İSHAK ALATON: ''GERİ ZEKALI SOLCULAR YÜZÜNDEN ZENGİNLEŞEMİYORUZ''
İş dünyasının en renkli simalarından biri olan İshak Alaton, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
İş dünyasının en renkli simalarından biri olan İshak Alaton, Zaman
gazetesinden İbrahim Gündem’e gündeme dair önemli açıklamalarda
bulundu.
Alaton, Türkiye’nin zenginleşmesinin önündeki en büyük iki engelin
darbeler ve fikirlerini günümüz şartlarına göre değiştiremeyen
solcular olduğunu söyledi. Sosyalistler için düşünce tembeli diyen
Alaton, "düşüncelerini bugünkü gerçeklere göre değiştirmeyi göze
alamayacak kadar tembeller. Sosyalizmi hâlâ ayakta tutmaya çalışan
bir zihniyet var bugün ülkede"şeklinde konuştu.
EN BÜYÜK BAŞARISIZLIĞIM
En büyük hüsranlarımın
başında çağdaş, liberal, sosyal demokrasiyi Türkiye’de bütün
uğraşılarıma rağmen anlatamamam geliyor. Ben bir tezgâh açtım,
gelin sosyal demokrasiyi satın alın dedim, alıcı çıkmadı.
Türkiye’nin solcu geçinenleri Türkiye’nin nasıl gelişeceği
konusunda fikir yürütemiyorlar. Partilerde bir ekonomik atılım
programı yok. Sorarsanız çok afakî, çok genel bir iki laf söylerler
size. Dünde kalmış programlarını önünüze koyarlar. Toplumun
gelişmesi için gerekli programları özümseyemediler. Bunlar düşünce
tembeli, düşüncelerini bugünkü gerçeklere göre değiştirmeyi göze
alamayacak kadar tembeller. Sosyalizmi hâlâ ayakta tutmaya çalışan
bir zihniyet var bugün ülkede.
NEDEN ZENGİNLEŞEMİYORUZ?
İki sebep buldum;
birincisi askerî darbeler. Çünkü hep baştan başlattı, ekonomiyi
tarumar etti. İkinci sebep de sosyal demokrat geçinen solcu takımın
fikirlerini geliştirememiş olması. Yani hep dünün dogmalarında ve
dünün öğretilerinde yola devam eden sol takımın bu çabaya destek
vermemiş olması.
Türkiye’de bürokratik oligarşi etkinliğini yitirdi mi? Hayır, devam
ediyor bence. Bütün bu davalara rağmen. En çok yargıda görüyoruz.
Yargının çok gaddar bir tavrı var. Bunun önlenmesi mümkün ama belki
de bugünkü hükümet bunun devam etmesini istiyor olabilir.
"TÜSİAD’IN YAPTIĞI UTANÇ VERİCİYDİ"
1997
yılının TÜSİAD Genel Kurulu darbeden birkaç ay sonra yapıldı ve biz
darbeden önce TÜSİAD’ın Yönetim Kurulu’nun aldığı bir kararla
‘Demokratikleşme Perspektifleri’ adıyla Prof. Bülent Tanör’e bir
rapor hazırlattık. Can Paker, Bülent Tanör ve ben birlikte
yürüttük. Rapor 500 adet dağıtılacaktı. Dağıtılmadan önce sahneye
arka arkaya insanlar çıktılar. Raporu okumadan bu insanlar raporu
reddettiler. Utanç verici bir durumdu. Demokrasinin gelişmesini
reddeden bir iş dünyası vardı.
TÜSİAD DÜZELİR Mİ?
2010’da Anayasa
referandumunu ortada bıraktılar, sahip çıkmadılar. TÜSİAD bir rapor
hazırladı. Sonra Genel Kurul’da Cem Boyner, sahneye çıkıp 13 sene
önceki o rapor rezaletini hatırlatarak, “Siz bu raporu kabul ediyor
musunuz? Arkasında duracak mısınız?” dedi. Ben de kalkıp adamı
öptüm. Üç gün sonra basın bülteni yayınlayarak bu raporun arkasında
olmadıklarını söylediler.
Aynı rezilliği yaşadık. Burjuvazinin hedefi zenginleşmek, onlar
zenginleşirken etrafı da zenginleşir. Tüm standartların yükselmesi
burjuvazinin özgür şartlarda gelişmesi demektir. Türkiye’nin
burjuvazisi ya aynı prensibi okumadı ya da görevini idrak edemedi.
Ben TÜSİAD Türkiye’nin burjuvazisidir diyemiyorum,
BARIŞA KAPALI BİRKAÇ BAĞNAZ İNSAN
KALDI
Akşamları TV programlarını seyredebiliyorum.
Görüyorum ki barışa kapalı birkaç bağnaz insan kaldı. Mesela eski
bir bürokrat diyor ki: “Kürtlere eşit haklar vermeye kalkarsanız,
Türklerin dörtte üçü karşı koyar.” Nerden biliyorsun karşı
koyacaklarını? Bir mektup yazarak, ‘Bu senin düşüncen ve Nazi
düşüncesi gibi.’ dedim. Çünkü ‘Kürtler birkaç hakla
yetinsinler’düşüncesi aynen Nazilerin Yahudilere tatbik ettiği
sistem. Bunun bir adım daha ilerisi gaz odaları. En son
söyleyeceğini en başta söyleyerek barış yolunu kesiyor.
HAYRUNNİSA GÜL "ASIL ÖTEKİ OLAN BENİM" DEDİ
Ben
bir ‘ötekiyim’. Ben Ankara’da Çankaya Köşkü’ne gittim. 600 kişiye
ilk kitabımı anlattım ve konferanstan ve imzalardan sonra
Hayrünnisa Gül Hanım da ayakta bekleyenler içindeydi. Enteresan bir
gündü. “Alkış alıyorum ama ben bir ötekiyim.” dedim Hayrünnisa
Hanım’a. O da “Siz yanılıyorsunuz, asıl öteki olan benim. Ben bu
Köşk’e taşındıktan sonra başörtümden dolayı insan içine çıkamadım 2
sene.” dedi. Herkes ‘öteki’. Öteki olmayanlar 2 defa düşünsünler;
bu toplum neden bu kadar ayrıldı? Çünkü beni attın, o kadın ı da
eşi zirveye çıktığı halde attın.
Hepimizi ‘öteki’ konumuna düşürdün. ‘Biz ayıp ediyoruz’ diye
düşünmüyorlar mı? Biz bir köprü üstündeyiz. Daha karşıya geçmedik.
Galiba bu durumu aşmak çok zaman alacak. Galiba bir kuşak
değişecek. Yoksa bugün hâlâ o kavganın içindeyiz. Ötekileştirme,
öncelikle Kürtlere… Türkiye’nin en büyük öteki kitlesi, Yahudiler
değil, Hıristiyanlar değil. Şimdi görünen haliyle Kürtler.
ÖTEKİLEŞTİRİLENLERİN BAŞINDA HOCAEFENDİ
GELİYOR
Hocaefendi’nin yanlış tanıtıldığını
söylüyorsunuz… ‘Öteki’lerin belki de en başında Hocaefendi geliyor.
Evet Hocaefendi ötekileştirildi. Neden? O malum bir sebep. Çünkü
Kemalizm rakip istemedi, rakipsiz kalmak istedi. Zaten her yerde
bir tehlike görüyor…