İSLAMİ AÇIDAN MARKALAR ''PUT'' MUDUR?
İktisatçı Özel'in İslami kesimin marka merakını, "Markalar cahiliye devrinin Kâbesi'ndeki putlar gibi" diye eleştirdi.
Yeni Şafak gazetesinin dünkü sayısında sürmanşetinden yayımladığı ekonomist-yazar Mustafa Özel’in röportajı, İslami camiada yeni bir tartışma yarattı. İnsanların statü sağlayan markaları ‘cahiliye devrinin Kâbesi’ndeki putlara’ benzeten Özel “Kendisine sahip olmadığınız zaman ‘adam olamayacağınız’ duygusu veren ürünlerin Lat ve Uzza’dan ne farkı var?” dedi. Radikal, Özel’in açıklamalarını akademisyen ve yazarlara sordu. Özel’e en büyük destek Ali Bulaç’tan geldi. Bulaç, konuyu bir adım daha öteye taşıyarak alışveriş merkezlerinin de birer ‘mabet’ ve ‘tapınak’ gibi işlev gördüğünü söyledi. İlahiyatçı sosyolog Ali Murat Yel ise artan refahın AK Parti iktidarıyla muhafazakâr kesime de yaradığı görüşünde. Hal böyle olunca cipe binen başörtülülerin de sayısının arttığını belirten Yel’e karşılık eski Diyanet İşleri Başkanı Süleyman Ateş, markaları israf olarak görerek bunun Kuran’da bile yeri olmadığını savundu. İlahiyatçı Beyza Bilgin ise mecazen konuştuğu kanısında.
Süleyman Ateş/Eski Diyanet İşleri Başkanı
Marka israftır
Ben de katılıyorum. Lüks eşyalar olan markalara heves etmek eşyayı putlaştırmak demektir. Bu da geniş kitlenin ekonomik darlığına sebep olur. Lüks eşyaya yönelmek topluma hayır getirmez. Markalara yönelmeyi doğru bulmuyorum. Kuran’a da aykırı böyle bir eğilim. Kuran da israfa karşıdır.
Ali Murat Yel/Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi
Biraz abartmış
Bence abartmış. Belki insanlar markalara düşkün hale geldi; ama bu durum refah seviyesiyle ilgili. Bugüne kadar dindar kesim markalarla arasına mesafe koymuştu. Fakat AK Parti iktidarıyla Türkiye’nin taşrası ekonomiden daha fazla kâr elde etmeye başladı. Lüks harcama kalemleri de genişledi.
Beyza Bilgin/İlahiyatçı
Mecazi demiştir
Söylediklerinin mecaz olduğunu düşünüyorum. ‘Markalar put oldu’ demek istememiştir galiba. Bu yapılanlara dikkat çekmek istemiştir. Eğer mecaz anlamda söylememiş ise ben katılmıyorum. Markaların servis ve iade gibi güven verici avantajları var. Bu yüzden tercih edildikleri kanaatindeyim.
Ali Bulaç/Zaman gazetesi yazarı
AVM de mabet
Gayet güzel formüle etmiş. Liberal kapitalizm her şeyi piyasa ürünü olarak kabul ediyor, yüceltiyor, gösterişe dönüştürüyor; fakat içini boşaltıyor aynı zamanda. Maalesef markalar da piyasa kapitalizminin yüceltilen değerleri, putları. Alışveriş merkezleri de birer mabet gibi. Hem tapınak işlevi görüyor, hem orta sınıfı çökertiyorlar.
Mustafa Özel ne demişti?
“Markaların önemli bir kısmı birer imzadır aslında. Totem olan, put olan az sayıda marka vardır. Mesela sucuk, pastırma imal ediyorsunuz; en sağlıklı şekilde insanlara et ürünleri sunuyorsunuz. Tüketici yıllarca sizi denemiş ve ürününüze güveniyor. Bu anlamda marka bir nevi imzadır ve ortada sorun yoktur. Sorun, kendisine sahip olmadığınız zaman ‘adam olamayacağınız’ duygusunu veren ürünlerdedir. Son zamanlardaki bir araba reklamını hatırlayın: ‘Siz onu satın alırsınız, o size sahip olur!’ Evet, aynen böyle. Bu arabanın Lat ve Uzza gibi ilahlardan ne farkı var?”