İmamoğlu'ndan görülmemiş büyüklükte medya hamlesi
Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.
Herkes biliyor geminin su aldığını,
Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini.
Yine de güvertede dans ediyorlar,
Sanki hiçbir şey olmamış gibi.
Müzik çalıyor, insanlar gülüyor,
Yarın yokmuş gibi yaşıyorlar.
Ama gemi batıyor,
Ve herkes bunu biliyor.
Bazıları panik yapıyor,
Bazıları dua ediyor,
Bazıları ise sadece kabulleniyor.
Sırdaşlarım, yoldaşlarım, felaket arkadaşlarım…
Sizleri bugün büyük sanatçı Leonard Cohen’in Kaptan isimli şarkısının bu müthiş sözleriyle karşılıyorum.
Malumunuz haftalardır su alan ve batmak üzere olan bir gemiyi yazıyorum.
Sözcü gemisini.
Fatih Portakal’ın ballı maaşının güvertesinde dev bir delik açtığı bir gemi, Sözcü gemisi…
Emekçi rahatsız, emekçi isyanda…
Olması gereken bu değil mi?
Amma görün gelin ki Sözcü’deki çöküş en çok Portakal’ın sinirlerini bozmuş!
E tabii yıllık 14 milyonluk maaş, lüks otelde konaklama, şoför parası…
Hepsi büyük tehlikede.
Keskin kulaklarıma gelenlere göre haber merkezi boşaldıktan ve emekçiler bir bir gemiden indikten sonra, pek çok ekran yüzünün amma en çok da Portakal’ın morali bozulmuş.
Öyle ki sunduğu Ana Haber'de yapılan hatalardan dolayı rejiye fena patlamış.
Neden? Çünkü pek çok bültenin editörü dahi yok, rejiyi de stajyerler idare ediyormuş.
Yönetmenler de ne yapacağını şaşırmış durumdaymış.
Yapılan reji hataları nedeniyle Portakal da önce çalışanları azarlamış sonra da,
"son 28 haftam kaldı” demiş.
Yani gelecek sezonda olmayacağının sinyalini vermiş.
Bu lafı samimi mi, yoksa kan kaybını engellemek için mi söyledi, yakında anlarız.
Ama Portakal’ın 14 milyonluk maaşını bırakıp da bir yere gideceğini hiç ama hiç sanmıyorum.
Pekiiii geçen hafta yazımda sorduğum soruyu bu hafta da tekrarlayayım:
Gemi batarken kaptan Burak Akbay, hala ne yapıyor?
En son sesi çıkmıyordu, durumda bir değişiklik var mı?
Çünkü bu krizde en büyük pay belki de onun.
Malum Akbay'dan ara zam talep eden Sözcü TV çalışanları "ben yılda bir kez zam yaparım" yanıtını almıştı.
Bunun üzerine de birçok tecrübeli isim kanalla yollarını ayırmıştı.
Yeni yılda birçok ismin daha kanalla yollarını ayırması bekleniyor.
Burak Akbay ise yaşanan gelişmeler karşısında suskunluğunu koruyor.
İMAMOĞLU BU KEZ KARARLI: MEDYA İMPARATORLUĞU KURUYOR
Bir denedi olmadı.
İki denedi olmadı.
Üçüncüde kararlı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve sağ kolu Murat Ongun bir medya imparatorluğu kurmak için kolları sıvadı.
Siyaset arenası puslu, herkes pozisyon almaya çalışıyor.
Son yazımda da ifade etmiştim: Mevziler sıklaştıkça medyaya ilgi artıyor.
Herkes ya bir web sitesi kurma, ya bir gazeteci bağlama, ya da medya grubu kurma peşinde.
Bu girişimlerin en büyüğüyse, kendi medyasını kurma hayali birkaç kez - Olay TV vakasında olduğu gibi- hüsrana uğrayan İmamoğlu cephesi.
Aslında İmamoğlu’nun yatırım yaptığı pek çok mecra ve gazeteci var.
Aslında irili ufaklı, dağınık şekilde pek çok yeri elinin altında tuttuyor.
Ancak şimdi hedefi, bunları bir çatı altında toplamak.
Bazı gazeteciler ise kendisine bu dev girişiminde danışmanlık hatta yol göstericilik yapıyor.
Bunlardan biri Fatih Altaylı, diğeri ise Soner Yalçın.
Keskin kulaklarıma gelen bilgilere göre, İmamoğlu dev bir gazetenin kuruluşunun arkasında ve bu gazete üzerinde TV dünyasına da- bir haber kanalıyla- hızlı giriş yapmak istiyor.
Piyasada kendisine yakın ne kadar isim varsa, ve hatta mesafeli duranlar da dahil, hepsine çok iyi maaşlarla teklifler gidiyor.
Bir de bunun sosyal medyada aktif gazeteci ve Youtube yayıncıları ayağı var.
Onlara da büyük paralar akıtıldığını işittim.
İmamoğlu’nun buradaki hedefi, Esenyurt operasyonuyla siyasi kariyerini zor günlerin beklediğini anlamasının ardından; medya kurarak kendine bir koruma kalkanı inşa etmeye çalışmak.
Bu anlamda atıl olan bazı kanalların satın alınması da gündemde.
Bu girişim sadece medyanın gazete, tv gibi ana dallarını kapsamıyor.
Dergi, haftalık gazete, lifestyle yayınlar, haftalık mizah dergileri gibi pek çok mecra da,
medya imparatorluğunun parçası olacak.
Piyasada etkisi yüksek ancak maliyeti düşük tüm yayın kuruluşları birer birer alınıyor!
Ve böylece İmamoğlu çok sessiz ve derinden bir hamleyle, devasa bir medya imparatorluğu kuruyor.
Henüz girişim yolun başında olduğu için mecraların isimlerini yazmadım can yoldaşlarım.
Ancak her şey biraz daha netleşsin, sizinle isimleri de paylaşacağım.
Böylece akıtılan paranın ve hedefin büyüklüğü gözünüzde daha iyi canlanacaktır.
MAHİROĞLU NEFES’E NEDEN KÜSTÜ?
Can yoldaşlarım, hakkında yazmayı dört gözle beklediğim isimlerden birisi,
Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu.
Çünkü kendisi paldır küldür tarzıyla ne yaptı ne etti medya patronu oldu.
Emin olun altında çalışan en kallavi isimler bile, tarzını çok iyi biliyorlar, şikayet ediyorlar, ancak çaresiz katlanıyorlar.
Diyeceksiniz ki bre deli Keskin, sana ne adamın tarzından?
Daha önce çok yazdım, tekstil kökenli Mahiroğlu’nun gazetecilere tekstil işçisi muamelesi yaptığını, kurtlu yemek yedirdiğini…
Üç kuruş paraya çalıştırdığını, canlı yayın aracıyla teknik eşya gibi taşıttığını…
Halk TV emekçileri de dertlerini defalarca bana emanet ettiler.
Yazılar etkili olmuş olacak ki, en azından emekçi artık eskisi kadar çok şikayet etmiyor.
Umarım bir faydamız dokunmuştur.
Neyse lafı uzatmadan gelelim Mahiroğlu’nun son vukuatına…
Sözcü’den ayrılan Metin Yılmaz’ın Nefes isimli yeni bir gazete ve TV kurduğunu, pek çok kişiyi de transfer ettiğini ilk kez, medya aleminin en etkili ve yetkili sitesi Medyaradar’dan okudunuz.
Keskin kulaklarıma gelen bilgilere göre, Flash TV’yi yakın zamanda satın alan Mahiroğlu,
yine tüm o paldır küldür tarzıyla Nefes girişiminin de bir parçası olmak istemiş.
Özellikle de gazete ve TV tarafının.
Mahiroğlu’nun uzun süredir bir gazete kurup kurmama konusunu tarttığı biliniyor.
Amma gelin görün ki Nefes yönetimi Mahiroğlu’na mesafeli durunca film kopmuş.
Ve bilin bakalım ne olmuş?
Mahiroğlu Nefes’e küsmüş.
E Keskin nereden çıkarıyorsun bunu, dediğinizi duyar gibiyim…
Mahiroğlu, Fatih Altaylı'ya verdiği röportajda bunu açık etti zaten. Altaylı'nın "Benim şimdi yeni çıkacak Nefes'i yapacak arkadaşlara büyük saygım var. Arkadaşların evveline saygım var. Hatta kendilerine söyledim de, elimizden gelen her türlü yayın desteğini reklamdı şuydu buydu vermeye çalışırız, veririz." sözlerine karşılık Cafer Mahiroğlu, "Ben arkasında kimin olduğunu bilmediğime hiçbir reklamı vermem kardeşim" diyerek bu küskünlüğünü ortaya koymuş oldu.
Sırdaşlarım şimdi anlıyor musunuz neden paldır küldür dediğimi?
Neyse Allah akıl fikir versin diyorum, Mahiroğlu’yla yakından çalışanlara da sabırlar diliyorum…