15 Mar 2025 13:28 Son Güncelleme: 15 Mar 2025 13:31

İmamoğlu'ndan Erdoğan'a flaş gönderme... 'Yaşı geçti, 'Ekrem' ağrıları başladı'

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, yurt gezileri kapsamında Ankara'da konuşuyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı aday adayı Ekrem İmamoğlu, yurt gezileri kapsamında Ankara'da konuşuyor.

İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Cumhuriyetimizin kurucu şehri, bağımsızlık mücadelemizin kalbi, güzel Ankara’nın yiğit evlatları, sevgili gençleri, hanımefendileri, beyefendileri Afyon'dan, Eskişehir'den, Bolu'dan, Kırıkkale'den yine bu salona ve sığmayacak şekilde dışarıya taşan değerli dostlarımıza, cumhuriyetin ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin sevgili evlatlarına hepinize sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Ramazan, mübarek Ramazan ayının içerisindeyiz. Ramazan ayınızı kutluyorum. Hayırlara vesile olmasını diliyorum. İçinde vatan ve cumhuriyet aşkı olan herkes için Ankara çok özel bir şehirdir. 6 yaşında hatta 5,5 yaşında ilk kez Ankara’ya gelmiştim. Bir, aile büyüklerimle beraber bir hafta geçirmiştim. Ulus'u görmüştüm, Anıtkabir’i görmüştüm ve Kocatepe’yi, Çankaya’nın civarında dolaşmıştık.

Hiç unutmuyorum. Yine aile büyüklerimle birlikte Ankara'nın maneviyatı Hacı Bayramı Veli Camii'ne gitmiştik. Çünkü bu topraklar hepimiz için çok önemli bir yerdedir. Kurtuluş Savaşı’mızın karargahıdır. Milli İrade’nin başkentidir. Ankara Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hepimize emaneti ve aynı zamanda onun ebedi istirahatgahıdır. Aynı kötü akıl, aynı kötü zihniyeti bu ülkemizin başına bela etti. Onlara en güzel cevabı önümüzdeki seçimde vermeye hazır mıyız? Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni yeniden hak ettiği saygın konuma kavuşturmaya hazır mıyız? Biz Meclis'in Saray'dan değil Meclis'ten yürütülsün istiyoruz.

İşte bunların vakti doldu, Şimdi yenileşme ve gençleşme zamanı. Şimdi değişme zamanı. Siyasetin kuralı budur vakti bitenler ve yaşı geçenler gider. Aramızda kalsın, vakti doldu. Yaşı geçti. Şimdi de Ekrem ağrıları başladı.

Şimdi, yine alınacak, yine bir üniversite öğrenciliğimden bir anımı anlatayım da alınsın biraz daha. Okulda, okulda Eskişehir’den arkadaşlarım vardı. Komşu evdik böyle, ev arkadaşlarımız. Onların tutkusunu 1988-90 arasında Kıbrıs’ta görmüştüm. O gördüğüm tutkuyu, onlarda gördüğümde her zaman şunu söylemişimdir: "Yaşadığın mahalleye, yaşadığın şehre, yaşadığın, emek verdiğin kuruma ve ülkende kendini adayacaksın. Tutkuyla bağlanacaksın. Ona hizmet etmekten onur duyacaksın. Alın teri dökmekten onur duyacaksın." Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin evladı olarak 2008’den beri bu partiye hizmet etmekten, partim vasıtasıyla milletime hizmet etmekten, alın teri dökmekten, bu partinin evladı olmaktan onur duyuyorum

Şimdi, gençler, gençler bu ülkede tarih yazacak, tarih. Gençler tarih yazacak. Bana, bana Bursa’da “İmamoğlu gelecek, İmamoğlu tarih yazacak.” diye söylediler. Ben de dedim ki: “Hayır. İmamoğlu gelecek, sizlerin gücüyle. Ama bu ülkede tarihi bu ülkenin gençleri yazacak. Gençleri yazacak.

Bakın sevgili dostlarım, Türkiye bir daha asla muhalefetin yargı yoluyla bastırılıp yok edilmeye çalışıldığı baskıcı bir rejimi bu topraklarda yaşamayacak. Bu bozuk düzeni hep birlikte değiştireceğiz. Atatürk’ün önümüze koyduğu hedeflerden sapmayacağız. Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkaracağız. Hem demokraside hem hukukta, özgürlükte ve adalette hem de bilimde, teknolojide, üretimde öncü olacağız. Dünyanın tüm milletlerine örnek olacağız. Bizde bu güç var. Bu ülkede bu potansiyel var. Kurumların ve kuralların yerini tek bir kişinin iradesi aldığında bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Ama bütün kurumlar, bütün kurumlar bir kişinin elinden kurtulup milletin kurumları, milletin evlatlarının yönettiği, bir avuç insanın değil, bir ailenin fertleri değil, milletin liyakatli evlatları yönettiğinde bu millet, bu büyük cumhuriyet, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşacak. Bir kişi hukukun dışına çıkmaya başlayınca, bir kişiye bağlı olduğunda devletin kurumları da ne yazık ki hukukun dışına çıkıyor. Bakın, daha kötüsünü söyleyeyim: O bir kişi aldatılınca devletin kurumları da aldatılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni işte bu hale düşürdüler. Peki, o bir kişi, o bir kişi ve etrafındaki bir avuç insan zenginleştiğinde memleket zenginleşiyor mu? Hayır.

Sadece o bir avuç insan zenginleşiyor. Asla olmuyor. Çünkü bunların düzeninde sevgili dostlarım, güç ve zenginlik bir avuç insanın elinde toplanıyor. Millete de şükretmek ve sabretmek düşüyor. Biz en zor şartlarda Kurtuluş Savaşı vermiş, dünyayı dize getirmiş bir milletiz. Sabretmeyi de, şükretmeyi de biliriz ama onun zamanı ayrı.

Bu ülkede yöneticiler, cumhuriyetten sonra vatandaşına fırça atamaz, vatandaşına talimat veremez, vatandaşına emir veremez. Çünkü 102 yıl önce bu millet tebaa olmaktan kurtarıldı. Birey oldu, vatandaş oldu, özgür oldu ve 102 yıl önce ülkemizde cumhuriyet şunu bize öğretti: Yönetici, kamuda vatandaşına hizmet eden yönetici haddini bilecek. Haddini bilecek.

Cumhuriyet her şeyden önce milletine saygı duymaktır. Yöneticilerin vatandaş karşısında haddini bilmesi demektir. Biz bu anlayışla siyaset yapıyoruz. İşte bu anlayışın adı nedir biliyor musunuz? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

Cumhuriyet Halk Partisi kayıtsız şartsız millete inanmanın, millete güvenmenin partisidir. Yapacağımız ön seçim işte bu ruhun, bu anlayışın ifadesidir. Nasıl ki ülkenin ve devletin tek sahibi milletse, partilerin tek sahibi de üyelerdir. Siz saygıdeğer Cumhuriyet Halk Partililer ne derseniz o olur. 23 Mart’ta da siz ne derseniz o olacak. Cumhuriyet ve demokrasi adına yapılacak en doğru, en ilkeli şeylerden birini yapıyoruz. Partimizin cumhurbaşkanı adayını ön seçimle belirliyoruz. Ön seçim partimizin yalnız hukukunda değil, geleneklerinde ve ruhunda vardır.

Sandıktan kaçanlar, partilerini saraydan yönetenler yapacağımız ön seçimi istismar etmeye, kendilerine fayda çıkarmaya çalışıyorlar. Ama onlara bu fırsatı vermeyeceğiz. Çünkü bizim partimiz demokrasi devrimi yaptı, demokrasi devrimi. Ön seçimle cumhurbaşkanı adayını seçerek demokrasi devrimi yaptı. Bu demokrasi devrimine imza atan çok kıymetli Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’e, onun nezdinde burada bulunan çok kıymetli MYK üyelerimize, Genel Sekreterimize, Genel Başkan Yardımcılarımıza, Parti Meclisi üyelerimize ve benim bu yola çıkmama güçlü desteğini veren Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu’na hepinizin huzurunda bu demokrasi devrimi adına teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar.

Demokrasi tarihimizin en geniş katılımlı ön seçimini, bir üyeyi bile eksik bırakmadan yol almaya hep beraber çalışacağız. Sonra da bütün muhalefeti bir araya toplayacak hamleler yapacağız. Milletten kaçanlara korku salacağız, korku. Milletimize umut kaynağı olacağız. Biz 23 Mart’ta kullanacağınız her oyla birlikte ne yapacağız, biliyor musunuz? Saraydakine haddini bildireceğiz. Ön seçimde, hep birlikte, hep birlikte ona diyeceğiz ki: "Bak, bak Erdoğan, işte bu sandıktır. Bu mühür, mühür kendini sultan zannedenlerin değil, milletindir. O sandıktan kaçamayacaksın! O mühürden kaçamayacaksın!" Bunu diyeceğiz."