26 Eyl 2014 13:22
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:46
İlhan Cihaner'in Yeni Şafak davasında karar!
Anayasa Mahkemesi, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner'in Yeni Şafak'a açtığı davayla ilgili başvurusunu değerlendirdi.
Anayasa Mahkemesi, CHP Denizli Milletvekili İlhan
Cihaner'in hakkında çıkan haberler nedeniyle kişilik
haklarına zarar verildiği, olay sebebiyle başvurduğu hukuk
yollarından sonuç alamadığını belirterek anayasal haklarının ihlal
edildiği iddiasıyla yaptığı başvuruyu değerlendirdi. Resmi
Gazete'de yayımlanan karara göre, Cihaner, Anayasa Mahkemesi'ne
başvurarak, Yeni Şafak gazetesinin, "Savcı Boğazına Kadar Batmış"
başlığı altında bir yayın yaptığını, altında da "HSYK'nın yargı
darbesiyle görevden aldığı Başsavcı Osman Şanal, Ergenekon'a üye
olmak suçlamasıyla tutuklanan Savcı İlhan Cihaner ile ilgili şok
bilgilere ulaştı. Jandarma ve MİT mensupları, Cihaner'in
başkanlığında cemaatlere komplo için bir araya geldi" iddiasıyla
kendisine yönelik suçlamalarda bulunduğunu öne sürdü. İlhan
Cihaner, kendisiyle birlikte iki üst düzey askeri yetkilinin de
fotoğrafının kullanıldığı yaklaşık tam sayfalık haberde, "Çiçek'le
kahvaltıdan sonra düğmeye bastı" başlığı altında "Ergenekon'a üye
olmak suçlamasıyla tutuklanan Başsavcı İlhan Cihaner'in 'İrtica ile
Mücadele Eylem Planı'nda imzası bulunan Albay Çiçek'le orduevinde
buluştuğu ortaya çıktı. Cihaner, görüşmeden yaklaşık 2 ay sonra
2007'de cemaatlere yönelik başlattığı soruşturmayı 16 ili
kapsayacak şekilde genişletme kararı aldı" ifadelerine yer
verildiğini bildirdi.
"Kişilik haklarım zarar gördü"
İlhan Cihaner, Yeni Şafak gazetesindeki bu haber nedeniyle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesine tazminat davası açtı. Ancak mahkeme, haberde Basın Kanunu'nda güvence altına alınan basın özgürlüğünün sınırları aşılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Cihaner'in temyizi üzerine ilk derece mahkemenin kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nde de onaylandı. İlhan Cihaner, Yargıtay ilamının ardından Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Cihaner, haberin Yeni Şafak gazetesinde yayınlandığı tarihte Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olduğunu ve o tarihte gazete sahibinin de içerisinde olduğu bazı kişiler aleyhinde ceza soruşturması yürüttüğünü, bu sebeple Yeni Şafak gazetesinin kendisi aleyhine mesleki itibarını ve kişilik haklarını hedef alan yayınlar yaptığını ileri sürdü. Ayrıca, Anayasa değişikliği referandumundan sonra HSYK'da değişiklik yapıldığını, yargının bağımsızlık ve tarafsızlığının da zarar gördüğünü iddia eden Cihaner, Yeni Şafak gazetesi aleyhinde açtığı tazminat davasının bağımsız ve tarafsız olmayan bir mahkemede iki celse süren bir yargılama sonucunda ve Yargıtay'ın emsal nitelikteki kararlarına aykırı olarak reddedilmesi nedeniyle Anayasa'nın 36. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkının, kararın gerekçesinin yetersiz olması nedeniyle Anayasa'nın 141. maddesinin ve gazetede yayınlanan yazısının kişilik haklarına zarar vermesi nedeniyle Anayasa'nın 17. maddesinin ihlal edildiğini savundu.
"Hukuka uygunluk sınırları içinde"
Demokratik toplumlarda bireylere, yargı sistemini ve ona dahil olan kamu görevlilerini eleştirme ve onlar hakkında yorum yapma hakkı tanındığını vurgulayan yüksek mahkemenin değerlendirmesinde şu ifadelere yer verildi:
"Bu eleştirilerin kişilerin şeref ve itibarlarının korunmasını isteme haklarını ihlal eder boyuta ulaşmaması gerekir. Somut olayda ilk derece mahkemesi gazetenin basın özgürlüğünü ve bu bağlamda düşünceyi açıklama ve yayma özgürlükleri ile başvurucunun şeref ve itibarına saygı hakları arasında bir denge kurma işlemi yapmıştır. Söz konusu gazete haberinde hiçbir şekilde abartıya kaçılmadığı söylenemez. Ne var ki basın özgürlüğünün kapsamının, demokrasi ile yakın ilişkisinin doğal sonucu olarak, bir dereceye kadar abartıya ve provoke etmeye izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiği kabul edilmelidir. Nitekim somut olayda ilk derece mahkemesi özellikle haberin başlıklarındaki 'savcı boğazına kadar batmış' ve başvurucu hakkında Ergenekon Darbe Planı çerçevesinde 'düğmeye bastı' şeklindeki abartılı ifadeleri değerlendirmiş ve bu ifadelerin hukuka uygunluk sınırları içinde kaldığına karar vermiştir. Bir ulusal günlük gazetede yayınlanan haber veya yazıların olgular temelinde gelişen bir tartışmaya katkı sunup sunmadığı ve içeriğinin kamunun merakını giderme isteğinin önüne geçip geçmediği sorularına cevap verilmelidir. Bu bağlamda bir haber veya yazının kamuyu bilgilendirme değeri ne kadar yüksekse kişinin söz konusu haber veya makalenin yayımlanmasına o kadar çok boyun eğilmesi gerekir. Aksine yazının bilgilendirme değeri ne kadar düşükse kişinin korunan çıkarına da o kadar çok üstünlük tanınması gerekir. Başvurucu ilk derece mahkemede yapılan yargılamada, söz konusu haberde verilen olayların gerçek dışı olduğunu ileri sürmüş olmakla birlikte haberdeki bilgilerin doğru olmadığını, bilginin elde edilme yönteminin kabul edilemez olduğunu gösterebilmiş değildir. Başvurucu olayların meydana geldiği dönemde uzunca bir süre kendisi hakkında eleştiriler içeren yazıların hedefi olmuştur. Ancak somut başvuruya konu yazı, o dönemde Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olan başvurucunun görevine ilişkin değil hakkında yürütülen ve şüphelisi olduğu bir soruşturma kapsamında tutuklanmasına neden olan olaylara ilişkin bir haber yazısıdır ve ne başvuranın şahsına hakaret içermekte, ne ona karşı şiddeti teşvik etmekte ve ne de başvurucunun yargı görevini engellemektedir."
Hüküm
Mahkeme kararın hüküm bölümünde, Cihaner'in başvurusunun, bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiaları yönünden "açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle kabul edilemez olduğuna, maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiği iddiaları yönünden kabul edilebilir olduğuna, maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ihlal edildiği iddiasıyla ilgili olarak Anayasa'nın kişinin dokunulmazlığı ile maddi ve manevi varlığını güvenceye alan 17. maddesinin ihlal edilmediğine oy birliğiyle karar verdiği bildirildi.
"Kişilik haklarım zarar gördü"
İlhan Cihaner, Yeni Şafak gazetesindeki bu haber nedeniyle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesine tazminat davası açtı. Ancak mahkeme, haberde Basın Kanunu'nda güvence altına alınan basın özgürlüğünün sınırları aşılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Cihaner'in temyizi üzerine ilk derece mahkemenin kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nde de onaylandı. İlhan Cihaner, Yargıtay ilamının ardından Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Cihaner, haberin Yeni Şafak gazetesinde yayınlandığı tarihte Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olduğunu ve o tarihte gazete sahibinin de içerisinde olduğu bazı kişiler aleyhinde ceza soruşturması yürüttüğünü, bu sebeple Yeni Şafak gazetesinin kendisi aleyhine mesleki itibarını ve kişilik haklarını hedef alan yayınlar yaptığını ileri sürdü. Ayrıca, Anayasa değişikliği referandumundan sonra HSYK'da değişiklik yapıldığını, yargının bağımsızlık ve tarafsızlığının da zarar gördüğünü iddia eden Cihaner, Yeni Şafak gazetesi aleyhinde açtığı tazminat davasının bağımsız ve tarafsız olmayan bir mahkemede iki celse süren bir yargılama sonucunda ve Yargıtay'ın emsal nitelikteki kararlarına aykırı olarak reddedilmesi nedeniyle Anayasa'nın 36. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkının, kararın gerekçesinin yetersiz olması nedeniyle Anayasa'nın 141. maddesinin ve gazetede yayınlanan yazısının kişilik haklarına zarar vermesi nedeniyle Anayasa'nın 17. maddesinin ihlal edildiğini savundu.
"Hukuka uygunluk sınırları içinde"
Demokratik toplumlarda bireylere, yargı sistemini ve ona dahil olan kamu görevlilerini eleştirme ve onlar hakkında yorum yapma hakkı tanındığını vurgulayan yüksek mahkemenin değerlendirmesinde şu ifadelere yer verildi:
"Bu eleştirilerin kişilerin şeref ve itibarlarının korunmasını isteme haklarını ihlal eder boyuta ulaşmaması gerekir. Somut olayda ilk derece mahkemesi gazetenin basın özgürlüğünü ve bu bağlamda düşünceyi açıklama ve yayma özgürlükleri ile başvurucunun şeref ve itibarına saygı hakları arasında bir denge kurma işlemi yapmıştır. Söz konusu gazete haberinde hiçbir şekilde abartıya kaçılmadığı söylenemez. Ne var ki basın özgürlüğünün kapsamının, demokrasi ile yakın ilişkisinin doğal sonucu olarak, bir dereceye kadar abartıya ve provoke etmeye izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiği kabul edilmelidir. Nitekim somut olayda ilk derece mahkemesi özellikle haberin başlıklarındaki 'savcı boğazına kadar batmış' ve başvurucu hakkında Ergenekon Darbe Planı çerçevesinde 'düğmeye bastı' şeklindeki abartılı ifadeleri değerlendirmiş ve bu ifadelerin hukuka uygunluk sınırları içinde kaldığına karar vermiştir. Bir ulusal günlük gazetede yayınlanan haber veya yazıların olgular temelinde gelişen bir tartışmaya katkı sunup sunmadığı ve içeriğinin kamunun merakını giderme isteğinin önüne geçip geçmediği sorularına cevap verilmelidir. Bu bağlamda bir haber veya yazının kamuyu bilgilendirme değeri ne kadar yüksekse kişinin söz konusu haber veya makalenin yayımlanmasına o kadar çok boyun eğilmesi gerekir. Aksine yazının bilgilendirme değeri ne kadar düşükse kişinin korunan çıkarına da o kadar çok üstünlük tanınması gerekir. Başvurucu ilk derece mahkemede yapılan yargılamada, söz konusu haberde verilen olayların gerçek dışı olduğunu ileri sürmüş olmakla birlikte haberdeki bilgilerin doğru olmadığını, bilginin elde edilme yönteminin kabul edilemez olduğunu gösterebilmiş değildir. Başvurucu olayların meydana geldiği dönemde uzunca bir süre kendisi hakkında eleştiriler içeren yazıların hedefi olmuştur. Ancak somut başvuruya konu yazı, o dönemde Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olan başvurucunun görevine ilişkin değil hakkında yürütülen ve şüphelisi olduğu bir soruşturma kapsamında tutuklanmasına neden olan olaylara ilişkin bir haber yazısıdır ve ne başvuranın şahsına hakaret içermekte, ne ona karşı şiddeti teşvik etmekte ve ne de başvurucunun yargı görevini engellemektedir."
Hüküm
Mahkeme kararın hüküm bölümünde, Cihaner'in başvurusunun, bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiaları yönünden "açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle kabul edilemez olduğuna, maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiği iddiaları yönünden kabul edilebilir olduğuna, maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ihlal edildiği iddiasıyla ilgili olarak Anayasa'nın kişinin dokunulmazlığı ile maddi ve manevi varlığını güvenceye alan 17. maddesinin ihlal edilmediğine oy birliğiyle karar verdiği bildirildi.