01 Mar 2015 11:51
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:05
İnce Memed filminin yapımcısı, Yaşar Kemal'i anlattı!
'İnce Memed'i beyaz perdeye taşıyan yönetmen Fuad Kavur, dün yaşama veda edan 35 yıllık yakın arkadaşı Yaşar Kemal ile ilgili anılarını paylaştı.
Londra'da yaşayan yönetmen Fuad Kavur, 1984 yılında sinema filmi
yapılan 'İnce Memed'in komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle
Türkiye'de çekilmesine izin verilmediği yıllarda Yaşar Kemal'in
üzüntüsüne bizzat tanıklık etti. Yaşar Kemal'in bugün, dünya
edebiyatında Dostoyevski, Emile Zola,Tolstoi, Emile Zola, Scott
Fitzgerald veya Hemingway gibi yazarlarla aynı kategoride olduğunu
anlatan Fuad Kavur, Yaşar Kemal ile tanıştıkları dönemi, İnce
Memed'in sinema filminin çekilmesi sırasındaki süreci ve Yaşar
Kemal'i şöyle anlattı:
''Yaşar Kemal ile ilk kez 1979 yılında Paris'te tanıştım. 'İnce Memed'in filmini yapmaya oldukça ilgili yapımcı Sir Peter Ustinov ile çalışıyordum. Yaşar Kemal, Paris'e geldiğinde onu Ustinov ile tanıştırdım. Ustinov, romandaki Abdi Ağa'yı oynayacaktı. Ancak Ankara'daki dönemin hükümeti filmin yapımcılığını üstlenen Fox Film şirketine, filmi komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle Türkiye'de çekmelerine izin vermedi. Yaşar Kemal'i Ustinov'un Paris'te evine götürdüm. Hepimiz cambaz ipinde yürüdüğümüzü biliyorduk. Filmi yapmak isteyerek açıkça komünist olarak suçlanabilirdik. Kavur, Ustinov'un evindeki Chagalls, Picassos, Manets, Degas ve Van Gogh'u Orijinal tablolarını görünce bana 'Hiç kimse bu adamı komünist olduğu için suçlayamaz' demişti. Ustinov'a Yaşar'ın söylediğini tercüme edince de hepimiz kahkayı bastık. Ustinov'un evinden ayrıldığımızda Yaşar bana, 'Biliyorum bu filmi yapacaksın' dediğinde, 'Bunu nerden biliyorsun?' diye sormuştum. O da bana 'Çünkü insan ilişkilerine değer veriyorsun' yanıtını vermişti. Uzun yıllar bu yanıtın ne anlama geldiğini düşündüm."
"YILLAR GEÇTİKTEN SONRA NE DEMEK İSTEDİĞİNİ ANLADIM"
Kavur, muhabirin "Sizce ne demek istemişti?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"'O zamanlar henüz 30 yaşındaydım. Yıllar geçtikten sonra Yaşar'ın ne demek istediğini anladım: İnsan olmak.. İşte bu onun romanlarının merkeziydi ve onu büyük yazar yapan da buydu. Hepimizin anlaması gereken en önemli şey insan olmak. Tamamen.."
Kavur, Orhan Kemal ile ne kadar sıklıkla görüştükleri sorusu üzerine şunları söyledi:
"Paris'ten sonra İstanbul'a geldiğimde onu ziyaret ettim. Bu sırada filmin senaryosu hazırdı, filmin çekin iznini almak için Türkiye'ye gelmiştim. Basinköy'de harika bir evde oturuyordu. Evine gittğimde küçük bir masada yazı yazıyordu. Önemli bir bölümü bitirmeye çalışıyordu ve durmak istemiyordu. Ben de bir köşede oturdum, karısı Thilda ile sohbet ettim. Büyük bir yazarı, yazarken gözlemleyebilme fırsatı buldum. O sırada tamamiyle yazılarına dalmıştı. Onunla birlikte olduğunuzda olağanüstü bir yetenek ile olduğunuzu fark ediyordunuz. Yaşar Kemal'in oldukça şiirsel bir tarafı vardı. Sadece özel sanatçılarda bulunan özel bir hassaslığa sahipti. Bu özellik ona aynı zamanda sıradan insanların görmediklerini de gösteriyordu. Hepsinden öte, gerçek bir yazar sadece gerçekleri yansıtır. Yaşar, bu olağanüstü hassas yapıya sahipti."
"FİLMİ ÇUKUROVA'NIN TOPRAKLARINDA ÇEKMEK İSTEMİŞTİ"
Kavur, Kemal'in filmi Çukurova'da çekmek istediğini belirterek şunları ifade etti: "Ankara'ya gidip Bülent Ecevit'ten filmin yapılması için izin istedim. Kabul etti. Ben Londra'ya dönene kadar hükümet düştü ve yeni hükümet İnce Memed'i komünist propaganda yaptığı gerekçesiyle reddetti. Ben de çekimleri Yugoslavya'da yapmaya karar verdim. Yaşar, buna gerçekten çok üzüldü. Filmi Çukurova'nın bozulmamış topraklarında çekmeyi çok istiyordu. Oscar Ödüllü kameramanımız Freddie Francis ile şüphesiz Çukurova filmin yıldızı olurdu."
Kavur, "Yaşar Kemal ile film dışında da görüşür müydünüz?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Londra'ya yılda bir veya iki kez gelirdi. Bir keresinde İngiliz oyun yazarı Arnold Wesker'den davet almıştı ben de tercümanlık yapmak için yanında gitmiştim. İki yazar, edebiyattan, siyasetten, felsefeden konuşurdu. Arnold Wesker kulağıma İngilizce olarak ‘Onun kadar büyük biri değilim, bu sohbete ne gibi bir katkım olur anlamıyorum.' dedi. ‘Bunu Yaşar Kemal'e tercüme edeyim mi?' dediğimde, ‘Zaten biliyor, sadece çok kibar olduğu için söylemiyor' demişti."
Yaşar Kemal ile en son 2013 yazında görüştüklerini söyleyen Kavur şöyle devam etti:
"Uzun süre telefonda sohbet ettik. Her zaman hayat dolu, ileriye dönüktü. ‘Birlikte başka işler yapacağız Fuad' demişti. Yüreği okyanus kadar genişti. Ancak son zamanarda biraz umutsuzluğa düşmüştü. Bana son olarak ‘Edebiyat sanatı öldü, sen de aynı fikirde değil misin?' diye sormuştu. Buna inanıyorum, Yaşar Kemal'in kaybıyla dünya edebiyattaki son devini kaybetti.''
Aynı adlı romanında sinemaya uyarlanan İnce Memed (Memed My Hawk) 1984 yılında Yugoslavya'da İngilizce çevrildi. Londra'da Kraliyet galası yapılan filmi Toronto Film Festivali'nde gösterildi.
''Yaşar Kemal ile ilk kez 1979 yılında Paris'te tanıştım. 'İnce Memed'in filmini yapmaya oldukça ilgili yapımcı Sir Peter Ustinov ile çalışıyordum. Yaşar Kemal, Paris'e geldiğinde onu Ustinov ile tanıştırdım. Ustinov, romandaki Abdi Ağa'yı oynayacaktı. Ancak Ankara'daki dönemin hükümeti filmin yapımcılığını üstlenen Fox Film şirketine, filmi komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle Türkiye'de çekmelerine izin vermedi. Yaşar Kemal'i Ustinov'un Paris'te evine götürdüm. Hepimiz cambaz ipinde yürüdüğümüzü biliyorduk. Filmi yapmak isteyerek açıkça komünist olarak suçlanabilirdik. Kavur, Ustinov'un evindeki Chagalls, Picassos, Manets, Degas ve Van Gogh'u Orijinal tablolarını görünce bana 'Hiç kimse bu adamı komünist olduğu için suçlayamaz' demişti. Ustinov'a Yaşar'ın söylediğini tercüme edince de hepimiz kahkayı bastık. Ustinov'un evinden ayrıldığımızda Yaşar bana, 'Biliyorum bu filmi yapacaksın' dediğinde, 'Bunu nerden biliyorsun?' diye sormuştum. O da bana 'Çünkü insan ilişkilerine değer veriyorsun' yanıtını vermişti. Uzun yıllar bu yanıtın ne anlama geldiğini düşündüm."
"YILLAR GEÇTİKTEN SONRA NE DEMEK İSTEDİĞİNİ ANLADIM"
Kavur, muhabirin "Sizce ne demek istemişti?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"'O zamanlar henüz 30 yaşındaydım. Yıllar geçtikten sonra Yaşar'ın ne demek istediğini anladım: İnsan olmak.. İşte bu onun romanlarının merkeziydi ve onu büyük yazar yapan da buydu. Hepimizin anlaması gereken en önemli şey insan olmak. Tamamen.."
Kavur, Orhan Kemal ile ne kadar sıklıkla görüştükleri sorusu üzerine şunları söyledi:
"Paris'ten sonra İstanbul'a geldiğimde onu ziyaret ettim. Bu sırada filmin senaryosu hazırdı, filmin çekin iznini almak için Türkiye'ye gelmiştim. Basinköy'de harika bir evde oturuyordu. Evine gittğimde küçük bir masada yazı yazıyordu. Önemli bir bölümü bitirmeye çalışıyordu ve durmak istemiyordu. Ben de bir köşede oturdum, karısı Thilda ile sohbet ettim. Büyük bir yazarı, yazarken gözlemleyebilme fırsatı buldum. O sırada tamamiyle yazılarına dalmıştı. Onunla birlikte olduğunuzda olağanüstü bir yetenek ile olduğunuzu fark ediyordunuz. Yaşar Kemal'in oldukça şiirsel bir tarafı vardı. Sadece özel sanatçılarda bulunan özel bir hassaslığa sahipti. Bu özellik ona aynı zamanda sıradan insanların görmediklerini de gösteriyordu. Hepsinden öte, gerçek bir yazar sadece gerçekleri yansıtır. Yaşar, bu olağanüstü hassas yapıya sahipti."
"FİLMİ ÇUKUROVA'NIN TOPRAKLARINDA ÇEKMEK İSTEMİŞTİ"
Kavur, Kemal'in filmi Çukurova'da çekmek istediğini belirterek şunları ifade etti: "Ankara'ya gidip Bülent Ecevit'ten filmin yapılması için izin istedim. Kabul etti. Ben Londra'ya dönene kadar hükümet düştü ve yeni hükümet İnce Memed'i komünist propaganda yaptığı gerekçesiyle reddetti. Ben de çekimleri Yugoslavya'da yapmaya karar verdim. Yaşar, buna gerçekten çok üzüldü. Filmi Çukurova'nın bozulmamış topraklarında çekmeyi çok istiyordu. Oscar Ödüllü kameramanımız Freddie Francis ile şüphesiz Çukurova filmin yıldızı olurdu."
Kavur, "Yaşar Kemal ile film dışında da görüşür müydünüz?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Londra'ya yılda bir veya iki kez gelirdi. Bir keresinde İngiliz oyun yazarı Arnold Wesker'den davet almıştı ben de tercümanlık yapmak için yanında gitmiştim. İki yazar, edebiyattan, siyasetten, felsefeden konuşurdu. Arnold Wesker kulağıma İngilizce olarak ‘Onun kadar büyük biri değilim, bu sohbete ne gibi bir katkım olur anlamıyorum.' dedi. ‘Bunu Yaşar Kemal'e tercüme edeyim mi?' dediğimde, ‘Zaten biliyor, sadece çok kibar olduğu için söylemiyor' demişti."
Yaşar Kemal ile en son 2013 yazında görüştüklerini söyleyen Kavur şöyle devam etti:
"Uzun süre telefonda sohbet ettik. Her zaman hayat dolu, ileriye dönüktü. ‘Birlikte başka işler yapacağız Fuad' demişti. Yüreği okyanus kadar genişti. Ancak son zamanarda biraz umutsuzluğa düşmüştü. Bana son olarak ‘Edebiyat sanatı öldü, sen de aynı fikirde değil misin?' diye sormuştu. Buna inanıyorum, Yaşar Kemal'in kaybıyla dünya edebiyattaki son devini kaybetti.''
Aynı adlı romanında sinemaya uyarlanan İnce Memed (Memed My Hawk) 1984 yılında Yugoslavya'da İngilizce çevrildi. Londra'da Kraliyet galası yapılan filmi Toronto Film Festivali'nde gösterildi.