İlker Başbuğ: "Sehven" işlenen bir hukuk cinayeti daha var
Ergenekon davasında müebbet hapis cezası verilen Genelkurmay Eski Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, yazılı bir açıklama yaptı.
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ yaptığı açıklamada; avukatı
İlkay Sezer’in talebi üzerine Başbakanlık Müsteşarlığı’na yazılan
müzekkerenin hiçbir işlem yapılmaksızın Genelkurmay Başkanlığı’na
gönderilmesini ve müzekkerenin mahkeme tarafından sehven yazılmış
olduğu belirtilerek işlemsiz iadesinin istemesini çok vahim bir
“hukuk cinayeti” olarak değerlendirdi.
İşte Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yaptığı açıklamanın
tam metni:
1. Av. İlkay Sezer'in talebi üzerine, İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi; 17 Eylül 2011 günü, Başbakanlık Müsteşarlığı'na bir
müzekkere (resmi yazı) yazılarak, Genelkurmay Başkanlığı'nın 26
Ekim ve 30 Aralık 2010 tarihli yazılarında yer alan ve internet
siteleri ile ilgili bilgileri içerebileceği düşünülen direktif,
genelge ve MGK kararlarının istenilmesine karar verdi.
2. Başbakanlık Müsteşarlığı'na gönderilen 22 Eylül 2011
tarihli müzekkere, Başbakanlık Müsteşarlığı tarafından herhangi bir
işlem yapılmaksızın 06 Ekim 2011 tarihinde Genelkurmay
Başkanlığı'na gönderildi.
3. Bundan sonra ne olduğu ise, Genelkurmay Adli
Müşavirliği'nin 17 Ekim 2011 tarihli, İstanbul 13. Ağır Ceza
Mahkemesine gönderdiği yazıdan, açık ve insanları hayrete düşürecek
şekilde anlaşılmaktadır.
Yazıda şunlar denilmektedir:
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Zabıt Katibi -ismi yazıda yer
almaktadır- ile Genelkurmay Adli Müşavirliği arasında geçen telefon
konuşmasında, zabıt katibi şöyle demiştir:
“Başbakanlık Müsteşarlığına gönderilen 22 Eylül 2011 tarihli
müzekkere "SEHVEN" yazılmıştır. İşlemsiz olarak iade ediniz”.
Bu konuşma cereyan ederken, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin bu
konuya ilişkin olarak aldığı ara karar ortadadır, kalkmamıştır.
Daha sonra da, durum 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 27 Ekim 2011
tarihli tutanağına da şöyle geçmiştir:
"17 Eylül 2011 günü alınan ara karar gereği, Genelkurmay
Başkanlığı'na yazılan yazıya MUAMELETEN cevap verildiği,
görüldü."
Uygulamada "MUAMELETEN" ifadesinin, talebin karşılanmadığı ancak
bir işlem yapıldığını ifade etmek için kullanıldığı
bilinmektedir.
Mahkemeye göre ise, konu kapanmıştır. Ama nasıl?
Mahkeme, verdiği ara karar ortada iken; Başbakanlık Müsteşarlığına
gönderdiği yazıya "SEHVEN" yazılmış demiş ve bu yazının işlem
yapılmaksızın iadesini istemiştir.
"AKIL TUTULMASINA NEDEN OLABİLECEK BİR HUKUK CİNAYETİ"
4. Ortada çok vahim bir hukuk ihlali vardır.
Aşağıda belirtilen konulara Mahkemenin açıklık getirmesi ve
Türkiye'deki değerli hukuk adamlarının da bu konuyu değerlendirmesi
gerekmektedir:
a. Bir Mahkeme ara karar verip, bu kararının gereği
olarak ilgili makama bir müzekkere gönderdikten sonra, konuya
ilişkin almış olduğu karar ortada dururken, gönderdiği müzekkerenin
telefon ile "SEHVEN" yazıldığını ve işlem yapılmadan iade
edilmesini, hangi hakla ve yetkiyle isteyebilir? Böyle bir durum
daha önce acaba yaşanmış mıdır?
b. Mahkemeyi bu şekilde hareket etmeye sevkeden
nedenler nedir?
c. Genelkurmay Başkanlığı tarafından "İnternet Andıcı"
ile ilgili olabileceği değerlendirilen ve incelenmesi gerektiği
belirtilen söz konusu direktif, genelge ve MGK kararları
görülmeden, incelenmeden 26. Genelkurmay Başkanı hakkında 13. Ağır
Ceza Mahkemesi 30 Aralık 2011 günü nasıl suç duyurusunda
bulunabilir? Tutuklama kararı nasıl alınabilir?
d. İşin daha da vahim olan noktası; başta İnternet
Andıcı sanıkları olmak üzere, Ergenekon Davası olarak bilinen
davanın diğer sanıklarının da durumlarını etkileyebilecek söz
konusu direktif, genelge ve MGK kararları 13. Ağır Ceza Mahkemesi
tarafından görülmeden, incelenmeden, "EKSİK İNCELEME" yapılarak, 5
Ağustos 2013 günü nasıl nihai kararını verebilir?
5. Ortada, akıl tutulmasına neden olabilecek; yasal olarak yapılan
bir işlemin "SEHVEN" yapıldığı, telefonla söylenerek işlenen bir
"hukuk cinayeti" vardır.
Mahkemenin kararını açıklamasının üzerinden dört ay geçti.
"Gerekçeli Karar" hala ortada değil. Ne kadar daha zaman geçeceği
de belli değil.
Bu vahim tablo karşısında; yetkili ve sorumlu makamlar çok kere
yaşandığı gibi yine; bu sorunlar temyiz sürecinde çözülebilir, ne
olacak, suçsuz insanlar biraz daha cezaevlerinde yatmaya devam
etsinler, ömürlerini tüketsinler, bundan ne çıkar mı
diyecekler?
Ondan sonra bizler de "Adalet Mülkün Temelidir" sözünün, Türkiye'de
anlamsız bir tekerlemeye dönüştüğünü haykırırsak, sesimizi acaba
duyanlar olacak mı?
Doğrusu çok merak ediyorum!”