İmamoğlu “ayrı parti kuracak” iddiası! CHP içi bir odağın yaydığı “şayia” mı?..
Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, son günlerde yoğunlaşan “İmamoğlu yeni parti kuracak” iddialarını yorumladı…
Efendim: siyaset arenasında durum kızıştıkça ve seçim yaklaştıkça ortalığı muhtelif iddialar, senaryolar kaplıyor. Bu tip yaklaşımlar çeşitli isimler üzerinden olabiliyor. Bu konuda en bereketli parti CHP oluyor. Neredeyse her gün bir olay, bir tepki veya şayia dolaşabiliyor. Doğrusu ben böyle kıpır kıpır, “dinamik” parti görmedim!..
ANAP’ın Yeni Versiyonu mu?..
Nitekim bir süredir Ekrem İmamoğlu hakkında ilginç bir iddia dolaşıyor. Buna göre İmamoğlu eğer seçimler istediği gibi neticelenmez ve partiye dair planları tutmaz ise ayrılıp başka bir parti kurma yoluna gidecek. Son günlerde kimi medya yorumcuları ve siyasetçilerden benzer mealde yaklaşımlar geliyor. Buna göre İmamoğlu şayet İBB başkanlığını ve parti başkanlığını kazanamazsa ayrı bir parti kuracak denilmekte.
Öyle ki bunu İmamoğlu’nun geçmişinde “ANAP’lı olduğu, sağ gelenekten geldiği, muhafazakâr kökenli olduğu” gibi savlarla harmanlanarak kuracağı partinin Özal’ın eski ANAP’ı gibi “Dört eğilimi birleştiren bir parti” olacağı tespitinde bulunanlar dahi var. Bunlara hemen beraberinde “İmamoğlu’nun CHP’li olmadığı”, “CHP’ye ısınamadığı”, “CHP’nin DNA’sıyla oynamak istediği” vb, gibi ithamlar ekleniyor. Hoppala hadi buyurun bakalım… Bayram değil, seyran değil, nereden çıktı şimdi birdenbire bu siyasi “dedikodu” ? Kimler tarafından dolaşıma sokuldu? Amaç ne?..
İddialar Aslında Yeni Değil!..
Hatırlanırsa benzer iddialar geçtiğimiz genel seçimler sonrasında da ortaya atılmıştı. CHP Genel Başkanı olamazsa ya da İBB başkanlığına tekrar aday gösterilmezse ayrılıp ayrı parti kuracağı hatta İYİP’ten aday olabileceğine dair, (Ki o zaman Abla, kardeştiler!) vb iddialar olmuştu. Şimdi benzer iddialar niçin ısıtılıp tekrar ortaya sürüldü bilmiyorum.
Nitekim bende 11 Temmuz 2023’te “İmamoğlu ‘Değişim Partisi’ kurar mı?.. Partiyi değiştiremedim, bari parti değiştireyim!..” başlıklı bir yazı yazmış ve bunun koşullarının olup olmadığını tartışmıştım. Lakin o günün koşulları da niyetleri de farklıydı. Bugün ise apayrı!..
CHP “Kuluçkalık” mı Olacak?..
Hatta daha şimdiden partide belli köşe noktalara kendine yakın isimlerin atanması için önayak olması, bilhassa ilçe belediye başkanlarına bu derece yön vermeye çalışması yarın öbür gün bir kopma durumunda “Toplu ayrılışa” zemin hazırlama niyetine yoranlarda mevcut. Böyle tarif edilmese de İmamoğlu CHP’yi ve İBB’yi kendine bir “basamak”, bir “kuluçkalık” olarak kullanıyor denilmek isteniyor herhalde. Bence sadece ileride atmayı planladığı adımlar için CHP’de gücünü, konumunu perçinlemeye çalışıyor o kadar. Yani tersine ayrılmak için değil, iyice yerleşmek için yapıyor denebilir herhalde…
Eğer böylesi iddialar seçim öncesi değil de seçim sonrası oluşan başka bir konjonktürde olsaydı bende olabilirliği üzerine düşünürdüm. Lakin şu an öyle bir durum yok. O halde bu sol seçmeni İmamoğlu’nu desteklemekten kopartacak, İmamoğlu’na yönelik bir “psikolojik operasyon” ihtimaline daha çok benziyor. Bu tezi dile getiren medyadan kimi arkadaşlar elbette samimi olarak buna inanıyor olabilirler. Ancak bunun özellikle yayılmadığı ne malum? Dikkatli dile getirmek lâzım!..
CHP İçi Bir “Odak” mı?..
Bunun arkasında kimlerin olabileceğine dair bir şüphem var elbette. Benim analiz ya da tahminime göre bu “Dış” bir odaktan ziyade “CHP İçi” bir odağın işine daha çok benziyor. İsimleri bilemem. Lakin –eğer düşündüğüm gibiyse- arkasındaki yapının CHP’deki geleneksel statükonun bozulmasını istemeyen yapı olduğunu sanıyorum. Temelinde ise rant dağıtım ilişkilerinin bozulması kaygısı var. Şimdi bunu aynı zamanda bir “Tasfiye” olarak görenler kendilerince bir önlem alıyor ve “Karşı – Hamle” yapıyor gibiye benzemektedir!..
Bu ise her zaman formüle ettiğim şekliyle “Hemşerici / Mezhepçi / Etnikçi / Bölgeci damar”a bağlanabilir. Bu konuda ısrarcıyım ve ne kadar hatırlatsam azdır. Çatışmanın “Sınıfsal temeli” budur. “İki İhaleci – müteahhit kliğin” kapışması da denebilir. İmamoğlu’ndan bu yüzden çekinmektedirler. Onlara göre İmamoğlu’nun ilişkiyi tersyüz etme ihtimali vardır. O yüzden olayları Kılıçdaroğlu, Özgür Özel ve İmamoğlu’nun şahsı üzerinden okumak yanıltıcı olabilir. Daha doğrusu her biri çatışan kliklerin birer “siyasi temsilcisi” konumundadırlar. Kavga buradadır!..
Zaten bana kalırsa bunlar sırf bu nedenle piyasaya sürülmüş bir “söylenti”ye daha çok benziyor. Gerçeklikten çok bir “kurgu” yu çağrıştırıyor. O yüzden daha somut doneler ortaya çıkmadan benim için sadece bir “senaryo”dan ibarettir. Bende senaryo kurarım. Fakat adı üstünde senaryodur. Gerçeğin kendisidir diyemem. Tabii senaryolar bir gün gerçekleşebilir o başka!..
CHP Gemisine Kendi İçinden Sabotaj mı?..
Öyle görünüyor ki İmamoğlu CHP’de önce yeniden belediye başkanı seçilmek, sonra asıl kendi hakkı olduğuna inandığı genel başkanlığı Özgür Özel’den devralmak sonra da ilk seçimde cumhurbaşkanı olmak istiyor. Burası net. Peki İmamoğlu ne zaman parti kurabilir? Ancak buna zorlanırsa, dışlanırsa. Yani kendi istediği için değil, buna mecbur bırakıldığı için kurabilir.
Örneğin belediye başkanlığını kaybeder ve parti içinden faul yapıldığını hissederse. Yani ki ona bir anlamda bu “tuzağı” kuranlar aslında İmamoğlu’nun kaybedip, CHP’den de uzaklaşmasını istemektedirler. Kendi kafalarındaki projeyi yansıttıkları söylenebilir. Bunun için gemiyi batırmak pahasına bile olsa “sabotaj” tertipleyebilirler. Artık “eski kaptan” mıdır, “yeni kaptan” çevresi mi, yoksa mürettebattan başka birileri mi bilinmez. Sadece hedefte “muhtemel kaptan”ın olduğunu söyleyebilirim…
İddialar Nereden Çıkıyor?..
Peki bu iddiaları nasıl yorumlamalı? İhtimaller neler olabilir? Şimdi bir bakalım…
- AK Parti - Murat Kurum çevrelerinden yayılmış bir psikolojik çelmeleme olabilir. Böylelikle İmamoğlu kendi kitlesi gözünde “sağcı” damgası yiyerek, küçük düşürülüp, yıpratılmak istenmiş olabilir. (Bana göre zayıf ihtimal)
- CHP içinde İmamoğlu’nun kazanmasını istemeyen, amacına ulaşamayan, onu sorumlu tutup, engel gören, hesabını buna göre yapan klikler, isimler olabilir. Onlar tarafından yayılmış şayialar olabilir. (Bana göre kuvvetli ihtimal)
- Doğru olabilir. Gerçekten de İmamoğlu’nun “gizli gündemi” yahut ajandası olabilir. (Olabilir de olmayabilir de!)
- Derin “Siyaset dizaynırları”nın bir operasyonu olabilir. AK Parti ANAP gibi olamadı. Sonunda eğilimleri teke kilitledi. Şimdi daha toparlayıcı bir hareket gerekli tespiti yapmış olabilirler. Buna en uygun ismin ise (Hem sağa hem sola hitap etmesi bakımından) İmamoğlu olduğunda karar kılmış olabilirler. Yeni bir siyasi oluşum tasarlayabilirler. Şimdiden nabız yokluyorlardır. ( Sadece teorik olabilirlik derim)
Gerçi ben şayiaların bu derece yayılmasını daha ziyade ikinci şıktaki nedene bağlıyorum. Ancak gene de kesin konuşamam. Öyle veya böyle bu tarz iddialardan İmamoğlu’nu “yıpratmaya yönelik” sonuçlar doğurmasının beklendiğini tahmin ediyorum. Amaç İmamoğlu’nu “sağcı” göstermek suretiyle yıpratmaya benziyor.
O halde birileri bu derece gözünü karartmış olabilirler mi? Olabilirler. Neden olmasın. Buna “Bana yar olmayanı başkasına da yar etmem” kompleksi de denebilir!..
19. 02. 2024
NOT: Tam bu noktada Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan’ın CHP'deki bazı isimlerin İstanbul'da seçimi kaybedilmesini istediğini vurgulaması tespitlerimi güçlendirir nitelikteydi. Pehlivan "CHP’deki bazı önemli isimler içten içe İstanbul’un kaybedilmesini istiyor!.. CHP koridorlarını uzun yıllardır soluyan bir isimden duydum bunu. Ne üzücü bir iddiaydı. Ülkenin kurucu partisinde sırf istediği koltuğa oturmak için, İstanbul’u yeniden yağma düzenine sokmayı arzulayanlar vardı.” demekteydi. Bende iddiaların arkasında parti içindeki mevzileniş ve hesapların rol oynadığını, aynı çevrelerden pompalandığını düşünüyorum. Eğer böyleyse CHP içi çelişkilerin sanıldığından daha keskin ve acımasız seyrettiğini söyleyebiliriz.