. Ayrıca genel yayın yönetmenliğini hakkıyla yapmak
istiyorsanız, her gün ‘bugün bu görevdeki son günüm olabilir’
duygusuyla çalışmak ve bunu göze almak zorundasınız.
Hiç eleştiri aldınız mı?
- İnanın tek bir
eleştiri bile gelmedi.
‘Çizgi birinci sayfa’yla daha mı çok şey anlatıldığını
düşünüyorsunuz?
- Bazen tek bir fotoğraf, bir cümle,
bir karikatür, sayfalarca sözden daha etkili olabilir. Türkiye zor
bir dönemden geçiyor. Ve gerçeğin bir dolu görünümü var. O halde
bir dolu da sunumu olabilir. Özellikle terörle mücadelede eski
dilin çürüdüğüne inanıyorum. Yeni bir anlatıya ihtiyaç var.
Alternatif bir iletişim kanalına. Çizgi de bunlardan
birisi.
O sayfanın teröre dikkat çekmekten öte, anlatmak
istediği bir şey olabilir mi?
- Türkiye’deki terör
meselesi Kürt sorunuyla da ilintili. Ama her şeyden önce bir
Ortadoğu sorunu ve maalesef biz Ortadoğu batağına saplandık.
Dolayısıyla, ister istemez başka okumaları da oluyor. Elbette ki bu
öncelikle teröre karşı bir tepki mesajı. Ama son bebek tabutu
trajedisine dikkat çekerek biraz da Türk ve Kürt herkesin teröre
karşı kenetlenmesini sağlamak istedik.
Bu yaptığınız basına da bir mesaj mı, “Artık klasik
kalıplardan kurtulun” gibi protest bir mesaj taşıyor olabilir
mi?
- Medyanın geleneksel tutumuna karşı bir çeşit
manifestoyla çıkmak istedik. Terör olaylarında bu hep tartışılıyor.
Yaşanan dramları küçük göstermek milletin yüreğindeki etkisini
hafifletmiyor. Belki medya yanlış yapıyor, bunu da tartışmak
gerek.
Devamı gelecek mi?
- Yarattığı etkiden
memnunuz. Alternatif anlatım dili ve yolları arıyoruz. Elbette ki
temennimiz, bir daha gazete sayfalarına şehit bebek fotoğraflarının
veya bebek tabutlarının girmeyeceği günler görmek.
SALDIRILARI SAKLAMAK YERİNE SEÇİCİ BİR DİLLE GÖSTERMEK
GEREK
30 yıldır terörle mücadele eden bir ülke olarak
demokratik ama etkili sivil tepkinin oluşmadığını kabul etmemiz
gerek. Bunda medyanın da sorumluluğu var. Belki de ezberleri
değiştirmeliyiz. En çok da Kürtlerin teröre ve onun çirkin yüzüne
karşı sesini yükselteceği sivil bir tepki, toplumsal bir duruş
gerekiyor. PKK saldırılarını saklamak yerine özenli bir dille ve
seçicilikle onları göstermek Türklerle Kürtlerin kol kola girip
teröre karşı durabilecekleri bir psikoloji yaratmak.… Buna
ihtiyacımız var.
Ayşe Arman/Hürriyet