İrem Derici'den samimi açıklamalar: 'Ölsem cenazeme kaç kişi gelir ki?' diyordum...
Ünlü şarkıcı İrem Derici, Milliyet yazarına samimi açıklamalarda bulundu.
Ünlü şarkıcı İrem Derici, geçirdiği kötü günlerden sonra Milliyet
Gazetesi yazarı Ali Eyüboğlu'na açıklamalarda bulundu.
Derici, Eyüboğlu'nun "Kısa bir süre önce gittin, geldin. Ne gibi
dersler çıkardın?" sorusuna "Ölsem cenazeme kaç kişi gelir ki?’
diyordum, bayağı gelecek olan varmış, onu gördüm." diyerek çarpıcı
açıklamalarda bulundu.
İşte o röportaj:
Müziğin yeni yıldızlarından İrem Derici’yle Aleyna Tilki’nin
yaşları farklı, ama kafaları aynı…İkisi de nev-i şahsına
münhasır... Şarkıları, klipleri, özel hayatları, sosyal medya
paylaşımları ve açıklamalarıyla da gösteriyorlar
bunu…
Sevgilisi yok, ama ‘Sevgililer Günü’ne özel çıkardığı ‘Hadi Gel’
adlı single’ına çektiği hamile klibiyle gündem yaratan şarkıcıyla
‘İrem Derici kafası’nı, iç dünyasını ve hedeflerini konuştum.
Karşımda 10 kilo almış, eğlenceli görüntüsüne rağmen, korkularının
esiri olmuş bir kadın buldum.
-İrem Derici nasıl biri?
Zararsız, tatlı, kendi halinde, kimseyle bir derdi olmayan, işine
aşık, gariban bir kızcağız.
-Zaafları ve korkuları var mı?
İrem Derici’nin yalnızlık korkusu var. Neyin korkusuysa bu, daha
çözemedim ama… Başarısız olma, ah beni unutacaklar korkusu...
O yüzden iki haftada bir yeni bir kliple, şarkıyla milletin önüne
çıkıyorum. Zaten kendimi bildim bileli kompleksli bir tipim. Zaafın
biri bin para bende, saysam Migros listesi gibi uzar
gider…
-Bunun için hiç destek almadın mı?
Psikolog, psikiyatrist gibi mi?
-Evet…
Benimle konuşurken saatine bakan insanların samimiyetine
inanmıyorum ya da bir saatlik zaman dilimindeki tedaviye. Çocukken
ailem çok götürdü. Büyüyüp, bilinçlenince kendim de çok gittim. Son
gittiğimde dedim ki, ‘Hocam dört seanstır geliyorum, hep
gülüyorsun, bari parayı kırışalım.’ Olmuyor, bana olmuyor. Çarenin
kendimde olduğuna inanıyorum.
‘MÜZİĞE ADIMI KAZIYACAĞIM’
-Hedefin ne?
90’lar denince Yonca Evcimik, Tarkan, Burak Kut ve Çelik diyoruz.
2000’ler deyince Demet Akalın, Hande Yener, Murat Boz... 2010-2020
denince, ilk benim ismimi söylensinler istiyorum. İyisiyle
kötüsüyle müzik piyasasında kalıcı olayım diyorum. O yüzden
bu kadar manyak gibi bir şeyler üretmeye, yapmaya çalışıyorum.
Hastaneden çıktıktan bir gün sonra Berkay’la Harbiye’ye çıktım diye
canıma okudular, ‘Ne işin vardı?’ diye… Doktora laf anlatamadım.
‘Bana 30 günde verdiğiniz ilaç, benim orada bir kuble şarkı
söylemem kadar etki etmez, iyi gelmez. İstediğiniz yasağı koyun,
ben çıkacağım’ dedim. Bu kadar hırslıyken bir şekilde adımı
kazıyacağım müzik dünyasına…
‘HİÇ SEVİLMEDİĞİMİ SANIYORDUM’
-Kısa bir süre önce gittin, geldin. Ne gibi dersler çıkardın?
Hayata bakışın değişti mi, hedeflerini küçülttün mü?
Hedeflerimi küçültmedim, tam tersi büyüttüm. Çünkü pamuk ipliğine
bağlı yaşıyoruz, onu gördüm. Annemi, babamı ve arkadaşlarımı üzdüm.
Bir de ben hiç sevilmediğimi zannediyordum. ‘Ölsem cenazeme kaç
kişi gelir ki?’ diyordum, bayağı gelecek olan varmış, onu gördüm.
Vefanın önemini kavradım. Karakterim çok değişti. Mutsuz bir insan
oldum. Dün, ‘Sen mutsuzsan, asgari ücretle geçinmeye çalışan
milyonlar ne yapsın?’ dedin ya, haklısın, ama elimde değil ki!
İnsanlara onu anlatmaya çalıştım o dönemde. İnsanlar ‘Zayıflıktan
öleceksin’ derken onları duymuyordum ki... İskelete döndüğüm
fotoğraflarıma bakamıyorum şimdi, içim sızlıyor.
‘NE RUHUMU DOYURABİLDİM NE DE EGOMU YENEBİLDİM’
-Seni bu denli dış dünyaya kapatan neydi?
Ego herhalde… Parmağımda bir dövme var, ‘Egonu açlıktan öldür de
ruhun doysun’ diye, ama ruhumu da doyuramadım, egomu da
öldüremedim. Egomu öldürdüğümü sandım, ama meğer ikiye katlamışım.
İnsanlar beni uyarıyordu, ‘İrem kötü gidiyor’ diye, ama kabul
etmiyordum. Size mi soracağım, bu yaşa kadar tırnaklarımla
kazıyarak geldim. Size ne? En iyisini ben bilirim diyordum, meğer o
kadar bilmiyormuşum ki… Onu fark ettim ve artık tavsiyelere kulak
veriyorum. Bir bildikleri varmış insanların. Bu da iyice
yalnızlaştırıp, içime kapattı beni… Hep böyle başıma bir şey
gelecek korkusu, bir ürkeklik var… Evin aynı yerinde, aynı koltukta
oturmayı tercih ediyorum. Kurtarılmış bölgeye atıyorum
kendimi.