İlyas Salman'dan olay benzetme: Maho Ağa'ya bakın Erdoğan'ı görürsünüz...
Bahçeli, Davutoğlu'na Kibar Feyzo'yu izlemesini tavsiye etmişti. İlyas Salman ise filmin karakterlerinin tahlilini yaptı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Propaganda filmini hatırlatarak
Türkiye-Suriye sınırının yanlış çizildiğini söyleyen Başbakan Ahmet
Davutoğlu'na Kemal Sunal, Şener Şenve İlyas Salman'ın başrolünde
oynadığı Kibar Feyzo filmindeki 'Maho Ağa' karakterini incelemesini
söyledi.
Kibar Feyzo'da "Bilo" karakterini canlandıran İlyas Salman "Maho
Ağa’yı seyredin Erdoğan’ı görürsünüz. İkisi de baskıcı, ‘ben ne
dersem o olur’cu” dedi. Salman, "Türkiye’nin büyük çoğunluğu da
Maho Ağa tarafından kandırılan Bilo” diye konuştu.
Cumhuriyet'ten Ceren Çıplak'a konuşan İlyas Salman, "Halk, Kibar
Feyzo, Bilo da Davutoğlu. Bu iktidarın değişmesi için öncelikle
okur yazar oranını değil, okuduğunu anlayanın oranını değiştirmek
lazım. Rol aldığım bütün filmler bugüne uyuyor, aynı sancıları
yaşıyoruz" dedi.
Ceren Çıplak'ın İlyas Salman'la yaptığı söyleşi şöyle:
- Bahçeli, Davutoğlu’na Kibar Feyzo’daki Maho Ağa’yı
dikkatle incelemesini tavsiye etti. Sizce neden?
Maho Ağa diyeceğine Tayyip Erdoğan deseydi daha iyi olurdu. Maho
Ağa’yı seyredin Tayyip Erdoğan’ı görürsünüz. İkisi de baskıcı, ben
dedimci, ‘ben ne dersem o olur’cu. Davutoğlu ise Erdoğan’ın kulu,
çömezi.
- Peki o zaman halk da Kibar Feyzo mu oluyor?
Halk, Kibar Feyzo, Bilo da Davutoğlu. Bu iktidarın değişmesi için
öncelikle okur yazar oranını değil, okuduğunu anlayanın oranını
değiştirmek lazım. Rol aldığım bütün filmler bugüne uyuyor, aynı
sancıları yaşıyoruz.
Torununun adı ‘Gezi’
- Size “nasılsınız” diye sorduklarında eskiden “Türkiye gibiyim”
derdiniz. Sizi aradığımda ise “Türkiye’den daha iyiyim” dediniz.
Nedir bu değişikliğin sebebi?
Seçimlere kadar “Türkiye gibiyim” diyordum çünkü en azından
demokrasinin D’si vardı. “Türkiye gibiyim” demek bende de
demokrasinin D’si var demektir, ama son seçim demokrasinin D’sini
de öldürdüğü için “Türkiye’den daha iyiyim” diyorum. En azından
kendi ailemde demokrasiyi kurdum.Evimin Türkiye’de demokrasi
tüccarlarının yarattığı sözde demokrasiden daha iyi olduğunu
düşündüğüm için bunu söylüyorum. Türkiye’nin de en az benim kadar
rahat yaşamasını isterim.
- Sizin kadar rahat olması ne anlama geliyor?
En azından ev ihtiyacı olmasın insanların. Ücretsiz eğitim hakkı
olsun ki en büyük haklardan biri benim gözümde. Çünkü dünyayı
bilmeyenler, bilmedikleri dünyada yaşayanlar fuzuli yer işgal
ediyorlar yeryüzünde. Bunun için hepsinin hakkında dava açmaya
hazırlanıyorum... Bu arada torunum dünyaya geldi. Bugün 6
günlük.
- Gözünüz aydın, adı ne?
Efruz Gezi. Efruz aydınlatan, ışıtan demektir. Gezi de
mâlumunuz...
- Bu arada kime dava açacaksınız? Neden?
Erdoğan’a dava açmak istiyorum. Çünkü önce demokratım diyorsa benim
babam kadar çalışmayı öğrenmeli. Benim babam Malatya’da Buğday
Pazarı’nda 40 yıl hamallık yaptı. Benim babam Erdoğan’ın oğlu Bilal
kadar çalışmadı mı? Bırak gemiciği, sandalı bile yoktu babamın. 40
yıldır anası ağlatılan bir milleti güldürüyorum. Onlar benim kadar
çalıştı mı ki beyaz sarayları var. Benim neden beyaz sarayım
yok?
- Çok dertli gördüm sizi..
Doğru. Descartes, yüzlerce yıl önce “İnsan, düşünen bir hayvandır”
demiş. Artık günümüzde insan seçmesini bilen hayvandır.
'Devlet değil 'dövlet'...'
- Sinemada en çok gariban, mazlumu canlandırdınız. İçinizde böyle
bir adam mı var?
Yüzde 80’imiz öyle değil mi? İçimde Türkiye’nin bütün insanları
var. Türkiye’nin büyük çoğunluğu da Bilo. Çoğumuz Maho Ağa
tarafından kandırılan Bilo’yuz.
- Türkiye, İlyas Salman’ı anladı mı? Yaşarken hak ettiği
değeri veriyor mu?
Sokaktaki insan değerimi verdi ama devlet vermedi. Çünkü ben
devleti dövmeye çalışıyorum. Zaten halkımız devlet değil “dövlet”
diyor. Döverek yönetiyor, o yüzden ‘dövlet’. Dövlet de beni dövüp
yönetmeye çalışıyor. Ne ben dayaktan usandım ne de onlar
dövmekten...
- Türk sinemasından dışlandınız mı?
Evet dışlandım. Devlet tarafından emir almayan, buyruklarına karşı
çıkan bağımsız yönetmenler var, onların filmlerinde rol
alıyorum.
- Dışlandıktan sonra beyazperdeye bakışınız değişti mi?
Sinema, oyuncu ne demek?
Sinema, hayatın perdeye aktarılmış halidir. Oyuncu, hayattan
aldığını sanata sunan adam. Oyunculuk sadece yetenekle olacak şey
değil. Hani altı aylık bir çocuğu suya atarsınız çırpına çırpına
suyun üstünde kalmayı öğrenir ya, oyunculuk da sokakta, hayatta,
beyazperdede kulaç ata ata da öğrenilir. Zaten halkı tanımayan
hakkı tanımaz, halkı bilmeyen halkın sinemasını yapamaz.
- Sanat size hangi perdeyi açtı?
Bana hayata şeffaf bakmayı öğretti. Hayata çıplak gözle bakmayı,
perdelememeyi, süslememeyi, yalın gerçek haliyle bakmayı
öğretti.
'Devlet sevişenlere düşman'
- Nasıl hatırlanmak istersiniz?
Bana ‘küçük âşık adam’ derler. Bu lakabı Sinan Çetin takmıştı. Öyle
hatırlanmak isterim.
- Neden küçük âşık adamsınız?
Yukarıdan ilahi bir yumruk inmiş de yarısı yere geçmiş bir garip
adamım. Âşık olmayan yaşamasın. Her şeye âşık, emeğe âşık... Ama
yürümemize karışıyorlar, konuşmamıza karışıyorlar. Sevişmemize
karışıyorlar. Halbuki sevişmek dünyanın en özgür yapılması gereken
eylemlerinden biridir. Düşünsene devlet her şeyi bıraktı,
sevişenlerin düşmanı oldu!
- Çeyiz sandığının içinde ne var?
Sevgi. Çeyiz sandığında sevgiyi saklıyoruz.
- Aşk da sansüre takılır mı?
Benim aşk hayatım sansüre takılmadı. Ben sansürü iplemeden
yaşıyorum. Cennet diye bir şey uydurdular. Âşık olursak cennete
gidemeyiz diyorlar. Ben de diyorum ki ne cennete gidelim ne
cehenneme, araf diye bir yer var ben orada duracağım; kim cennete
gidiyor kim cehenneme gidiyor, çetelesini tutacağım.
- Siz türkü de söylüyorsunuz. Yeni bir albüm var
mı?
Bir türkü albümü daha hazırlıyorum. Türkülerimiz unutulmasın diye
söylüyorum. Nâzım diyordu ya, “Şu anda hiçbir şey gideremez iç
sıkıntımı / Memleketimin tütünü ve türküleri kadar”. Memleketimin
türkülerini bilmeyenlerin dünyaya münasip olduklarını
düşünmüyorum.
- Albümde cinsel dürtüleri tahrik eden sözler var mı?
Biliyorsunuz Diyanet, “Müzik cinsel duyguları tahrik ediyorsa
günahtır” dedi.
Böyle konuşarak aslında Diyanet İşleri Başkanı benim cinsel
dürtülerimi tahrik ediyor! Cinsellik günah olsaydı biz olur muyduk?
Anne babamız sevişiyor, biz dünyaya geliyoruz. Diyanet İşleri
Başkanı, kendi dünyaya gelişine bile hakaret ediyor aslında.
- Kitaplarınızı ‘Sizin İlyas’ diye imzalıyorsunuz... Bizim
İlyas kimdir?
Ben halkın sanatçısıyım. Halk da benim sanatçım. Sanatçılar genelde
“Sevgilerimle” yazarlar. Ben şöyle yazarım: “Sevgili arkadaşım,
umudun bitmeden ömrün bitmesin. Çünkü ömür umuttan önce bitmeli.”
Sizin İlyas aşkı, şiiri ve kavgayı bilerek yaşayan bir insandır.
Dünyada âşık olunacak, uğruna şiirler yazılacak çok güzellik var,
kavga edilecek çok p*şt var. Güzellikleri, çirkinlikleri göstererek
yaşar Sizin İlyas. Sizin İlyas, kristalize bir adam. Şimdi kimse
bana alçakgönüllü ol demesin. Ülkemizde zaten alçaklıkla
alçakgönüllülük birbirine karıştırılıyor. Dünyayı bildiğin kadar
acırsın. Dünyayı bildiğin kadar acı çekersin. Dünyayı bildiğin
kadar sevinç duyarsın.
'Silivri küçük, Türkiye büyük hapishane'
- Can Dündar ve Erdem Gül için destek mesajınız var
mı?
Silivri küçük hapishane, Türkiye büyük hapishane. Sonuna kadar
yanlarındayım. Düşünceye kelepçe vurulamaz. Onlar oradan çıkana
kadar benim kavgam sürecek.
'Tiyatro izler gibi izliyorlar'
“Güneydoğu’daki savaşta hangi zengin çocuğunun öldüğünü gördünüz?
Hangi milletvekili ya da hangi generalin çocuğunun öldüğünü
gördünüz? Yoksul Türk, Kürt çocuğu ölüyor. Onların kanından
milyonlarca dolar para topluyorlar. Hükümet de topluyor o parayı.
Emperyalizm ‘savaşı durdurmayın’ diyor. Barış süreci bir aldatmaca.
Halklar, gerçek savaşı durdurmalı. Diyecekler ki, ‘Biz, zengin
kurşunlarıyla ölüyoruz. Onlar beyaz saraylardan tiyatro seyreder
gibi seyrediyorlar’. Halkın bu anlayışa gelmesi için de kültürel
birikim olması lazım. Kültürsüzlüğü körükleyip sigarayı
yasaklarsanız o ülkede o iş olmaz.”