"İNSANI BOĞAN CİDDİYETLE DALGA GEÇMEK İSTEDİĞİMDE AKLIMA İLK GELEN ONLAR!..." SERDAR TURGUT HANGİ GAZETECİLERİ YAZDI?...
Birçok insana acımasız gelebilecek espriler yaparım onlar hakkında. Beni tanımayanlar o yazılarımı okuduklarında onlara düşman olduğumu bile sanabilir. Onlar benim için yazıda stereotipler olarak kullanılmışlardır.
Woody Allen'ın son filmini seyrederken Hasan Cemal ve Sedat Ergin'i hatırladım
Mutlaka yıllar içinde en azından bir defa rastlamışınızdır. Milliyet gazetesi, Sedat Ergin ve Hasan Cemal benim çok sıkça takıldığım konulardır. Birçok insana acımasız gelebilecek espriler yaparım onlar hakkında. Beni tanımayanlar o yazılarımı okuduklarında onlara düşman olduğumu bile sanabilir. Ama bu doğru değil. Aksine ikisi de birlikte olmaktan ve konuşmaktan zevk aldığım insanlardır. Onlar benim için yazıda stereotipler olarak kullanılmışlardır.
'İnsanı boğan ciddiyet' ile dalga geçmek istediğimde ilk aklıma gelen onlardır. Halbuki gazeteciliğinde bazen fazlaca boğucu ciddiyete sahip olan Sedat, özel yaşamında son derece renkli ve hatta uçuk bir insandır da... Hasan da şakalaşmasını iyi bilir. Belki de bu yüzden benim kendileriyle dalga geçen yazılarıma yıllardır tahammül ederler. Bir araya geldiğimizde ağızlarını açıp tek bir laf bile etmezler.
Durum böyle, hep böyleydi zaten. Bu gerçek hislerimi bir süredir yazmakta kararlıydım ama geçen cuma New York'ta Woody Allen'ın son filmini izlerken onları sadece sevdiğimi değil, önemli bulduğumu da kesin olarak anladım. Ne alakası var diyorsunuz biliyorum. O yüzden filmi seyretme koşullarımı ve filmin kendisini biraz anlatmam gerekiyor.
Woody Allen beş yıldır filan New York'ta değildi. İsmi Manhattan ile özdeşleşmiş olan Allen kafası bir şeylere atmış ve terk etmişti şehri. Beş yıldır Avrupa'da yaşıyordu. Sonunda tabii ki dayanamadı uzak kalmaya, geri döndü ve 'Whatever Works' adlı son filmi, onun geri dönüş filmi oldu.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN