11 Nis 2015 01:00
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:28
İlker Başbuğ tartışılan filmin yönetmenini topa tuttu: 'Atatürk yoktu' diyor, yalan söylüyor
Eski Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, Atatürk'e yer verilmeyen "Son Mektup" filmini eleştirerek "Filmi çekenin savunmasını okudum. Yalan söylüyor." dedi.
Eski Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ 18 Mart Çanakkale Deniz
Zaferi'nin yıldönümü ile ilgili, Isparta'da düzenlenen bir
etkinliğe katıldı. Süleyman Demirel Üniversitesi Atatürkçü Düşünce
Topluluğu tarafından düzenlenen ‘20. Yüzyılın Lideri Mustafa Kemal’
başlıklı konferansta konuşan Başbuğ, içinde Atatürk'e yer
verilmeyen Çanakkale filmini de eleştirdi.
Başbuğ, Son Mektup filmiyle ilgili şu ifadeleri kullandı:
"18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıl dönüm kutladık. Bir iki densizlik oldu. Bir film çevrilmiş, Atatürk hemen hemen filmde hiç geçmiyormuş. O gün İTÜ’deydim. Orada ‘Çanakkale Savaşları’nın her karesinde M. Kemal Atatürk vardır’ dedim. Sonra bir gazetede o filmi çekenin savunmasını okudum. Diyor ki ‘ben deniz savaşını çektim. Deniz harekatı olduğu için Atatürk yoktu’ diyor. Yalan söylüyor. Çanakkale’de ilk mermi atımı 19 Şubat 1915’tir. Atatürk orada Bolayır bölgesinde komutan. Müttefikler küçük bir birlikle karaya çıkarma yapmak ister. Atatürk bu duruma müdahale eder.”
'Federasyon, ülkenin bütünlüğünü bozar'
Başbuğ, konuşmasında ulus ve üniter devlete sahip çıkılması gerektiğini söylerek, "1924 Anayasası'na baktığınız zaman ilk defa millet kavramı karşımıza çıkıyor. Bu anayasanın 88'nci maddesi çok güzel yazılmış. Diyor ki 'Türkiye halkına din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle Türk denilir'. Bugünkü 66'ncı maddeye karşılık geliyor. Bakın 1924'te bu maddeyi görmüşler. Onun için diyorum ki değişen bir şey yok. Eğer biz 1921 Anayasası özerklik kavramını korursak, bu federasyona yol açar, bu da ülkenin bütünlüğünü bozar. Onun için bizim ulus ve üniter devlete sıkı sıkıya sarılmamız lazım" ifadelerini kullandı.
Ulus devlet kavramından rahatsız olanlar olduğunu söyleyen Başbuğ, "Ülkemiz içinde de dışında da rahatsız olanlar olabilir. Ulus devlet modeli hep hedef alındı. Niye rahatsız oluyorlar. Bir coğrafya var, sınırları çizilmiş bir coğrafya. Egemenlik haklarına sahip olmak var ulus devlette. Ulus devlette devleti oluşturan kurum ve kuruluşlar güçlü. Onun için ulus devlete karşı olanlar devamlı devletin temel kuruluşlarını hedef alarak ulus devleti zayıflatmaya çalışıyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti milletiyle bölünmez bir bütündür diyor. Milleti bölmeyeceksiniz. Milleti bölerseniz bu tehlikeli bir oyundur. Bu oyuna kimse gelmemesi lazım" dedi.
'Nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir toplumda siz dini dışlayamazsınız'
Türkiye'de laiklik kavramının yanlış anlaşıldığını söyleyen Başbuğ, toplum yaşamından dinin ayrılamayacağını beliterek, konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Ben Genelkurmay Başkanı olduğum zaman 2009'da yaptığım bir konuşmada bu konuların üzerinde kapsamlı olarak durdum. Türkiye gibi bir toplumda, nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir toplumda siz dini dışlayamazsınız. Din önemli bir kurum. Kalkıp da seküler düşüncelere gidip de dini toplumun hayatından uzaklaştıralım. Bu yanlıştır. Bazı dönemlerde bunu yapanlar oldu. Toplumun yaşamından dini nasıl ayırırsınız? Silahlı kuvvetlere yönelik yapılan propagandanın en temel noktalarından birisi de şudur. 'Var ya bu ordunun başındaki generaller dinsiz' diyorlar 2009'da da söylediğim şudur. Dedim ki 'Türk Silahlı Kuvvetleri peygamber ocağı. Ben peygamber ocağı olması sıfatından da gurur duyarım.' Ben bunları söylemişim. Peki karşı olduğumuz ne o zaman? Anayasanın 24'ncü maddesi var. Bizim istediğimiz herkesin anayasanın 24'ncü maddesine uyması."
"Ben Genelkurmay Başkanı iken bir konuşmamda şunu söyledim. Evet, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin geçmiş yıllarda askeri müdahaleleri oldu. Yok diyecek halimiz yok. Bırakalım onları tarih değerlendirsin, yanlıştı, doğruydu. Artık Türkiye'de darbeler dönemi kapanmıştır. Demokrasilerde önemli olan seçimle gelen iktidarların seçimle gidebilmesidir. Bu niteliği koruyorsanız demokrasinin diğer eksik ve hatalarını düzeltmeye çalışacaksanız ama önemli olan iktidarlar seçimle gelecek seçimle gidecek. Demokrasinin kriteri budur."
''Türkiye hukuk devleti falan değil. Kim söylüyorsa yalan söylüyor. Şimdi eski hukuk devletini arama yönündeki olumlu gelişmeleri görüyorum. Hukuk devletine tekrar dönüş yönünde bazı olumlu adımlar atılıyor. Ama 1-2 yıl evvele gidelim, Türkiye'de hukuk devleti falan yok. Yapılanları biliyorsunuz. Onları burada tekrarlamama gerek yok."
Başbuğ, Son Mektup filmiyle ilgili şu ifadeleri kullandı:
"18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıl dönüm kutladık. Bir iki densizlik oldu. Bir film çevrilmiş, Atatürk hemen hemen filmde hiç geçmiyormuş. O gün İTÜ’deydim. Orada ‘Çanakkale Savaşları’nın her karesinde M. Kemal Atatürk vardır’ dedim. Sonra bir gazetede o filmi çekenin savunmasını okudum. Diyor ki ‘ben deniz savaşını çektim. Deniz harekatı olduğu için Atatürk yoktu’ diyor. Yalan söylüyor. Çanakkale’de ilk mermi atımı 19 Şubat 1915’tir. Atatürk orada Bolayır bölgesinde komutan. Müttefikler küçük bir birlikle karaya çıkarma yapmak ister. Atatürk bu duruma müdahale eder.”
'Federasyon, ülkenin bütünlüğünü bozar'
Başbuğ, konuşmasında ulus ve üniter devlete sahip çıkılması gerektiğini söylerek, "1924 Anayasası'na baktığınız zaman ilk defa millet kavramı karşımıza çıkıyor. Bu anayasanın 88'nci maddesi çok güzel yazılmış. Diyor ki 'Türkiye halkına din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle Türk denilir'. Bugünkü 66'ncı maddeye karşılık geliyor. Bakın 1924'te bu maddeyi görmüşler. Onun için diyorum ki değişen bir şey yok. Eğer biz 1921 Anayasası özerklik kavramını korursak, bu federasyona yol açar, bu da ülkenin bütünlüğünü bozar. Onun için bizim ulus ve üniter devlete sıkı sıkıya sarılmamız lazım" ifadelerini kullandı.
Ulus devlet kavramından rahatsız olanlar olduğunu söyleyen Başbuğ, "Ülkemiz içinde de dışında da rahatsız olanlar olabilir. Ulus devlet modeli hep hedef alındı. Niye rahatsız oluyorlar. Bir coğrafya var, sınırları çizilmiş bir coğrafya. Egemenlik haklarına sahip olmak var ulus devlette. Ulus devlette devleti oluşturan kurum ve kuruluşlar güçlü. Onun için ulus devlete karşı olanlar devamlı devletin temel kuruluşlarını hedef alarak ulus devleti zayıflatmaya çalışıyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti milletiyle bölünmez bir bütündür diyor. Milleti bölmeyeceksiniz. Milleti bölerseniz bu tehlikeli bir oyundur. Bu oyuna kimse gelmemesi lazım" dedi.
'Nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir toplumda siz dini dışlayamazsınız'
Türkiye'de laiklik kavramının yanlış anlaşıldığını söyleyen Başbuğ, toplum yaşamından dinin ayrılamayacağını beliterek, konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Ben Genelkurmay Başkanı olduğum zaman 2009'da yaptığım bir konuşmada bu konuların üzerinde kapsamlı olarak durdum. Türkiye gibi bir toplumda, nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir toplumda siz dini dışlayamazsınız. Din önemli bir kurum. Kalkıp da seküler düşüncelere gidip de dini toplumun hayatından uzaklaştıralım. Bu yanlıştır. Bazı dönemlerde bunu yapanlar oldu. Toplumun yaşamından dini nasıl ayırırsınız? Silahlı kuvvetlere yönelik yapılan propagandanın en temel noktalarından birisi de şudur. 'Var ya bu ordunun başındaki generaller dinsiz' diyorlar 2009'da da söylediğim şudur. Dedim ki 'Türk Silahlı Kuvvetleri peygamber ocağı. Ben peygamber ocağı olması sıfatından da gurur duyarım.' Ben bunları söylemişim. Peki karşı olduğumuz ne o zaman? Anayasanın 24'ncü maddesi var. Bizim istediğimiz herkesin anayasanın 24'ncü maddesine uyması."
"Ben Genelkurmay Başkanı iken bir konuşmamda şunu söyledim. Evet, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin geçmiş yıllarda askeri müdahaleleri oldu. Yok diyecek halimiz yok. Bırakalım onları tarih değerlendirsin, yanlıştı, doğruydu. Artık Türkiye'de darbeler dönemi kapanmıştır. Demokrasilerde önemli olan seçimle gelen iktidarların seçimle gidebilmesidir. Bu niteliği koruyorsanız demokrasinin diğer eksik ve hatalarını düzeltmeye çalışacaksanız ama önemli olan iktidarlar seçimle gelecek seçimle gidecek. Demokrasinin kriteri budur."
''Türkiye hukuk devleti falan değil. Kim söylüyorsa yalan söylüyor. Şimdi eski hukuk devletini arama yönündeki olumlu gelişmeleri görüyorum. Hukuk devletine tekrar dönüş yönünde bazı olumlu adımlar atılıyor. Ama 1-2 yıl evvele gidelim, Türkiye'de hukuk devleti falan yok. Yapılanları biliyorsunuz. Onları burada tekrarlamama gerek yok."