08 Şub 2010 14:26 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 14:04

İSMAİL KÜÇÜKKAYA FENERBAHÇE'NİN KALBİNE GİRDİ!..ŞÜKRÜ SARAÇOĞLU'NDA NELER YAŞANDI?

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ile konuşan Akşam Gazetesi Genel Yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya neler sordu?


Fenerbahçe Ekonomi Cumhuriyeti


Aziz Yıldırım'la saatler boyu futbolu, sporu ve Fenerbahçe'yi konuştuk. Söz elbette siyasete de geldi. Başkan bana siyasi gelişmeleri sordu, Meclis'teki kavgayı merak ediyordu. "Böyle görüntüler dışarıdaki imajımıza zarar veriyor" dedi. Futbola da aynı pencereden bakıyor, imaj, itibar ve algı açısından.


"Fenerbahçe'nin kalbine girdik", bütün öğleden sonrayı görkemli Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda geçirdik.


Başkan'ın odasından, yönetim kurulu toplantı salonuna, soyunma odalarından Fenerium mağazalarına ve Fener TV'ye kadar her birimi Aziz Başkan'la birlikte gezdik. Merak ettiğim her şeyi sordum.


Bir ara Başkan'a "Fenerbahçe bir Cumhuriyet midir gerçekten?" dedim, gülümsedi "Ortam karışık, çok siyasi. Biz öyle deyince yanlış anlaşılıyor ama evet, bu bir gerçek: Fenerbahçe büyük ve güçlü bir cumhuriyettir" yanıtını verdi.


Uzun söyleşimizin sonunda edindiğim izlenimi şöyle özetleyebilirim:
"Fenerbahçe bir futbol takımından veya spor kulübünden çok holdinge, güçlü bir ekonomi Cumhuriyetine dönüşmüş."


Futbol, futboldan çok defa fazlasıdır
Aziz Yıldırım'ı farklı ve iddialı yapan da işte bu özellik:
"Futbolun asla sadece futbol olmadığını" bilen, ona ekonomik bir değer olarak bakan işadamı anlayışı...
Yönetimlerini de bu perspektifle belirliyor.


"Amatör ruhla profesyonelliğin" dengeli bir sentezi sergileniyor.
Fenerbahçe'yi en iyi tanıyan gazetecilerden arkadaşımız Alaattin Metin detayları yazdı, ben de sizlere kendi izlenimlerimle bir Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe portresi çıkarmaya çalışayım.
Yıldırım, sınırsız yabancı oyuncu hakkı istiyor. "İşimize geldiği kadar Batılıyız. Her konuda aynı. Bakalım; Batı ülkelerinin çoğu bu izni vermiş. Biz niye sınırlandırıyoruz?" diyor.
Aynı kanaatte değilim, "Milli Takıma zarar verir" argümanını öne sürdüm.


YABANCI FUTBOLCU DAHA PROFESYONEL
Yıldırım, futbol kulüplerinin daha çok büyümesi için yıldızların Türkiye'ye gelmesini kaçınılmaz görüyor. Roberto Carlos örneğini veriyor.


"Yerli ve yabancı futbolcu arasındaki farkları nasıl açıklıyorsunuz?" soruma, "Yaşama bakışları farklı. Bizim hayatımız kavga. Adamlar tatilini, eğlencesini, ailesini ve işini ayırıyor. Bizde bu yok. Çok profesyoneller.


Yabancılar hem haklarını ararken hem de çalışırken çok kararlı. Bizimkiler sadece haklarını ararken... Bizde eğitim eksik, çocuklarımız çok yetenekli 18'ine kadar mükemmel götürüyorlar. Sonra eğitim eksikliğinden tıkanıyorlar."


"Avrupa'da İlk BEŞTEYİZ"
Peki "Aziz Başkan" Türk futbolunun ve Fenerbahçe'nin Avrupa'da, küresel ligdeki konumunu nasıl görüyor?


"Dünyada futbolda ilk on ülkeden biriyiz, Avrupa'nın ilk beşindeyiz. Fenerbahçe olarak ilk 20'deyiz. Önümüzdeki beş yıl içinde ilk 10 takım arasında olmayı hedefledik. Özellikle maddi açıdan, bütçe bakımından çok ilerledik. O halde bu markanın hakkını verelim. Eleştirirken, iyileri de gösterelim, hep kötülere odaklıyız. Motive edelim, rakamları büyütelim. Benim anlayışım budur. Roberto Carlos'u getirdik, bütün dünyada reklam yaptık tek başına bize yüzde 10'luk bir ekonomik katkısı oldu. Ama bizimkiler 'bu yaşlı' dediler."


FENERBAHÇE'NİN 300 MİLYON $'LIK BÜTÇESİ
Başkan'ın iddialı olmayı seven bir karakteri var. Bu yapısını rakamlardan bahsederken daha iyi anlıyorsunuz:
"Büyük bir markaya sahibiz. Fenerbahçe bizden önce de görkemliydi. 16 milyon dolarlık bir bütçeyi aldık, 200 milyon dolarları aştık, gelecek yıl 300 milyon bandındayız. Bu paralar her yıl dönüyor. Geliyor-gidiyor. Muazzam. Spor Yasası güzel çıkarsa çok yukarılara gidilir. Radikal kararlar alırsak başarırız."


Yıldırım'ın önerileri de var. Liglerin yeniden dizaynına, hakemlik müessesesinin değiştirilmesine ilişkin önerilerini röportajımızda okuyabilirsiniz.


"ARTIK ANADOLU'DAN ŞAMPİYON ÇIKAR"
Maç yayın ihalesinden sonra Anadolu kulüplerinin başarı şansının arttığını düşünüyor Başkan. Kayseri'yi ve Bursa'yı örnek gösterip "eskiden Trabzon'un yaptığı gibi Anadolu'dan şampiyonlar çıkar" görüşünde.


Üç sezon için şampiyonluk vaadinde bulunmuştu. Bunu hatırlattım, gülümsedi ve "bilerek, düşünerek, inanarak o sözü verdim" dedi. Kendisini, takımını ve taraftarı motive ettiği inancında. Bu hedefe ulaşacaklarına mutlak suretle inanıyor. Bir ara "ya olmazsa" dedim, "hüsran olur" yanıtını verdi ama hemen ekledi, "Bu yıl kesin şampiyonuz, göreceksin. Gerisi de gelecek. Takım doğru yolda."


"MOTİVASYON AVRUPA'DA BAŞARI GETİRİR"
Başkan'ı, lige konsantre gördüm. Büyük düşünen bir yönetici olarak Avrupa'yı neden gündemde tutmuyor, merak ediyordum. İşte değerlendirmesi:
"Bu yıl iyi motive olursak Avrupa'da da başarı gelir. İçeride şampiyonluk maddi olarak çok önemli. Aynı şey Şampiyonlar Ligi'nde geçerli. Ama UEFA'daki başarı moral motivasyon açıdan iyi, maddi açıdan değil. Bir kulüp içerde dışarıda büyümek istiyorsa, kendi liginde şampiyon olacak, Şampiyonlar Ligi'nde ilerleyecek."


2011'DE DÜNYA YILDIZLARINI GETİRECEĞİM
Yıldırım, bu yıl şampiyonluğu alacaklarını ve ardından en az iki-üç dünya yıldızını Fenerbahçe'ye kazandıracaklarını söyledi. Fenerbahçe'yi aynı zamanda bir sivil toplum örgütü gibi görmesi de ilgimi çekti. Taraftarı için "çok bilinçli" tanımlaması yapıyor.


FB markası altında bin beş yüz lisanslı sporcu var. Çalışan sayısı 800. Adeta holding gibi. Yüzlercesiyle tanıştık, Aziz Başkan hemen hepsini ismiyle çağırıyor. Haftanın yedi günü Şükrü Saracoğlu Stadı'na gidiyor. "Kendi işiniz?" diye soruyorum, "Önemli bir şey yok. Kardeşim bakıyor. İşimiz Fenerbahçe" diyor.


İsmail Küçükkaya/Akşam