01 Nis 2016 13:02 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:26

İlber Ortaylı'dan sert eleştiri: Türk medyası muzır bir organ haline geldi!

Küçükçekmece Belediyesi Atakent Kültür ve Sanat Merkezi’ndeki “Tarih Nasıl Okunmalı ve Okutulmalı?” isimli söyleşiye katılan ünlü tarihçi Prof Dr. İlber Ortaylı, medya ve tarih kitaplarına sert eleştirilerde bulundu.

Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Besim Müftüoğlu’nun da katıldığı söyleşi büyük ilgi gördü. Hoş sohbeti ve fenomen haline gelen açıklamalarıyla Türkiye’nin en sevilen tarih adamlarından biri olan Ortaylı, Türkçe’nin son günlerde değişime uğramaya başladığına vurgu yaptı. Ortaylı, “Bugün de garip bir dil çıktı. Bu Türkçe değil. Telefonla konuşurken anlamıyorum. Tembih ediyorum, lütfen açık konuşun, diş öncesi konuşun diye. Anlıyorlar herhalde, yavaş konuşuyorlar. O zaman anlıyorum. Türk medyası da muzur bir organ haline geldi. Günde bir saatte olsa çocuğunuzun TV seyretme hakkı var. Çocuk orada Türkçe öğrenmiyor. Bu hem muhteva, hem de telaffuz bakımından bir Türkçe değil. Bu çocukların ağızları bozuluyor. Çünkü sistem kayıyor. Türkler, bir dili kolay öğrenebilirler ama bu özellik de kayboluyor. Türk çocukları ilerde yabancı lisanları da kolay öğrenemeyecekler” diye konuştu.

TARİH NASIL OKUNMALI?

Prof. Dr. İlber Ortaylı, tarih ve edebiyat okumanın önemine dikkat çekerek, “Edebiyat ve tarihte karşılaştırmalı okumak şarttır. Bizim I. Cihan Savaşı tarihimiz yeterli okunmamaktadır. İnsanlar, uydurarak yazıyor. Bunların çoğu atmasyon, ideolojiktir. Milletin arasında ikilik yaratır. Gelecekteki nesiller, kendilerine yalan söylendiği için kendi tarihine düşman, küçümseyen adamlar haline getirir. Bu çok tehlikelidir. Tarihçilikte, kendine göre yakıştırmaların yeri yoktur. Siyasilerin tarihi kendilerine göre yorumlamaları çok tehlikelidir. Siyasi kariyerleri hüsranla biter. Bir savaşı öğrendiğiniz zaman mesela bu yıl 100. yılını kutlayacağımız Kuttü’l Amare Zaferi’ni, hem Türk kaynaklardan, hem de o zaman karşı tarafın askeri otoritesinden, hem de rütbesinin çok büyüklüğü dolayısıyla yeni Türkiye’nin kurucusu Çanakkale Komutanlarından Atatürk’e yağcılık yapma zorunluluğu olmayan bir İngiliz generalden okumak zorundasınız. Hatıratlardan okumak zorundasınız” ifadelerini kullandı.

“BİZ ORTADOĞU MİLLETİ DEĞİLİZ”

İlber Ortaylı, Ortadoğu tarihinin de anlaşılması için bir bütün olarak okunması gerektiğini ifade ettiği konuşmasında, “İslam Devri’nin Ortadoğu’su, Osmanlı döneminin Ortadoğu’sunu ayırarak, bu işi kavrayamazsınız. Ortadoğu, şehirleşmenin, ziraatın ilk ortaya çıktığı, coğrafyasının bir arada bakılması gereken yer. M. Ö 5000’lerden itibaren bu dünyayı öğrenmek zorundasınız. Biz de Ortadoğu milleti değiliz. Çünkü biz Ortadoğu’ya çok geç geldik. Bizim buraya gelişimiz, bir beşeri coğrafya olayından çok, doğrudan doğruya bir siyasi coğrafya olayıdır” dedi.

“EN BERBAT TARİH KİTAPLARI TÜRKİYE VE YUNANİSTAN’DA”

İlk ve ortaokullarda okutulan tarih kitaplarını iyi değerlendirmediğini ve kötü bulduğunu ifade eden ünlü tarihçi, “En başta Türkçesi bozuk bu kitapların. 1982’de UNESCO milli komisyonunda iken bizim milli komisyon genel olarak UNESCO’DA bir hareket başlattı. Ders kitaplarının taranması hareketi başlatılmıştı. Fakat biz çok şey öğrendik. En berbat tarih kitaplarının Yunanistan ve Türkiye olduğunu gördük. Bunlarda öğretilen vakaların, doğruluğu bir yana; banal, kaba ve amiyane bir dil kullanıldığı görüldü. Önemli olan, tarihin tarih öğretmesidir. Metinlerin birbirine düzgün bağlanması önemlidir. Şimdiki kitaplarda, düzgün bir lisan, senkronizasyon yok. Deli kızın yaması gibi. Böyle tarih olmaz. Bizim tarih kitapları kötüdür. Ben de hiç tarih kitabı okumadım. Başka kitaplardan faydalandım. Türk tarih kitaplarında bazı terimler var. “Zamanın ileri gelenleri gibi. Aptal bir laf. Zamanın ileri geleni ne demek? İki manalı bir kelimedir. Zamanın ileri gelenleri daha çok mahallenin haytası olabilir. Hoppalıkta çok ileri giden bir sanatçı olabilir. Yani böyle şeylere ileri gelen denilebilir. İleri gelen illa ki Nevşehirli İbrahim Paşa demek değildir” dedi.