19 Kas 2007 08:43 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:51

"İSLAMİ KESİM TÜRBANLI YAŞAMDAN LOGOLU YAŞAMA NASIL GEÇTİ?..." BU SATIRLAR ÇOK TARTIŞILACAK!... MEDYANIN SİVRİ DİLLİ YAZARI ORAY EĞİN'DEN SİVRİ BİR YAZI LOGOLU YAŞAM!...

İstanbul´da pek çok yerde gördüğüm türbanlı insanların çantalarına, türbanlarının dışında kalan aksesuarlarına, kıyafetlerine dikkat ettiğimde de logolar ön plana çıkıyor.

Defileye yansıyan İslami sermaye




Anadolu sermayesinin büyümesi hayatı her şekilde etkilemeye devam ediyor. Bunun son örneğine geçen hafta Yıldırım Mayruk´un kış defilesinde rastladık. Türkiye´nin kuşkusuz en başarılı moda tasarımcısı Mayruk, "2023´e Hikayeler" üstbaşlığıyla yaptığı defileler serisine bu sefer "Uyanma Zamanı" adını vermişti. Geçen hafta pek çok sosyetik simayı ağırlayan defile yeteri kadar haber oldu zaten. Ama Mayruk´un kaleminden çıkan kıyafetlerin ve dahası salondaki insan çeşitliliğinin de altında bir mesaj yatıyor.

Artık net bir şekilde görüyoruz ki eskiden İstanbul´da sadece belli çevrelerin tekelinde olan pek çok etkilnlik şekil değiştiriyor. Ulus 29´da mescit isteniyor, yazlık Cahide´de kına gecesi düzenliyor ve Yıldırım Mayruk gibi gerek fiyatlarıyla, gerek müşteri kitlesiyle toplumun en üst tabakasına hitap eden bir moda duayenine bile sızabiliyor bu değişim rüzgarı. Bu dört nala gelen Anadolu parasının gündelik hayat üzerindeki etkisidir.

Başta Belma Simavi olmak üzere bildiğimiz Türk sosyetesinin yanı sıra, Mayruk defilesinin türbanlı konukları da vardı. Kim olduklarını merak ettim, meğerse Devlet Bakanı Hayati Yazıcı´nın eşi ve bir yakınıymış. Yıldırım Mayruk, yakın zamanda Bakan´ın kızına gelinlik dikmiş. Defile için de bütün müşteriler gibi onlara da davetiye gitmiş doğal olarak. Bu arada merak edenlere söyleyeyim, gelinliğin başı açıkmış.

Ama Mayruk muhafazakâr kıyafetler yapmaktan çekinen biri de değil. 3 Kasım seçimlerinin hemen ardından türbana benzer kıyafetler yapmış ve bir anlamda AKP´ye selam göndermişti. Daha sonra Bülent Ersoy´un sahnede giyeceği türban benzeri kıyafet epey tartışılmıştı.

Bugün içinse Hayati Yazıcı´nın kızının Mayruk gelinliğini giymesinin başka bir anlamı var. İslami kesimler burjuva olma yolunda ilerliyor ve hayatlarını kendi dar çevrelerinde yaşamaya karşı direniyor. Bugün parası olan bir muhafazakâr artık zevksiz cemaat markalarına mahkum görmüyor kendisini ve gidip en iyi kimse onlardan alışveriş yapabiliyor.

İstanbul´da pek çok yerde gördüğüm türbanlı insanların çantalarına, türbanlarının dışında kalan aksesuarlarına, kıyafetlerine dikkat ettiğimde de logolar ön plana çıkıyor. Harvey Nichols´ın, Beymen´in müşterisi başörtülü kadınlar var. İslami kesimin önde gelen aydınları yıllardır bir muhafazakar burjuva eksikliğinden bahseder, belki de logolu yaşam bu geçişin ilk simgesel işaretleri.

Kamplaşmalar giderek daha flulaşıyor. Gece eğlencesinde, merkez medyada, alışveriş merkezlerinde pek çok türbanlıya rastlamak mümkün.

Doğrusu, Yıldırım Mayruk´u da kutlamak gerek. Moda, sonuçta toplumda değişimlere öncülük ettiği kadar, toplumdaki değişimleri de kendine yansıtan bir araç değil midir?

Bu yılki defilede Mayruk´un Türkiye´deki yeni sermaye yapısına ince ince göndermeleri vardı. Daha kapalı, kimi muhafazakâr kıyafetler, sınırları zorlamayan, "giyilebilir" defile kıyafetleri izledik.

Türkiye´de 1984 yılında ilk transparanı podyuma çıkararak olay yaratan Mayruk, bu sefer mankenlerini kapatmıştı.

1984´te Türkiye´nin ilk transparanını giyen manken bugün "Buzda Dans"ta izlediğimiz Hülya Yiğitalp´ti. O günden bu yana geçen 20´yi aşkın sene içinde Yıldırım Mayruk kimi defilelerinde daha azgın, daha sınırları zorlayan kıyafetlerle de çıktı, türbanla da.

Deniz Akkaya´nın göğüs uçlarını sadece kelebeklerin kapattığı o siya