IPI BAŞBAKAN'I 'GÖREVİNİN SINIRLARINA ÇEKİLMEYE' DAVET ETTİ!
Uluslararası Basın Enstitüsü, 'Batsın senin gazeteciliğin' açıklamasıyla Milliyet'e sert çıkan Başbakan'a sert tepki gösterdi.
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve onun alt kuruluşu Güneydoğu Avrupa Medya Organizasyonu (SEEMO), Başbakan’ın İmralı tutanakları ile ilgili söylediklerinden endişe duyduklarını ifade ettiler.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumartesi günü yaptığı konuşmada, Milliyet gazetesinde yayınlanan ve Abdullah Öcalan ile üç BDP milletvekilinin 23 Şubat’ta İmralı adasındaki görüşme belgelerini yayınlaması nedeniyle Milliyet gazetesini sert bir şekilde eleştirdi.
IPI Direktör Vekili Anthony Mills “Gazetecilerin görevi kamunun ilgi alanına giren konuları haberleştirmektir ki bunun içerisine 30 yıla yakın bir süredir devam eden ve 40,000’e yakın insanın yaşamına mal olduğu iddia edilen bir çelişkinin olabilecek çözümüne ilişkin bilgiler de girmektedir” dedi.
IPI Ulusal Komitesi de aşağıdaki açıklamayı yayınladı:
KAMUOYUNA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2 Mart Cumartesi günü Balıkesir’deki toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, Abdullah Öcalan ve kendisini ziyaret eden BDP heyeti arasındaki görüşmenin zabıtlarını 28 Şubat tarihinde “İmralı zabıtları” başlığıyla yayımlayan Milliyet gazetesine, halkın haber alma hakkını ve basın özgürlüğünü hiçe sayan ağır sözlerle saldırmıştır.
Şu sözleri Sayın Başbakan Balıkesir’deki konuşmasında sarf etmiştir:
“İşte bir tane gazete çıkmış bir başlık atıyor. Attığı başlıkla İmralı’dan haberler veriyor. Her zaman söyledim, ‘Bir kısım medya hiçbir zaman yanımızda olmuyor’ dedim. Ve bu medyanın bazı uzantıları, kalemşorları şunu yazıyorlar, ‘Devlet yönetmek başka bir şey, gazete yapmak farklı bir şey.’ (...) Şu çözüm sürecine katkıda bulunmak istiyorsan böyle bir haberi atamazsınız, atmamanız gerekirdi. Çünkü bu süreç, hassas bir süreç.”
“Attıkları manşetlerle köşe yazılarıyla, neymiş, gazetecilik yapıyorlarmış. Eğer böyle gazetecilik yapacaksan batsın senin gazeteciliğin.”
Başbakan Erdoğan’ın bu şanssız ifadeleri demokrasi ve onun ayrılmaz parçası olan basın özgürlüğü kriterleri açısından kabul edilemez.
Başbakan Erdoğan, bu ifadeleriyle basın özgürlüğüne doğrudan hücum etmiş, onu baskı altına almış, Türk medyasının bir numaralı sorunu olan oto-sansürün daha da ağırlaşmasına neden olabilecek bir korku atmosferi yaratmıştır.
Bu bakımdan Sayın Başbakan’ın bu tehditkar konuşması bağlamında habercilik ve basın özgürlüğüne ilişkin bazı doğruları yeniden hatırlatma gereğini duyuyoruz.
Gazeteciliğin temel kriteri doğru haberciliktir. Milliyet’in “İmralı zabıtları” haberi, görüşmeye katılanlar tarafından bugüne değin yalanlanmamıştır; ertesi gün neredeyse ülkenin tüm gazetelerinde haberin tamamı alıntılanmıştır, dolayısıyla doğrudur. Milliyet büyük bir gazetecilik başarısına imza atmıştır. Kamuoyu, içeriğini bilmek istediği bir süreçle ilgili olarak doğru bilgilendirilmiştir. Doğru ve düzgün bir gazetecilik yapılmıştır. Dolayısıyla burada Başbakan’ın “batsın” dediği, gazeteciliktir; gazeteciliğin ta kendisidir.
Başbakan gazeteciliğin batmasını istemiştir.
Ülkelerini demokrasinin usul ve kaidelerine göre yönetmeyi benimsemiş liderlerin böyle temennilerde bulunması mümkün değildir.
Medyanın iktidarın yanında olmak gibi bir misyonu yoktur ve olamaz. Medya gerçeğin yanında olmalıdır.
Çözüm sürecine katkı, oto-sansürle, haber karartmasıyla değil, doğruların ve gerçeklerin yazılmasıyla olur.
Devlet yönetmek başka, gazetecilik başkadır. Devleti yönetenler gazetecilere işini öğretmeye, gazetecilerin de devlet yönetmeye kalktığı ülkede demokrasiyi ayaklarının üzerine oturtmak mümkün olmaz.
Başbakan tarafından bizzat oluşturulan bu baskı ortamında mesleklerini bihakkın yapma kararlılığını sergileyen gazetecileri selamlıyor, Sayın Erdoğan’ı görevinin sınırlarına çekilmeye davet ediyor