21 Kas 2007 07:38 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:51

"İNÖNÜ, KENDİ DİKTASININ YERİNE BAŞKA BİR DİKTANIN GELMESİNE ZEMİN HAZIRLADI!... O DA MENDERES DİKTASIYDI!..." MENDERES'İN FAŞİZAN UYGULAMALARINI İNÖNÜ DESTEKLEDİ!... YA TAYYİP ERDOĞAN'I KİM DESTEKLEDİ?... İŞTE ENGİN ARDIÇ'TAN ÇOK TARTIŞILACAK BİR YAZI!..

Eh, İsmet Paşa demokrasiye "geçer gibi yapıp" geçmezse, yeni kuşakların tartışması da işte böyle "senin diktan mı daha iyiydi, benim diktam mı" düzeyinde kalır!...

Benim diktatörüm senin diktatörünü döver

Kendi kendini "dincilerin korkulu rüyası" ilan eden ama yaptığı saçmalıklarla ancak "dincilerin eğlenceli şamaroğlanı" durumuna düşen Özdemir İnce, doğru bir şey de söylemiş. Bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir.

İnce, Adnan Menderes döneminin sanıldığı ya da gösterilmek istendiği gibi bir "demokrasi cenneti" olmadığını hatırlatıyor. Haklıdır.

Fakat, Menderes diktasının daha önceki tek parti diktasından "daha beter" olduğunu ileri sürmüş ki, orada saçmalamış.

Eh, İsmet Paşa demokrasiye "geçer gibi yapıp" geçmezse, yeni kuşakların tartışması da işte böyle "senin diktan mı daha iyiydi, benim diktam mı" düzeyinde kalır!...

Evet, Menderes sola hiç acımadı. Onu ezdi. Özdemir İnce bunun "Amerika´ya yaranmak amacıyla" yapıldığını söylüyor ama Demokrat Parti yönetimi hiçbir zaman sola sıcak bakmamıştı, bu politikayı kimseye yaranmak için yürütmesine gerek yoktu, zaten öyle yapacaktı... Demokrat Parti ancak kuruluş döneminde, ilk yıllarında, solla "arası iyi" görünmüştü, ama bu, aynı ortak hedefe, İnönü´ye karşı çıkmak gayretinden gelen bir "zoraki" yakınlıktı.

İnce, Menderes´in 1951 tutuklamalarını "Nato´ya girebilmek amacıyla" yaptığını söylüyor.

Ama İnönü´nün aynı konuda "aldılar da girmedik mi" dediğini unutuyor!

Solu, İnönü de ezdi. Hem de öyle 1946 falan değil, taa 1925 yılından başlayarak.

İnce, bunu "lütfen kabul eder" görünüyor...

Asıl önemli noktayı gözden kaçırıyor:

İnönü, demokrasiye geçmedi. Yalnızca "çok partili döneme" geçti. İkisi farklı şeylerdir.

İnönü, KENDİ DİKTASININ YERİNE BAŞKA BİR DİKTANIN GELEBİLMESİNE ZEMİN HAZIRLADI yalnızca...

Hukuk düzenini değiştirmedi. Anayasada gerekli oynamaları yapmadı. Seçim sistemine hiç dokunmadı. Ceza kanununu hiç ellemedi.

1950 seçimlerinde hezimete uğradıktan sonra, halkın "artık akıllanacağını", değişiklik hevesini aldığını, gene kendisine döneceğini sandı. 1954 seçimlerinde daha da beter bir hezimete uğrayınca şaşırdı. Enflasyonun tadını kaçırmaya başladığı ülkede, buna rağmen 1957 seçimlerinde de yenilince hırçınlaştı. Bir yandan iktidarı sinirlendirip yıpratmaya, öbür yandan bürokrasiyi kışkırtıp darbe yaptırmaya oynadı. İktidar da bu zokayı yuttu.

Demokrat Parti, İnönü´nün giderken bıraktığı "faşizan" sistemi kucağında hazırlop bulunca, kendine yontmuştu.

Hani Recep Tayyip Erdoğan´ın, şu anda yürürlükte olan, 12 Eylül hediyesi, son derece sakat siyasi partiler ve seçim kanunlarını elinde bulunca bir daha artık hiç tartışma konusu etmemesi, kendine yontması gibi canım!

Evet, Menderes sosyalistleri de ezdi, komünistleri de...

Ama, İnönü´nün faşist İtalya´dan kopya etmiş olduğu ve hiç değiştirmediği ceza kanununa dayanarak ezdi!

İnönü, başladığı işi Menderes´in sürdürebilmesine çanak tutmuştu...

Evet, Menderes son dönemlerinde CHP´yi kapatma eğilimi içindeydi... Kabul.

Kusura bakmayın ama, Türkiye´de parti kapatma geleneğini kim başlatmıştı acaba?

Milli Şef sosyalist partileri kapatınca demokrasiye geçen kahraman oluyor, Menderes kapatmasa bile kapatma özlemini hissettirince idama gidiyor!... Ayıptır yahu.

Keşke Sayın İnce bu "nüansları" görebilse de, dincilerin maskarası olmaktan kendini kurtarsa...






http://www.bnradw.com/b