IPI'dan tutuklu gazetecilere mektup: Yalnız değilsiniz, unutulmadınız
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Medya ve İletişim Direktörü Steven Ellis, Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Türkiye’deki tutuklu gazeteciler için bir mektup yazdı.
Mektupta "Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde, dünyanın dört bir
yanındaki meslektaşlarınız, yalnız olmadığınızı ve unutulmadığınızı
bilmenizi istemektedir" dendi.
Steven Ellis'in Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (3 Mayıs 2017)
nüshasında yayımlanan mektubu şöyle:
İşi yüzünden hapiste olan Türkiye’deki tüm gazetecilere,
Basın özgürlüğünün önemini vurgulayan ve devletlere, 1948 İnsan
Hakları Evrensel Sözleşmesi'nin 19. maddesinde koruma altına alınan
ifade özgürlüğü hakkına saygı göstermelerini hatırlatmayı amaçlayan
Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde, dünyanın dört bir yanındaki
meslektaşlarınız, yalnız olmadığınızı ve unutulmadığınızı bilmenizi
istemektedir.
15 Temmuz darbe girişimi ve cumhurbaşkanına yeni yetkiler veren
referandumun ertesinde, Türkiye’de basın özgürlüğünün içler acısı
halde olduğunu biliyoruz. 150 kadar gazeteci ve medya çalışanının
demir parmaklıklar ardında olduğunu, 170’ten fazla medya
kuruluşunun süregelen OHAL kapsamında kapatıldığını biliyoruz.
Türkiye’de yüz binlerce insanın, bu gelişmelere eşlik eden
tasfiyeler kapsamında gözaltına alındığını yahut işlerinden
atıldığını da biliyoruz.
Türk hükümetinin hapisteki tüm gazetecilerin “terörist” olduğunu
iddia ettiğini, size yöneltilen suçlamaların gazetecilikle ilgili
olmadığını savunduğunu duyduk. Buna karşın savcıların, bu iddiaları
kanıtlamak için hiç delil sunmadığını, bu yüzden birçoğunuzun uzun
bir süredir haksız yere hapiste olduğunuzu ve adil bir yargılama
konusunda pek az umut taşıdığınızı not ettik.
Savcıların yaptığınız haberlere ve eleştirel köşe yazılarınıza bel
bağlamasının, geçmişte bu tür aşırılıkları bizzat ne kadar sık ve
sert eleştirmiş olursanız olun, hükümeti eleştiren herkesin şiddet
yanlısı aşırılıkçılar olduğunu savunmasının absürtlüğünün
farkındayız.
Meslekleri nedeniyle hapsedilen gazetecilerin davalarının,
eleştirileri susturmak ve hesap verebilirliği engellemek için Türk
hükümetinin bir çabası olduğunu, keyfi kısıtlamalarla süren uzun
tutukluluklarınızın, konuşma cesaretini gösterdiğiniz için size
verilen bir ceza olduğunu biliyoruz.
Dünya da giderek bunu daha iyi öğreniyor. Kendisini medya
özgürlüğüne adamış önde gelen editör, medya yöneticisi ve
gazetecilerden oluşan küresel bir ağ olan Uluslararası Basın
Enstitüsü (IPI) durumunuzun vahametine dünyanın dikkatini çekmeye
ve Türk hükümetini insan hakları taahhütlerine bağlı kalmaya
çağırmaya devam edecek.
Yalnız değiliz. Bizler sadece, onlarca yerel, bölgesel, ulusal ve
uluslararası basın ve ifade özgürlüğü savunucularından oluşan bir
hareketin parçasıyız. Dünyanın dört bir yanında demokratik bir
Türkiye’ye ve Türk halkının temel insan haklarına destek talebimiz
için yorulmaksızın çalışıyoruz. Bu konunun geçici güvenlik ve
ekonomik çıkarlarına feda edilmemesini istiyoruz. Sizler gibi biz
de bu tür bir tavrın, Türkiye ve tüm komşuları için taşıdığı
muazzam riskin farkındayız.
Sizler sayılardan ibaret olmadığınızı, bireyler olarak durumunuza
dikkat çekerek dünya kamuoyuna duyurmak ve Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’nde gazetecileri davalarında desteklemek için dünyanın
dört bir yanında çalışan insanlarla beraberiz. Davalarınızı izlemek
ve dünyaya gerçekte ne olduğunu anlatmak için seferber olan bu
insanlar, ailelerinizle ve Türkiye’deki diğer meslektaşlarınızla da
buluşup onlara, size ve hükümetinize, yanınızda olduğumuza dair net
bir mesaj veriyor.
Bu suçlamaların siyasi olduğunu görüyoruz. Cumhuriyet’in hapisteki
gazeteci ve yöneticileri de dahil, gazetecilik yaptıkları için
hapsedilen herkesi destekliyoruz. Ve bir kez daha sizi temin ederiz
ki ne yalnızsınız ne de unutuldunuz.
Bilgiyi paylaşma ve bilgilenmenin önemini idrak ettiğimiz, bu yolda
yapılan fedakârlıkları andığımız bugünde bir hükümeti eleştirmenin,
ona muhalif olan birine destek vermekle eş tutulamayacağını
vurguluyoruz.
Ne de tek başına eleştiri, şiddete destek veya angajman anlamı
taşır... Bu temel bir ilkedir ve bizler -dünyanın dört bir
yanındaki ortaklarımızla birlikte- Türkiye’de gazetecilik yaptığı
için hapiste olan her gazeteci serbest kalana kadar bu yolda
mücadele etmeyi sürdüreceğiz.