İlber Ortaylı'dan sert eleştiri: Türk medyası muzır bir organ haline geldi!
Küçükçekmece Belediyesi Atakent Kültür ve Sanat Merkezi’ndeki “Tarih Nasıl Okunmalı ve Okutulmalı?” isimli söyleşiye katılan ünlü tarihçi Prof Dr. İlber Ortaylı, medya ve tarih kitaplarına sert eleştirilerde bulundu.
Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Besim Müftüoğlu’nun da
katıldığı söyleşi büyük ilgi gördü. Hoş sohbeti ve fenomen
haline gelen açıklamalarıyla Türkiye’nin en sevilen tarih
adamlarından biri olan Ortaylı, Türkçe’nin son günlerde değişime
uğramaya başladığına vurgu yaptı. Ortaylı, “Bugün de garip
bir dil çıktı. Bu Türkçe değil. Telefonla konuşurken anlamıyorum.
Tembih ediyorum, lütfen açık konuşun, diş öncesi konuşun diye.
Anlıyorlar herhalde, yavaş konuşuyorlar. O zaman anlıyorum. Türk
medyası da muzur bir organ haline geldi. Günde bir saatte olsa
çocuğunuzun TV seyretme hakkı var. Çocuk orada Türkçe öğrenmiyor.
Bu hem muhteva, hem de telaffuz bakımından bir Türkçe değil. Bu
çocukların ağızları bozuluyor. Çünkü sistem kayıyor. Türkler, bir
dili kolay öğrenebilirler ama bu özellik de kayboluyor. Türk
çocukları ilerde yabancı lisanları da kolay öğrenemeyecekler” diye
konuştu.
TARİH NASIL OKUNMALI?
Prof. Dr. İlber Ortaylı, tarih ve edebiyat okumanın önemine dikkat
çekerek, “Edebiyat ve tarihte karşılaştırmalı okumak şarttır. Bizim
I. Cihan Savaşı tarihimiz yeterli okunmamaktadır. İnsanlar,
uydurarak yazıyor. Bunların çoğu atmasyon, ideolojiktir. Milletin
arasında ikilik yaratır. Gelecekteki nesiller, kendilerine yalan
söylendiği için kendi tarihine düşman, küçümseyen adamlar haline
getirir. Bu çok tehlikelidir. Tarihçilikte, kendine göre
yakıştırmaların yeri yoktur. Siyasilerin tarihi kendilerine göre
yorumlamaları çok tehlikelidir. Siyasi kariyerleri hüsranla
biter. Bir savaşı öğrendiğiniz zaman mesela bu yıl 100. yılını
kutlayacağımız Kuttü’l Amare Zaferi’ni, hem Türk kaynaklardan, hem
de o zaman karşı tarafın askeri otoritesinden, hem de rütbesinin
çok büyüklüğü dolayısıyla yeni Türkiye’nin kurucusu Çanakkale
Komutanlarından Atatürk’e yağcılık yapma zorunluluğu olmayan bir
İngiliz generalden okumak zorundasınız. Hatıratlardan okumak
zorundasınız” ifadelerini kullandı.
“BİZ ORTADOĞU MİLLETİ DEĞİLİZ”
İlber Ortaylı, Ortadoğu tarihinin de anlaşılması için bir bütün
olarak okunması gerektiğini ifade ettiği konuşmasında, “İslam
Devri’nin Ortadoğu’su, Osmanlı döneminin Ortadoğu’sunu
ayırarak, bu işi kavrayamazsınız. Ortadoğu, şehirleşmenin,
ziraatın ilk ortaya çıktığı, coğrafyasının bir arada bakılması
gereken yer. M. Ö 5000’lerden itibaren bu dünyayı öğrenmek
zorundasınız. Biz de Ortadoğu milleti değiliz. Çünkü biz
Ortadoğu’ya çok geç geldik. Bizim buraya gelişimiz, bir beşeri
coğrafya olayından çok, doğrudan doğruya bir siyasi coğrafya
olayıdır” dedi.
“EN BERBAT TARİH KİTAPLARI TÜRKİYE VE
YUNANİSTAN’DA”
İlk ve ortaokullarda okutulan tarih kitaplarını iyi
değerlendirmediğini ve kötü bulduğunu ifade eden ünlü tarihçi, “En
başta Türkçesi bozuk bu kitapların. 1982’de UNESCO milli
komisyonunda iken bizim milli komisyon genel olarak UNESCO’DA bir
hareket başlattı. Ders kitaplarının taranması hareketi
başlatılmıştı. Fakat biz çok şey öğrendik. En berbat tarih
kitaplarının Yunanistan ve Türkiye olduğunu gördük. Bunlarda
öğretilen vakaların, doğruluğu bir yana; banal, kaba ve
amiyane bir dil kullanıldığı görüldü. Önemli olan, tarihin
tarih öğretmesidir. Metinlerin birbirine düzgün bağlanması
önemlidir. Şimdiki kitaplarda, düzgün bir lisan, senkronizasyon
yok. Deli kızın yaması gibi. Böyle tarih olmaz. Bizim tarih
kitapları kötüdür. Ben de hiç tarih kitabı okumadım. Başka
kitaplardan faydalandım. Türk tarih kitaplarında bazı terimler var.
“Zamanın ileri gelenleri gibi. Aptal bir laf. Zamanın ileri
geleni ne demek? İki manalı bir kelimedir. Zamanın ileri gelenleri
daha çok mahallenin haytası olabilir. Hoppalıkta çok ileri giden
bir sanatçı olabilir. Yani böyle şeylere ileri gelen denilebilir.
İleri gelen illa ki Nevşehirli İbrahim Paşa demek değildir”
dedi.