14 Nis 2010 09:09
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:13
İLK YAZISINI OKUDUM...BEĞENMEDİM! "NİÇİN AYDINLIK?" DİYE MERAK EDİYORUM?
Star Gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, Aydınlık Dergisi'ne transfer olan YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu için neler yazdı?
Aydınlık yazarı olan savcı kim?
Müjdeli haberi önceki gün aldım... Yargıtay Savcısı ve eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu yazarlığa başlamış.
Hem de nerede?
Maocu arkadaşların yayın organı Aydınlık dergisinde.
Kendisi, eskilerin ifadesiyle bir “müddeiumumi”dir, yani savcıdır. Elindeki yasalara dayanarak, kamu adına iddialarda bulunur. Bu iddiaları mahkemeye taşır. Görevi budur. Bu görevi yaptığı için devletten para alır. Bu para da sizin bizim vergilerimizden ödenir.
Müddeiumumi olması hasebiyle, siyasi karşılığı olabilecek söz ve davranışlardan kaçınır, kaçınması gerekir.
Mesela bir savcı, kendisini “siyasi taraf” yerine koyup icra organının tasarruflarını sorgulayamaz; bu konuda demeç veremez, açıklama yapamaz, eylemli duruş sergileyemez.
Bir savcı, “yasama organı” olan parlamentoyu istiskal edemez. Parlamentodan çıkacak her yasaya uymak ödevinde ve görevindedir.
Bir savcı, mahkeme kararlarının dışına çıkamaz.
Bir savcı, yürüyen bir soruşturmada “engelleyici” tutum takınamaz.
Bir savcı, özlük hakları itibariyle bağlı olduğu Adalet Bakanlığı yokmuş gibi davranamaz.
Bir savcı, Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini, bu hükümette görev yapan bakanları, temsil mekanizmasını, parlamento üyelerini, bazı anlayışları, bazı düşünceleri, bir kısım vatandaşı, bir kısım basını “hasım” olarak göremez. Bütün bu unsurlarla ilişkisini tayin eden şey cari yasalardır ve yasaların dışına çıkamaz.
Fakat bütün bunlar Ömer Faruk Eminağaoğlu için bir şey ifade etmiyor.
Öyle davranışları, öyle tavır alışları, öyle açıklamaları var ki, insan bir müddeiumumiyle değil, “kararlı bir dava adamı”yla karşı karşıya olduğunu düşünüyor.
Daha önce de yazmıştım...
Dışarıdan, mevzuya yabancı birini getirip sorsanız, “Türkiye’de ana muhalefet partisi lideri kim?” diye, size Eminağaoğlu’nun çatık kaşlı fotoğrafını gösterecektir.
Faruk Bey icabında hem “muhalefet boşluğunu” dolduruyor, hem de “hukuka darbe” olarak nitelediği Ergenekon davasında “müdahil rolü” oynuyor.
İcranın tasarruflarına karşı çıkmak Eminağaoğlu’nun işi mi?
Başbakan’a cevap yetiştirmek Eminağaoğlu’nun işi mi?
Ergenekon sanıklarına kol kanat germek...
Mustafa Balbay ve Sabih Kanadoğlu’nu savunmak...
Ergenekon’la yandaş gazete bürolarına “geçmiş olsun ziyaretine” gitmek...
Ergenekon taraftarı profesörlerle protesto yürüyüşüne katılmak...
Ergenekon sanıklarının durumunu dert etmek ve onlara “susma hakkını kullanmalarını” hatırlatmak...
Bütün bunlar Eminağaoğlu’nun işi mi?
Bu kadar çok işle iştigal eden Ömer Faruk Eminağaoğlu, şimdi de, yönetici ve yazarlarının bir bölümü “hükümete darbe hazırlamak”la suçlanan Aydınlık dergisinde yazıyor.
İlk yazısını okudum... Beğenmedim.
Bildiğimiz Ömer Faruk Eminağaoğlu mülahazaları. Ne dediği anlaşılmayan bir yazı olmuş... Demokratikleşmeyi savunuyor mu, savunmuyor mu, belli değil.
Ben de “Niçin Aydınlık?” diye merak ediyorum?
Bunu bir kanaat beyanı mı saymak lazım?
Bu dergi, bilindiği üzere, 27 Mayıs ve 28 Şubat darbelerini savunmakta, başyazarı Doğu Perinçek eliyle “ilericilerin tankları bulunduğunu” öne sürmekte, askerin siyasete müdahalesinde beis görmemektedir...
Ahmet Kekeç/Star
Müjdeli haberi önceki gün aldım... Yargıtay Savcısı ve eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu yazarlığa başlamış.
Hem de nerede?
Maocu arkadaşların yayın organı Aydınlık dergisinde.
Kendisi, eskilerin ifadesiyle bir “müddeiumumi”dir, yani savcıdır. Elindeki yasalara dayanarak, kamu adına iddialarda bulunur. Bu iddiaları mahkemeye taşır. Görevi budur. Bu görevi yaptığı için devletten para alır. Bu para da sizin bizim vergilerimizden ödenir.
Müddeiumumi olması hasebiyle, siyasi karşılığı olabilecek söz ve davranışlardan kaçınır, kaçınması gerekir.
Mesela bir savcı, kendisini “siyasi taraf” yerine koyup icra organının tasarruflarını sorgulayamaz; bu konuda demeç veremez, açıklama yapamaz, eylemli duruş sergileyemez.
Bir savcı, “yasama organı” olan parlamentoyu istiskal edemez. Parlamentodan çıkacak her yasaya uymak ödevinde ve görevindedir.
Bir savcı, mahkeme kararlarının dışına çıkamaz.
Bir savcı, yürüyen bir soruşturmada “engelleyici” tutum takınamaz.
Bir savcı, özlük hakları itibariyle bağlı olduğu Adalet Bakanlığı yokmuş gibi davranamaz.
Bir savcı, Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini, bu hükümette görev yapan bakanları, temsil mekanizmasını, parlamento üyelerini, bazı anlayışları, bazı düşünceleri, bir kısım vatandaşı, bir kısım basını “hasım” olarak göremez. Bütün bu unsurlarla ilişkisini tayin eden şey cari yasalardır ve yasaların dışına çıkamaz.
Fakat bütün bunlar Ömer Faruk Eminağaoğlu için bir şey ifade etmiyor.
Öyle davranışları, öyle tavır alışları, öyle açıklamaları var ki, insan bir müddeiumumiyle değil, “kararlı bir dava adamı”yla karşı karşıya olduğunu düşünüyor.
Daha önce de yazmıştım...
Dışarıdan, mevzuya yabancı birini getirip sorsanız, “Türkiye’de ana muhalefet partisi lideri kim?” diye, size Eminağaoğlu’nun çatık kaşlı fotoğrafını gösterecektir.
Faruk Bey icabında hem “muhalefet boşluğunu” dolduruyor, hem de “hukuka darbe” olarak nitelediği Ergenekon davasında “müdahil rolü” oynuyor.
İcranın tasarruflarına karşı çıkmak Eminağaoğlu’nun işi mi?
Başbakan’a cevap yetiştirmek Eminağaoğlu’nun işi mi?
Ergenekon sanıklarına kol kanat germek...
Mustafa Balbay ve Sabih Kanadoğlu’nu savunmak...
Ergenekon’la yandaş gazete bürolarına “geçmiş olsun ziyaretine” gitmek...
Ergenekon taraftarı profesörlerle protesto yürüyüşüne katılmak...
Ergenekon sanıklarının durumunu dert etmek ve onlara “susma hakkını kullanmalarını” hatırlatmak...
Bütün bunlar Eminağaoğlu’nun işi mi?
Bu kadar çok işle iştigal eden Ömer Faruk Eminağaoğlu, şimdi de, yönetici ve yazarlarının bir bölümü “hükümete darbe hazırlamak”la suçlanan Aydınlık dergisinde yazıyor.
İlk yazısını okudum... Beğenmedim.
Bildiğimiz Ömer Faruk Eminağaoğlu mülahazaları. Ne dediği anlaşılmayan bir yazı olmuş... Demokratikleşmeyi savunuyor mu, savunmuyor mu, belli değil.
Ben de “Niçin Aydınlık?” diye merak ediyorum?
Bunu bir kanaat beyanı mı saymak lazım?
Bu dergi, bilindiği üzere, 27 Mayıs ve 28 Şubat darbelerini savunmakta, başyazarı Doğu Perinçek eliyle “ilericilerin tankları bulunduğunu” öne sürmekte, askerin siyasete müdahalesinde beis görmemektedir...
Ahmet Kekeç/Star