İlker Başbuğ tartışılan filmin yönetmenini topa tuttu: 'Atatürk yoktu' diyor, yalan söylüyor
Eski Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, Atatürk'e yer verilmeyen "Son Mektup" filmini eleştirerek "Filmi çekenin savunmasını okudum. Yalan söylüyor." dedi.
Eski Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ 18 Mart Çanakkale Deniz
Zaferi'nin yıldönümü ile ilgili, Isparta'da düzenlenen bir
etkinliğe katıldı. Süleyman Demirel Üniversitesi Atatürkçü Düşünce
Topluluğu tarafından düzenlenen ‘20. Yüzyılın Lideri Mustafa Kemal’
başlıklı konferansta konuşan Başbuğ, içinde Atatürk'e yer
verilmeyen Çanakkale filmini de eleştirdi.
Başbuğ, Son Mektup filmiyle ilgili şu ifadeleri kullandı:
"18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıl dönüm kutladık. Bir iki
densizlik oldu. Bir film çevrilmiş, Atatürk hemen hemen filmde hiç
geçmiyormuş. O gün İTÜ’deydim. Orada ‘Çanakkale Savaşları’nın her
karesinde M. Kemal Atatürk vardır’ dedim. Sonra bir gazetede o
filmi çekenin savunmasını okudum. Diyor ki ‘ben deniz savaşını
çektim. Deniz harekatı olduğu için Atatürk yoktu’ diyor. Yalan
söylüyor. Çanakkale’de ilk mermi atımı 19 Şubat 1915’tir.
Atatürk orada Bolayır bölgesinde komutan. Müttefikler küçük
bir birlikle karaya çıkarma yapmak ister. Atatürk bu duruma
müdahale eder.”
'Federasyon, ülkenin bütünlüğünü bozar'
Başbuğ, konuşmasında ulus ve üniter devlete sahip çıkılması
gerektiğini söylerek, "1924 Anayasası'na baktığınız zaman ilk defa
millet kavramı karşımıza çıkıyor. Bu anayasanın 88'nci maddesi çok
güzel yazılmış. Diyor ki 'Türkiye halkına din ve ırk farkı
olmaksızın vatandaşlık itibariyle Türk denilir'. Bugünkü 66'ncı
maddeye karşılık geliyor. Bakın 1924'te bu maddeyi görmüşler. Onun
için diyorum ki değişen bir şey yok. Eğer biz 1921 Anayasası
özerklik kavramını korursak, bu federasyona yol açar, bu da ülkenin
bütünlüğünü bozar. Onun için bizim ulus ve üniter devlete sıkı
sıkıya sarılmamız lazım" ifadelerini kullandı.
Ulus devlet kavramından rahatsız olanlar olduğunu söyleyen Başbuğ,
"Ülkemiz içinde de dışında da rahatsız olanlar olabilir. Ulus
devlet modeli hep hedef alındı. Niye rahatsız oluyorlar. Bir
coğrafya var, sınırları çizilmiş bir coğrafya. Egemenlik haklarına
sahip olmak var ulus devlette. Ulus devlette devleti oluşturan
kurum ve kuruluşlar güçlü. Onun için ulus devlete karşı olanlar
devamlı devletin temel kuruluşlarını hedef alarak ulus devleti
zayıflatmaya çalışıyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti milletiyle
bölünmez bir bütündür diyor. Milleti bölmeyeceksiniz. Milleti
bölerseniz bu tehlikeli bir oyundur. Bu oyuna kimse gelmemesi
lazım" dedi.
'Nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir toplumda siz dini
dışlayamazsınız'
Türkiye'de laiklik kavramının yanlış anlaşıldığını söyleyen Başbuğ,
toplum yaşamından dinin ayrılamayacağını beliterek, konuşmasına şu
şekilde devam etti:
"Ben Genelkurmay Başkanı olduğum zaman 2009'da yaptığım bir
konuşmada bu konuların üzerinde kapsamlı olarak durdum. Türkiye
gibi bir toplumda, nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir toplumda
siz dini dışlayamazsınız. Din önemli bir kurum. Kalkıp da seküler
düşüncelere gidip de dini toplumun hayatından uzaklaştıralım. Bu
yanlıştır. Bazı dönemlerde bunu yapanlar oldu. Toplumun yaşamından
dini nasıl ayırırsınız? Silahlı kuvvetlere yönelik yapılan
propagandanın en temel noktalarından birisi de şudur. 'Var ya bu
ordunun başındaki generaller dinsiz' diyorlar 2009'da da söylediğim
şudur. Dedim ki 'Türk Silahlı Kuvvetleri peygamber ocağı. Ben
peygamber ocağı olması sıfatından da gurur duyarım.' Ben bunları
söylemişim. Peki karşı olduğumuz ne o zaman? Anayasanın 24'ncü
maddesi var. Bizim istediğimiz herkesin anayasanın 24'ncü maddesine
uyması."
"Ben Genelkurmay Başkanı iken bir konuşmamda şunu söyledim. Evet,
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin geçmiş yıllarda askeri müdahaleleri
oldu. Yok diyecek halimiz yok. Bırakalım onları tarih
değerlendirsin, yanlıştı, doğruydu. Artık Türkiye'de darbeler
dönemi kapanmıştır. Demokrasilerde önemli olan seçimle gelen
iktidarların seçimle gidebilmesidir. Bu niteliği koruyorsanız
demokrasinin diğer eksik ve hatalarını düzeltmeye çalışacaksanız
ama önemli olan iktidarlar seçimle gelecek seçimle gidecek.
Demokrasinin kriteri budur."
''Türkiye hukuk devleti falan değil. Kim söylüyorsa yalan söylüyor.
Şimdi eski hukuk devletini arama yönündeki olumlu gelişmeleri
görüyorum. Hukuk devletine tekrar dönüş yönünde bazı olumlu adımlar
atılıyor. Ama 1-2 yıl evvele gidelim, Türkiye'de hukuk devleti
falan yok. Yapılanları biliyorsunuz. Onları burada tekrarlamama
gerek yok."