24 Nis 2010 13:32
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:15
İNGİLTERE'DE VERİLEN 2010 GAZETECİLİK ÖDÜLLERİ YARIŞMASINDA HANGİ TÜRK GAZETESİ MANSİYON ALDI?
Avrupa'nın ünlü gazetelerinin ödüllendirildiği İngiltere'nin "2010 Gazetecilik Ödülleri" yarışmasında ilk kez bir Türk gazetesi, dünyanın en iyileri arasında yerini aldı.
HABERTÜRK’le ilk kez bir Türk gazetesi, dünyanın en iyileri arasında yerini aldı
Gazetenizle birlikte Guardian, Times, Financial Times’ın aday olduğu yarışmada, Habertürk için, “Çeşitliliği ve kalitesiyle İngilizlere örnek olmalı” denildi. Alman Welt am Sonntag birinci oldu, mansiyon ise Habertürk’e verildi.
İngiltere’nin “2010 Gazetecilik Ödülleri” yarışmasında HABERTÜRK “Yılın Uluslararası Gazetesi” kategorisinde mansiyon aldı. Avrupa’nın ünlü gazetelerinin ödüllendirildiği gecede HABERTÜRK’ün başarısı övüldü.
Doğan Satmış/Gazete Habertürk
HABERTÜRK Gazetesi’nin yayına başlamasının üzerinden 14 ay geçti. Rakiplerimizin künyelerindeki 10 binli, 20 binli çıkış günü sayıları, Habertürk’te henüz 420’yi gösteriyor. Ancak bu 420 güne, “Habertürk gazetecileri”nin pek çok ödülü sığdırdığını biliyorsunuz. Başta Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, TSYD ve EGD olmak üzere birçok mesleki örgütten ödüller kazanan Habertürk, geçtiğimiz çarşamba gecesi İngiltere’nin başkenti Londra’da uluslararası bir başarıya da imza attı. “2010 Gazetecilik Ödülleri” yarışmasında, uluslararası dalda “En İyi Gazete Mansiyonu”nu aldı. İngiliz başkentinde, İngiliz basınının önde gelen 500 temsilcisinin katıldığı “Oscar ödülleri” benzeri törende, Habertürk, kendisinden çok daha eski, önemli rakipleriyle yarıştı, adı anons edildi, 1’inci sayfası konuklara yansıtıldı. Ve İngiliz gazetelerinin önemli isimlerinden oluşan jüri, finale kalan altı aday arasından Habertürk’ü ilk 3’e layık gördü.
100 MİLYON GAZETE OKURU
Bu anlamlı gecede, Habertürk’ü Londra’da temsil etmek gurur vericiydi. Öncelikle Habertürk açısından gurur vericiydi. Çünkü henüz 14 aylık bir Türk gazetesi, tüm dünyanın takdirlerini toplayan, Guardian’dan Times’a, Financial Times’tan Daily Telegraph’a İngilizlerin saygın gazeteleriyle yarışıyordu. Gelişmiş ülkelerde, “Gazeteler ölüyor” denilen bir dönemde, bir Türk gazetesi yayın hayatına girmiş, belli bir tiraja ulaşmış, dünyada sayıları 100 milyonu bulan gazete okurları için gazetelerin hâlâ önemli olduğunu kanıtlamıştı. Türkiye açısından da orada bulunmak gurur vericiydi. Böylece insanlarımızın, Batı başkentlerinde dünyaya örnek olmuş bir gazete yaratarak kendileriyle yarışır hale geldiklerini gördük. “Türkler, dünyaya örnek olabilecek gazete yapıyorlar” konuşmalarına tanık olduk.
ÖDÜLÜN ÖNEMİ
İngiltere’de, bir gelenek halinde her yıl verilen “Gazetecilik Ödülleri”, “gazete ve medya üretimi açısından, yazılı basın endüstrisinde” verilen tek ödül olarak biliniyor. Aralarında, gazete baskı makinesi üreticisi Abitibi Bowater ve Goss, film üreticisi Agfa, yazılım firması Atex ve ayrıca Fuji Film, Manroland, Upm gibi firmaların sponsorluğundaki ödüller, her yıl özel bir gecede dağıtılıyor. Geceyi, İngiltere’nin tanınmış aktör ve sahne adamları sunuyor. Ödüller, Oscarlar gibi son dakikaya kadar açıklanmıyor. Bu yılki ödül töreni, 21 Nisan akşamı Londra Park Lane Hilton Oteli’nin Büyük Balo Salonu’nda yapıldı. İngiltere Sarayı’na yürüme mesafesindeki otelin balo salonu, çarşamba akşamı, 500 smokinli ve şık gece kıyafetli kadın ve erkekle tıklım tıklım doldu. İngiltere’nin en ünlü gazetelerinin üst düzey yöneticileri, 51 masaya dağıldı. Örneğin, The Guardian Gazetesi, bir masaya sığmadı, iki masada oturdu. Bir başka masada The Times ve Sun’a sahip Rupert Murdoch’un News International’ı, hemen yanında The Mail On Sunday, çaprazda Independent News & Media, arkalarda ise Telegraph Media Grup yer aldı. Her masa, dünya çapında yüzlerce gazeteyi, milyonlarca tirajı yansıttı. Rupert Murdoch’un, sadece İngiltere’de değil, özellikle ABD ve Avustralya’da da çok önemli bir medya patronu olduğunu hatırlatmak gerekir.
VE HABERTÜRK
İşte böyle bir gecede, “Yılın Uluslararası Gazetesi” başlığı altında jüri onlarca aday arasından, Habertürk’ü finale kalan ilk 6 gazete arasına aldı. Finale kalan öteki gazeteler ise, Almanya’dan Welt am Sonntag, Frankfurter Allgemeine ve Augsburger Allgemeine, Avrupa Financial Times ve Portekiz Expresso oldu. Tüm Avrupa uçuş trafiğini etkileyen İzlanda’daki yanardağ patlaması nedeniyle yabancı konukların o gün Londra’ya ulaşıp ulaşmayacağı belli değildi. Büyük şans eseri, törenden saatler önce gece yarısı Londra hava trafiği açıldı ve hem Habertürk’ü temsilen ben, hem de Alman ve öteki yabancı konuklar İngiltere’ye uçabildiler. Tören, İngiliz geleneği şampanyalı resepsiyonla başladı. Sonra konuklar, masalarda tek tek isimlerine göre dağıldılar. Kısa bir müzik gösterisini, İngilizlerin Cem Yılmaz’ının esprileri izledi, yemek sonunda sıra ödüllere geldi.
TECRÜBELİ JÜRİ
Bu yılki ödülleri, 12 kişilik tecrübeli bir jüri heyeti belirledi. Aralarından bazılarının isimlerini vermek, jürinin önemini atlatmaya yeter sanırım: Andy Chappin Financial Times’ın eski Sanat Editörü, Tim Quincey Financial Times’ın Avrupa Kıtası Operasyon Direktörü, Garry Cullum Guardian Gazetesi’nin eski Üretim Direktörü. Jüri, yüzlerce aday arasından 15 ayrı dalda 6’şar finalist arasından seçim yaptı. Kazananlar yine bildik, tanıdık gazetelerdi. Financial Times “Mizampaj Açısından Yılın Gazetesi” dalında, Guardian “En İyi Renk Kullanma” dalında, The Sunday Times “En İyi Hafta Sonu Gazetesi” dalında, yine Guardian “Toplulukları En İyi Yansıtma” dalında ödülleri aldılar. Sıra “Yılın Uluslararası Gazetesi” ne geldi. Benim de oturduğum masada nefesler tutulmuştu. Soğukkanlılıkları ile tanınan Almanlar bile heyecan içindeydi. Sunucu ödülleri tek tek anons etti. Bu dalda Alman gazetesi “Welt am Sonntag” büyük ödülü aldı. Sonra ise Habertürk ve Frankfurter Allgemeine, mansiyonları paylaştılar.
Kanada’da ve dünyada
GAZETECİLİĞİN akademisyenlerinden Prof. Haluk Şahin, bir süre önce katıldığı bir uluslararası toplantıda yabancı katılımcıların, Habertürk’ten söz ettiğini şöyle anlatmıştı: “Yabancı gazeteciler, dünya genelinde gazetelerin piyasa kaybettiği bir dönemde Habertürk’ün başarısını örnek gösteriyorlar.” Prof. Haluk Şahin’e göre, Türkiye’de bir gazetenin bu başarıyı göstermesi, dünya gazetecilik endüstrisinde bir “çıkış yolu” olarak gösterilebilir. Londra’daki ödül töreninde de, Abitibi Bowater Şirketi’nin temsilcisi Robert Hillbrink, benzer bir olay anlattı. Habertürk’ü bilen ve tanıyan Hillbrink, bir süre önce Kanada’da bir gazete binasını ziyaret ettiğini, masada Habertürk gazetelerini gördüğünü anlattı. Kanadalı gazetecilerin, Habertürk’ün çıkışını duyunca, birkaç sayısını temin edip üzerinde tartıştıklarını anlattı. Hatta Hillbrink’e göre Kanadalılar, Habertürk benzeri bir gazetenin, baskı kalitesi, parçalı gazeteler, daha okunabilir ebatı ve doyurucu içeriğiyle yazılı basın için bir kurtuluş olabileceğine inanıyorlarmış. Ne diyelim, böyle bir gazeteye inandıkları için tüm Habertürk okurlarına teşekkür edip, gazetede emeği olanları kutlamak gerek. Bu ödül hepimizin ve nice ödüllere...
Gazetenizle birlikte Guardian, Times, Financial Times’ın aday olduğu yarışmada, Habertürk için, “Çeşitliliği ve kalitesiyle İngilizlere örnek olmalı” denildi. Alman Welt am Sonntag birinci oldu, mansiyon ise Habertürk’e verildi.
İngiltere’nin “2010 Gazetecilik Ödülleri” yarışmasında HABERTÜRK “Yılın Uluslararası Gazetesi” kategorisinde mansiyon aldı. Avrupa’nın ünlü gazetelerinin ödüllendirildiği gecede HABERTÜRK’ün başarısı övüldü.
Doğan Satmış/Gazete Habertürk
HABERTÜRK Gazetesi’nin yayına başlamasının üzerinden 14 ay geçti. Rakiplerimizin künyelerindeki 10 binli, 20 binli çıkış günü sayıları, Habertürk’te henüz 420’yi gösteriyor. Ancak bu 420 güne, “Habertürk gazetecileri”nin pek çok ödülü sığdırdığını biliyorsunuz. Başta Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, TSYD ve EGD olmak üzere birçok mesleki örgütten ödüller kazanan Habertürk, geçtiğimiz çarşamba gecesi İngiltere’nin başkenti Londra’da uluslararası bir başarıya da imza attı. “2010 Gazetecilik Ödülleri” yarışmasında, uluslararası dalda “En İyi Gazete Mansiyonu”nu aldı. İngiliz başkentinde, İngiliz basınının önde gelen 500 temsilcisinin katıldığı “Oscar ödülleri” benzeri törende, Habertürk, kendisinden çok daha eski, önemli rakipleriyle yarıştı, adı anons edildi, 1’inci sayfası konuklara yansıtıldı. Ve İngiliz gazetelerinin önemli isimlerinden oluşan jüri, finale kalan altı aday arasından Habertürk’ü ilk 3’e layık gördü.
100 MİLYON GAZETE OKURU
Bu anlamlı gecede, Habertürk’ü Londra’da temsil etmek gurur vericiydi. Öncelikle Habertürk açısından gurur vericiydi. Çünkü henüz 14 aylık bir Türk gazetesi, tüm dünyanın takdirlerini toplayan, Guardian’dan Times’a, Financial Times’tan Daily Telegraph’a İngilizlerin saygın gazeteleriyle yarışıyordu. Gelişmiş ülkelerde, “Gazeteler ölüyor” denilen bir dönemde, bir Türk gazetesi yayın hayatına girmiş, belli bir tiraja ulaşmış, dünyada sayıları 100 milyonu bulan gazete okurları için gazetelerin hâlâ önemli olduğunu kanıtlamıştı. Türkiye açısından da orada bulunmak gurur vericiydi. Böylece insanlarımızın, Batı başkentlerinde dünyaya örnek olmuş bir gazete yaratarak kendileriyle yarışır hale geldiklerini gördük. “Türkler, dünyaya örnek olabilecek gazete yapıyorlar” konuşmalarına tanık olduk.
ÖDÜLÜN ÖNEMİ
İngiltere’de, bir gelenek halinde her yıl verilen “Gazetecilik Ödülleri”, “gazete ve medya üretimi açısından, yazılı basın endüstrisinde” verilen tek ödül olarak biliniyor. Aralarında, gazete baskı makinesi üreticisi Abitibi Bowater ve Goss, film üreticisi Agfa, yazılım firması Atex ve ayrıca Fuji Film, Manroland, Upm gibi firmaların sponsorluğundaki ödüller, her yıl özel bir gecede dağıtılıyor. Geceyi, İngiltere’nin tanınmış aktör ve sahne adamları sunuyor. Ödüller, Oscarlar gibi son dakikaya kadar açıklanmıyor. Bu yılki ödül töreni, 21 Nisan akşamı Londra Park Lane Hilton Oteli’nin Büyük Balo Salonu’nda yapıldı. İngiltere Sarayı’na yürüme mesafesindeki otelin balo salonu, çarşamba akşamı, 500 smokinli ve şık gece kıyafetli kadın ve erkekle tıklım tıklım doldu. İngiltere’nin en ünlü gazetelerinin üst düzey yöneticileri, 51 masaya dağıldı. Örneğin, The Guardian Gazetesi, bir masaya sığmadı, iki masada oturdu. Bir başka masada The Times ve Sun’a sahip Rupert Murdoch’un News International’ı, hemen yanında The Mail On Sunday, çaprazda Independent News & Media, arkalarda ise Telegraph Media Grup yer aldı. Her masa, dünya çapında yüzlerce gazeteyi, milyonlarca tirajı yansıttı. Rupert Murdoch’un, sadece İngiltere’de değil, özellikle ABD ve Avustralya’da da çok önemli bir medya patronu olduğunu hatırlatmak gerekir.
VE HABERTÜRK
İşte böyle bir gecede, “Yılın Uluslararası Gazetesi” başlığı altında jüri onlarca aday arasından, Habertürk’ü finale kalan ilk 6 gazete arasına aldı. Finale kalan öteki gazeteler ise, Almanya’dan Welt am Sonntag, Frankfurter Allgemeine ve Augsburger Allgemeine, Avrupa Financial Times ve Portekiz Expresso oldu. Tüm Avrupa uçuş trafiğini etkileyen İzlanda’daki yanardağ patlaması nedeniyle yabancı konukların o gün Londra’ya ulaşıp ulaşmayacağı belli değildi. Büyük şans eseri, törenden saatler önce gece yarısı Londra hava trafiği açıldı ve hem Habertürk’ü temsilen ben, hem de Alman ve öteki yabancı konuklar İngiltere’ye uçabildiler. Tören, İngiliz geleneği şampanyalı resepsiyonla başladı. Sonra konuklar, masalarda tek tek isimlerine göre dağıldılar. Kısa bir müzik gösterisini, İngilizlerin Cem Yılmaz’ının esprileri izledi, yemek sonunda sıra ödüllere geldi.
TECRÜBELİ JÜRİ
Bu yılki ödülleri, 12 kişilik tecrübeli bir jüri heyeti belirledi. Aralarından bazılarının isimlerini vermek, jürinin önemini atlatmaya yeter sanırım: Andy Chappin Financial Times’ın eski Sanat Editörü, Tim Quincey Financial Times’ın Avrupa Kıtası Operasyon Direktörü, Garry Cullum Guardian Gazetesi’nin eski Üretim Direktörü. Jüri, yüzlerce aday arasından 15 ayrı dalda 6’şar finalist arasından seçim yaptı. Kazananlar yine bildik, tanıdık gazetelerdi. Financial Times “Mizampaj Açısından Yılın Gazetesi” dalında, Guardian “En İyi Renk Kullanma” dalında, The Sunday Times “En İyi Hafta Sonu Gazetesi” dalında, yine Guardian “Toplulukları En İyi Yansıtma” dalında ödülleri aldılar. Sıra “Yılın Uluslararası Gazetesi” ne geldi. Benim de oturduğum masada nefesler tutulmuştu. Soğukkanlılıkları ile tanınan Almanlar bile heyecan içindeydi. Sunucu ödülleri tek tek anons etti. Bu dalda Alman gazetesi “Welt am Sonntag” büyük ödülü aldı. Sonra ise Habertürk ve Frankfurter Allgemeine, mansiyonları paylaştılar.
Kanada’da ve dünyada
GAZETECİLİĞİN akademisyenlerinden Prof. Haluk Şahin, bir süre önce katıldığı bir uluslararası toplantıda yabancı katılımcıların, Habertürk’ten söz ettiğini şöyle anlatmıştı: “Yabancı gazeteciler, dünya genelinde gazetelerin piyasa kaybettiği bir dönemde Habertürk’ün başarısını örnek gösteriyorlar.” Prof. Haluk Şahin’e göre, Türkiye’de bir gazetenin bu başarıyı göstermesi, dünya gazetecilik endüstrisinde bir “çıkış yolu” olarak gösterilebilir. Londra’daki ödül töreninde de, Abitibi Bowater Şirketi’nin temsilcisi Robert Hillbrink, benzer bir olay anlattı. Habertürk’ü bilen ve tanıyan Hillbrink, bir süre önce Kanada’da bir gazete binasını ziyaret ettiğini, masada Habertürk gazetelerini gördüğünü anlattı. Kanadalı gazetecilerin, Habertürk’ün çıkışını duyunca, birkaç sayısını temin edip üzerinde tartıştıklarını anlattı. Hatta Hillbrink’e göre Kanadalılar, Habertürk benzeri bir gazetenin, baskı kalitesi, parçalı gazeteler, daha okunabilir ebatı ve doyurucu içeriğiyle yazılı basın için bir kurtuluş olabileceğine inanıyorlarmış. Ne diyelim, böyle bir gazeteye inandıkları için tüm Habertürk okurlarına teşekkür edip, gazetede emeği olanları kutlamak gerek. Bu ödül hepimizin ve nice ödüllere...