14 Kas 2011 09:37 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:59

İNSAN BİRAZ UTANIR BE! ATATÜRK'Ü BIRAK ASIL SEN NESİN?

Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, "Atatürk diktatördü" tartışmasında Akşam'ın yazarı Nagehan Alçı'ya destek attı, genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya'ya fena çattı.

Atatürk'ü bırak asıl sen nesin?

Nagehan Alçı'dan birkaç hafta önce Fenerbahçeli eski milli futbolcu Selçuk Yula "Atatürk diktatördü" demeye getirmişti.

Ahmet Çakar Beyaz TV'deki "Ve Gol" programında, ortamların diktatörleri oluşturmasına Saddam ve Hitler örneğini verince, Selçuk Yula yekten Mustafa Kemal adını telaffuz etmişti.

Rasim Ozan Kütahyalı da "Aman abi ne yaptın; biz Hitler Saddam diyoruz, sen Mustafa Kemal diyorsun..." yollu uyarmak zorunda kalmıştı.

Selçuk Yula uyarıyı şappadak almış "Büyük liderdi..." diye tashih etmişti. Sonra da üzerinde hiç durmamış, şike mike konularına akmışlardı.

Gelgelelim...

Nagehan Alçı bir televizyon programında "Atatürk diktatördü" deyince kıyametler koptu.

Atatürk'ü tartışmanın sırası mı değil mi bilmem.

Sıralı tartışmalar hangileridir, ilk sıralarda hangi konu yer alır, onu da bilmem.

Mesela, Lars von Trier, "Antichrist" filmini Marquis de Sade yerine neden Andrei Tarkovsky'ye ithaf etti tartışması sıralamanın kaçıncı basmağında yer alır, hiç bilmem.

Benim bildiğim şudur:

Atatürk'ü Koruma Kanunu olduğu müddetçe Atatürk neydi, ne değildi tartışmasının kıymeti harbiyesi yoktur.

Her şeyden evvel Atatürkçüler karşı çıkmalı buna.

Bazılarının Atatürkçülüğü "kanunsevicilikten" kaynaklanıyor belki, nerden bilelim.

Kimsenin alnında "Danıştay kararıyla" misali "Kanun kararıyla" yazmıyor ya!

Kim samimi kim değil ortaya çıksın: Kanun marifetiyle Atatürkçü olanla, hiçbir etki altında kalmadan Atatürkçü olan belli olsun.

Saçmalamıyorum canım, niçin kanun marifetiyle Atatürkçülük olmasın?

Hiçbir etki altında kalmadan ne kadar Atatürkçü olunuyorsa, kanun marifetiyle de o kadar olur.

"Atatürk içimizde yaşıyor" ifadesinin etkisiyle gün boyu su içmeyen, içerse Atatürk'ün ıslanacağına inanan çocuğun öyküsünü yıllar önce bu köşecikte anlatmıştım; beni söyletmeyin şimdi.

Hulasa, mahut kanunu protesto etmek için bile olsa Atatürk tartışmalarına katılmak istemem.

Ya kaldırın şu kanunu herkes adamakıllı konuşsun ya da "bu bahsi kapatalım reca ederim."

Ne var ki, Nagehan Alçı'ya yapılan edepsizlik karşısında bin tane kanun olsa susmak olmaz.

Bu mevzuda en güzel susmayanlardan biri de Gülay Göktürk'tü. Nagehan'a yapılan hayasızlığı, densizliği yerin dibine batırdı, sağ olsun.

Bize de haliyle bir başka cibilliyetsizliğin altını çizmek kaldı.

Akşam gazetesinin genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya bir televizyon programında Nagehan Alçı'nın başlattığı tartışma hakkında, "Bu tartışmaları çıkartanlar gündeme gelmek için bu yolu kullanıyor..." dedi.

İnsan biraz utanır be!

Genel yayın yönetmeni olduğun gazetenin yazarına ağza alınmayacak hakaretler yapılıyor, sen kalkmış gündeme gelme gayretinden bahsediyorsun.

Hakaret edenleri anlarım. Nihayetinde ahlaklarını, ahlaklarının düzeyini koyuyorlar ortaya.

İsmail Küçükkaya ne yapmaya çalışıyor peki?

Mürailik desen değil, bu nasıl ahlak?

Nagehan Alçı'nın eşi Rasim Ozan Kütahyalı, İsmail Küçükkaya'ya yapılan ayak oyunlarını, ana avrat küfürleri Oda TV iddianamesinden öğrenir öğrenmez isyan etmiş (demokrasi konusundaki ikircikli halini bildiği halde) Küçükkaya'yı arkalamaya çalışmıştı.

İsmail Bey ne yapıyor?

Gazetesinin yazarına yapılan hakaretlere isyan edeceğine, kendisine küfreden o zihniyetle aynı frekansta yayın yapıyor: "Bu tartışmaları çıkartanlar gündeme gelmek için bu yolu kullanıyor..."

Atatürk diktatördü veya değildi, onu boş ver, sen nesin, nasıl bir şeysin yahu?

Bu nasıl ülke; kimin neyi niçin savunduğu bile belli değil.

Geçen gün baktım; Levent Kırca da yeniden başladığı malum programında Ahmet Kaya'ya güzelleme yapıyor.

Hem Ahmet Kaya'ya hayatı zindan edenleri savunacaksın, hem Ahmet Kaya'yı.

Hem Nazım Hikmet'e vatan hasreti çektirenleri savunacaksın, hem Nazım Hikmet'i.

Hem "darbesivici" olacaksın, hem demokrat.

Bu garabet hal nedir?

Ve...

Bu hali en iyi yaşayanlar bilir, değil mi İsmail?

Salih Tuna/Yeni Şafak