27 Mar 2011 16:21 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:10

"İMAMIN ORDUSU" İLK DEĞİL; KİMİN KİTABI BASILMADAN YAKILMIŞTI?

Can Dündar, Ahmet Şık'ın kitabına "Tarihimizde bir ilk basılmamış kitaba baskın" haberleri üzerine Türkiye'de daha önce de benzeri yaşanan bir olayı kaleme aldı.

Karabekir’in kitabı da basılmadan yakılmıştı

Tarihe pek düşkün olmadığımızdan, her yaşadığımız tatsızlığın başına bir “tarihimizde ilk kez” mührü vurmaktan çekinmiyoruz. Oysa öyle mümbit bir tarih ki bizimkisi, neredeyse yaşanmadık şey kalmamış.
“Basılmamış kitaba baskın” da öyle... İlk değil yani... Hatırlatalım:

Muzır neşriyat
Haziran 1933...
Babıali’de Sinan matbaasının sahibi Sinan Bey’in kapısı çalındı. Kapıda CHP memuru Kâzım ve Ali beyler vardı. Sordular:
“-Sen bir kitap basıyormuşsun.”
“-Evet, ama gizli kapaklı bir şey değil: Milli Mücadele kahramanı Kâzım Karabekir’in hatıratı...” Bunun üzerine Sinan beyi bir otomobille Pangaltı’da Radyoevi karşısındaki 16 numaralı eve götürdüler.
Burası Ali Çetinkaya’nın eviydi. Kılıç Ali de oradaydı. Kılıç Ali, Sinan beye basmakta olduğu kitabın “muzır” olduğunu söyledi: “Memleketimizin geçirmekte olduğu şu kritik devrede neşri münasip değildir” dedi.
Sinan bey, “Ben okudum, zararlı bir şey görmedim. Esasen Paşa bu hatıratı, Halk Fırkası’nın teşvikiyle yazmıştır” diyecek oldu, ama nafile!
Kılıç Ali kızdı: “Sen bilmezsin. Kâzım Karabekir bu kitabı Gazi Paşa’ya karşı yazdı. Biz bu adamı İstiklal Mahkemesi’nde asacaktık, ama yine Gazi Paşa müsaade etmedi”.
Korktu Sinan bey, teslim oldu:
“Karabekir’in ‘İstiklal Harbimizin Esasları’ eserinin 3 bin nüshasını zararlı bulduğum için imha ettim” yazılı bir vesikayı imzaladı. Gitti.

Yakılan anılar
İmha işini Sinop Mebusu Recep Zühtü üstlendi. Gece matbaaya gitti. Maiyetindekilere kitapları gösterip;
“Doldurun çuvallara” dedi. Çuvalları itfaiye araçlarına yüklediler. Hocapaşa Hamamı’na gittiler. Hamam sahibi “Bunca kitabı burada yakarsak bizim ızgaralar tıkanır” deyince Topkapı’daki tuğla harmanlarına yöneldiler. 3 bin nüsha orada yakıldı.
Sordular Sinan beye:
“Başka nüsha yok değil mi?”
“Maalesef var, kitap basılırken Kâzım Karabekir Paşa her basılan formadan beşer adedini aldırdı.”
Heyet panikledi. Telaşla o 5 nüshanın peşine düştüler.
1933 Haziran’ının 4’ünü 5’ine bağlayan gece, sabahın 4’ünde, 100 polisle Paşa’nın Erenköy’deki köşkünü bastılar. Paşa “Ne istiyorsunuz, bu ne hal” diye çıkıştı.
Baskıncıların arama emri bile yoktu. Ne gam! Köşkü istila ettiler. Hane halkının dehşetli bakışları altında evde ne kadar evrak varsa topladılar. Arama 4,5 saat sürdü. Evdeki her kâğıt parçası çuvallara doldurulup götürüldü. Lakin içlerinde kitabın kopyaları yoktu. Polis Müdürü Fehmi:
“Paşa Hazretleri! Kitabınızın 5 nüshası sizdeymiş. Nerede ise lütuf buyursanız” deyince Paşa:
“Bahsettiğiniz 5 nüshayı heyecana düşen refikam şuradaki ocakta tutuşturup yaktı” cevabını verdi. Ocağa baktılar, hakikaten yeni yakılmış kitap külleri vardı. Polis müdürü külleri inceledi; anlayamadı. Gittiler.

27 yıl sonra
Sonra ne mi oldu?
Polis günlerce her yerde o 5 nüshayı aradı. Paşa’ya olmadık tuzaklar kuruldu; bulunamadı. Ne zaman ki İsmet Paşa, Kâzım Karabekir’e barış elini uzattı; kitap faslı o zaman kapandı.
(Küçük bir not: Devlet, Kâzım Karabekir’le ancak Org. İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı döneminde barışmıştı. Kâzım Karabekir için Genelkurmay’da anma töreni düzenlenmişti. Org. Başbuğ’dan sonra bu törenden de sessiz sedasız vazgeçildi.)
“Karabekir’in Kitabı Niçin ve Nasıl Yakıldı”yı merak edenler Kandemir’in “Siyasi Dargınlıklar” serisinin 5. cildine (Ekicigil, 1955) bakabilir.
Benim evdeki “İstiklal Harbi Hatıralarım” (Emre, 1960) kitabının girişinde, kitap hakkında toplatma talebiyle açılan davanın iddianamesi, bilirkişi raporu ve beraat kararı var.
Böyle cadı avlarından geçip buralara geldi bu ülke...
Eskiden yakıyorlardı; şimdi geliştiler, siliyorlar.
Erdoğan “Tek parti diktası deyince akla CHP gelir” diyordu ya...
Artık AKP de gelecek

Can Dündar/Milliyet