İlker Başbuğ'dan kitap; Komiserin hangi teklifini reddetti?
Ergenekon davasında müebbet hapis cezası alan Genelkurmay Eski Başkanı emekli Orgeneral Başbuğ, yaşadıklarını anlattı.
Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, tutuklanmasını ve
Silivri Cezaevi'ndeki günlerini pazartesi günü Kaynak Yayınları'nın
yayımlayacağı 'Suçlamalara Karşı Gerçekler' adlı kitabında anlattı.
Başbuğ, yargıyı, siyasetçileri ve mensubu olduğu Silahlı
Kuvvetler'i eleştirdi.
"BİNAYI TERK EDEBİLECEĞİMİ SÖYLEDİ, ŞİDDETLE KARŞI
ÇIKTIM"
Başbuğ tutuklanıp Silivri Cezaevi'ne götürüldüğü geceyi şöyle
yazdı: Terörle Mücadele Şubesi'nden polislerin mutlu olmadıkları
yüzlerinden anlaşılıyordu. Başlarında bulunan komiser, adliyenin
arka kapısından çıkarak binayı terk edebileceğimizi söyledi.
Şiddetle karşı çıktım.
İLK KEZ ANLATTI
Milliyet gazetesinin haberine göre, Ergenekon davasında "Hükümeti
devirmeye teşebbüs" iddiasıyla hakkında müebbet hapis cezasına
verilen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un,
Silivri Cezaevi'nde yazdığı yeni kitabı pazartesi günü okuyucuyla
buluşuyor. Kaynak Yayınları'ndan çıkan 'Suçlamalara Karşı
Gerçekler' adlı 304 sayfalık kitapta, Başbuğ tutuklanması öncesi,
sırası ve sonrasında yaşadıklarını ilk kez anlattı.
"Haksızlıkları ve acıları benimle birlikte yaşayan ve paylaşan
aileme... Sevil, Feride ve Murat'a" sözleriyle kitabına başlayan
Başbuğ, kitabının önsözünde şunları yazdı:
"TSK VEFASIZLIK GÖSTERDİ"
"6 Ocak 2014 tarihinde, Silivri Cezaevi'nde geçirdiğim ikinci yılı
da tamamlayacağım. Ortada, çalınan kocaman iki yıl var. Benim
hayatımdan, ailemin hayatından ve yakınlarımın, sevenlerimin
yaşamından çalınan koca iki yıl... Daha bu hırsızlık, gasp ne kadar
devam edecek onu da bilmiyorum. Benden iki yıl çaldılar, ama
yaşamından daha fazla yıl çalınan o kadar kişi var ki, onları
unutmak mümkün mü? Bu tarihi süreçte; Yargı aldığı kararlarla
sınıfta kaldı. Siyaset, sadece konuşarak ve seyrederek sınıfta
kaldı. Medya, gerçeklere dokunmaktan çekinerek sınıfta kaldı. Türk
Silahlı Kuvvetleri, muvazzafı ve emeklisi ile silah arkadaşlarına
vefasızlık göstererek sınıfta kaldı. Cezaevlerinde bulunanlar ise,
aileleri ve sevenleriyle hep dimdik ayakta kaldılar. Ne eğildiler
ne de büküldüler."
"O AN DÜNYAM KARARDI"
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Başbuğ, 5 Ocak 2012
tarihinde tutuklandığı geceyi anlattı. Başbuğ, kendisini
Beşiktaş'taki adliyeden Silivri Cezaevi'ne götüren Terörle Mücadele
ekibinin de mutsuz olduğunu söyledi:
"Gece yarısına doğru duruşma salonuna çağrıldık. Derme çatma, zemin
katta bir yerdeydi salon. Salon küçük olduğundan kürsüler heyula
gibi görünüyordu. Hâkim gelip yerini aldı. Genç ve gözlüklü
biriydi. Ancak işin komik yanı, adeta kürsü arkasında kaybolmuştu;
başı görünüyordu. Şahsıma yöneltilen suçlamayı ilk kez bu hâkimin
ağzından duydum. Suçum şu idi: 'Silahlı terör örgütü kurma veya
yönetme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya
görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme.' 'Terör örgütü kurma
ve yönetme!' Bu sözleri duyunca, açık söylüyorum dünyam karardı.
Önüme kim çıkarsa çıksın devirip ezip geçebilirdim. İsyan
halindeydim. Sözler ile isyanımı dile getirebilirdim. Saat
00.30'du. Silivri'nin yolu bize de açılmıştı.
"ARKA KAPIDAN ÇIKABİLİRSİNİZ DEDİLER"
Usulen ilk önce Metris Cezaevi'ne gidiliyor hatta bir gün orada
kalınıyormuş. Ben bunu istemedim. Doğrudan Silivri'ye gitmek
istediğimi söyledim. İsteğim uygun görüldü. Terörle Mücadele
Şubesi'nden görevlendirilen polisler, bir süre sonra hareket
edebileceğimizi söylediler. Hepsi saygılıydı ve yaşanılan durumdan
pek mutlu olmadıkları yüzlerinden anlaşılıyordu. Başlarında bulunan
herhalde komiser idi, istersek adliyenin arka kapısından çıkarak
binayı terk edebileceğimizi söyledi. Şiddetle karşı çıktım.
Geldiğimiz gibi, alnımız açık, başımız dik ön kapıdan çıkacaktık.
Öyle yaptık."
CEZAEVİNDE İLK SABAH
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Başbuğ, cezaevindeki ilk
sabahı şöyle anlattı:
"6 Ocak 2012 sabahı, daldığım derin uykudan uyandım. Yedi küçük
odası bulunan, iki katlı cezaevinin bir koğuşunda tek başıma
uyumuştum. Hava soğuktu. Getirdiğim eşyalar arasında bulunan kalın
giysilerden seçtiklerimi giydim. Aşağı kata indim. Büyük bomboş bir
salon, iki masa bir de eski bir televizyon vardı. Yüzümü yıkadım.
Televizyonu açtım. Haber kanalları büyük ölçüde benim tutukluluk
haberimi veriyordu. Televizyonun sesi boş odada gürültü şeklinde
yankılanıyordu: 'Türkiye Cumhuriyeti'nin 26. Genelkurmay Başkanı,
terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlamasıyla tutuklandı. Takdir
Yüce Türk Milletine aittir.' Kenarda, bir tepsi üzerinde kurabiye
kutuları, su ve meyve suları vardı. Herhalde, cezaevi idaresi
tarafından ilk ihtiyaçların karşılanması için konulmuştu. Oradan
bir iki şey alıp yedim."
"HİÇBİR ZAMAN DARBECİ OLMADIM"
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, ceza almasına neden olan
darbe iddialarıyla ilgili kitabında şunları yazdı: "Ben ne
teğmenken ne de Genelkurmay Başkanı iken, hiçbir zaman darbeci
olmadım. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 48 yıl fiili hizmetten sonra,
30 Ağustos 2010'da emekli oldum."