''İŞKİLLİ BÜZÜK DİNGİLDER!'' HAKKI DEVRİM'DEN TOPARLAK ÇOCUĞA İLGİNÇ CEVAP!
Kendisini 'eşcinsel düşmanı' olarak ilan eden Oray Eğin'e Hakkı Devrim'den cevap geldi.
Ünlü gazeteci ve yayımcı Hakkı Devrim, Radikal gazetesindeki köşesinde son dönemde gündemden düşmeyen Açılım furyasına değindi. Kürt açılımı, Ermeni açılımı, AB açılımı, Kıbrıs açılımı, Alevî açılımı, Çingene açılımı derken Devrime göre Açılım sırası cinsel tercihler konusuna da geldi. Ve Devrim Cinsel tercihler açılımı üzerine siftah bir yazı yazdı. Devrim, bu yazısında geçtiğimiz günlerde köşesinde kendisini eşcinsel düşmanı olarak tanımlayan Oray Eğine de adını vermeden göndermede bulundu. İşte Hakkı Devrimin o yazısı:
AÇILIMLARIN BİRİ İKİSİ YETMEZ
Haydi gelin açılalım, demek kolay; hele içinize kapanmaktan çok sıkıldıysanız. Ve hele açılıp saçılmanın, ayağını yorganına göre uzat tembihine de aykırı bir davranış olmayacağına inandıysanız. Düğüm gibi kendi üstüne kapanmış meselelerimiz var; açmaya çalıştıkça daha çok kapanan, çözmeye çalıştıkça inadına düğümlenen... Açılım deyişi, bu ruh halindeyken geldi dilimizin ucuna. Yüksek sesle söyleyince ferahlar gibi olduk. Açılımların biri ikisi yetmez; farkında olmadan çok düğümlenmiş, içimize fazla kapanmışız; hazır başlamışken çok yönde açılalım, diye bir karara varmış gibi olduk.
ANLAŞILMAYA MUHTAÇ PEK ÇOK YÖN VAR HAYATIMIZDA
Kürt açılımı diye başladık. Hemen fark ettik, ki açılım kuyruğunda bekleyen, müzmin iç ve dış meselelerimiz var.
Ermeni açılımı. AB açılımı. Kıbrıs açılımı. Alevî açılımı. Çingene açılımı. Komşularımızla «sıfır mesele» açılımları, hamleleri birbirini kovaladı. Besbelli oldu ki ardı gelecek bir düşünce ve davranış biçimidir, açılmak fiilinden ürettiğimiz açılım kavramı. Nefesimizi tutalım derken tıkanma noktasına geldiğimizi bu sayede anladık galiba. Açılıp anlaşılmaya muhtaç daha pek çok durak ve yön var hayatımızda.
CİNSELLİK KISA SÜREDE AYRI VE ÖNEMLİ BİR YER TUTACAK
Çoğu zaman olduğu gibi, göreceksiniz açılımlar konusunda da cinsellik kısa sürede ayrı ve önemli bir yer tutacak. Neylersiniz, çünkü meselelerimizin yüksek sesle en az ve en güç konuşulanıdır cinselliğimiz. Sanki Doğu bu anlamda daha bir çekingendir, diyecekken bakın duralıyorum. Kıtalara yayılmış insanların bu konudaki anlayışı ve davranışları hakkında, öyle karşılaştırmalar yapacak kadar bilgi sahibi değilim. Bu konuda, farklı mahremiyet kuralları gereği toplumlar birbiri hakkında pek de bilgi sahibi sayılmaz. Ve geldiğimiz günde bile zannederim, üzerinde durmaya ihtiyaç duymayacak kadar cinsellik konularında açık, dürüst ve samimî bir toplum bulmak da mümkün değildir. Unutmayın ki çoğu zaman kendimizle bile yeterince açık ve barışık olamadığımız bir alanda açılımdan söz etmeye çalışıyoruz.
TOPARLAK ÇOCUK BENİ EŞCİNSEL DÜŞMANI GÖSTERİYOR
Ben konuya hiç olmazsa değinme cesaretinde bulunan öncülerden biri olma iddiasında değilim. Belki yaşım ve hayat tarzım sebebiyle hatta, bu alanda açılıma pek elverişli olamayacaklardan biri de sayılabilirim. Ciddiye aldığım köşekadılarından biri elbette durup dururken «profesyonel baba» diye ayıplamadı beni. Bir başkası çıktı son zamanlarda, topalak bir çocuk; kadılar dünyasında «eşcinsel düşmanı» olarak beni işaret etme denemeleri yapıyor. Alınganlık eseri de olabilir. Herkesin önünde meslekteki tavrından pek hoşlanmadığımı belli ettim bir keresinde. Eee, işkilli büzük dingilder lafı da durup dururken edilmedi herhalde. Hıh, bu tartışmalarda kullanılacak homofobi terimini de ben bu vesileyle öğrendim. (İlginizi çekerse Dil Yâresi kutusuna bir göz atabilirsiniz.)
KADIN EŞCİNSELLERİN OLDUĞUNU BİZİM EV SANKİ FARKINDA DEĞİLDİ
Ben, açık saçık konuların konuşulmadığı, kelimelerin kullanılmadığı bir evde büyüdüm. Babamın çok öfkelendiğinde kullandığı en ağır söz kerhut idi. Arapça kerhten («iğrenme, tiksinme, hoşlanmama») geldiğini bildiğimiz kerâhet, kerhen, kerih kelimeleriyle akraba olduğunu sonradan öğrendimse de kerhutun tam ne demek olduğunu hiç bilemedim. Bizim nesle inene kadar, yakın çevremde sin-kaflı laflar da işitmedim, diyebilirim. Babam bir kere bana, bir hocam hakkında «Onun için ahlaksız diyorlar. Öyle bir havası var mı?» diye sormuştu, hatırlıyorum.
Evet, inkâr eden bir hâli de yok zaten, cevabımı da biraz yadırgamıştı doğrusu.
Erkek eşcinsellerin varlığından bizim evde de herhalde değil, elbette haberdar idiler. Ama kadın eşcinseller de olduğunun bizim evin ahalisi sanki farkında değildi. Yahut bu konuyu biz çocukların yanında hiç açmamaya özen gösterdiler. (...)