İlber Ortaylı "Keşke Yunan kazansaydı" diyen Kadir Mısıroğlu'na çaktı: "Kahve sohbetiyle tarih yazılmaz"
Kadir Mısıroğlu'nun, Kurtuluş Savaşına ilişkin, "Beni tefe koyarlar ama keşke Yunan galip gelseydi" dediği ortaya çıkmıştı.
Tarihçi Kadir Mısıroğlu’nun “Keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet
yıkılırdı. Ne şeriat yıkılırdı. Ne medreseler lağvedilirdi. Ne
hocalar asılırdı. Hiç biri olmazdı” sözlerine tepkiler gelmeye
devam ediyor.
Prof. Dr. İlber Ortaylı Hürriyet’teki köşesinde Kurtuluş
Mücadelesinin önemli ayaklarından Erzurum Kongresi'nin yıl
dönümünde isim vermeden Mısıroğlu’nu eleştirdi.
“KAHVE SOHBETİYLE TARİH YAZILMAZ”
Yazısında Erzurum Kongresi’ne değinen Ortaylı “Kahve sohbetiyle
tarih yazılmaz” ara başlığıyla şu ifadeleri kullandı:
“23 Temmuz-7 Ağustos tarihleri arasında Erzurum Kongresi yapıldı.
Erzurum’a gelen üyeler daha çok Müdâfaa-i Hukukçuların ve eski
İttihatçıların örgütlemesiyle oradaydılar. Ama önemli ölçüde de
aşiret reisleriyle, harp içinde Rusya’ya karşı çarpışanlar, harp
sonrası da gene bu bölgelerde Ermenistan Cumhuriyeti’nin
faaliyetlerinden rahatsız olan grupların yolladığı delegelerdi.
Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıkışından sonra yayımladığı
genelgeyle Erzurum’da ilk defa örgütlenmeye girdi. İstanbul
aydınları arasında ortaya atılan Amerikan mandası teklifini veya
daha kalabalık bir çevrede kabul gören Britanya himayesi gibi
projeleri reddetmişti. Saltanat ve Hilafet kurumunu reddetmiyordu
ancak İstanbul’daki hükümet, etkinliğini gösteremezse, Anadolu
harekâtının hükümet şeklinde teşkilatlanmasını öngörüyordu.”
“TBMM’NİN YOLU BU KONGREYLE AÇILDI”
“Delegelerin zor vardığı Erzurum’da eski idadi binasında yapılan
kongrenin zabıtları hakkında kesin fikir sahibi değiliz” diyen
Prof. Dr. Ortaylı yazısını şöyle sürdürdü:
“Daha çok hatırat kullanılıyor. Yazışmaların yayımlanmasıyla bilgi
ediniyoruz ama Sivas Kongresi ve Ankara’daki Türk Büyük Millet
Meclisi’nin yolu bu kongreyle açıldığını biliyoruz.
Kuvâ-yi Milliye hareketinin etkisini tasdik eden ve milli
kuvvetlere moral destek olan bu kongrenin önemli bir noktası da,
Mondros’tan sonraki işgal döneminde talepleri artan imparatorluk
azınlıklarının can, mal ve ırzlarının korunacağı fakat kendilerine
öngörülen imtiyazların verilmeyeceğidir. Önemli etnik çatışmaların
meydana geldiği Erzurum ve civarındaki illerde bu ilke Doğu
vilayetlerinin Kurtuluş Savaşı’na kazandırılması şeklinde kendini
gösterecektir.”
"ANADOLU'DAKİ HAREKETİ SÖNDÜRMEYE
YETMEYECEKTİ"
“Anadolu’nun kurtulması ilk önce doğudan başladı ve batıya doğru
uzadı. Bazılarının ifade ettiği üzere “Keşke” diye abartılan “Yunan
işgali muvaffak olsaydı” özlemi dahi Anadolu’daki hareketi
söndürmeye yetmeyecekti.
Birinci Dünya Savaşı’na geç girdiği için taze bir kuvvet olarak
kalsa da küçük Yunanistan’ın Britanya’nın jandarma müttefiki olarak
Anadolu’da kalması hayaldi. Bunu Yunan Genelkurmayı içinde Metaksas
başta olmak üzere aklı başında komutanlar da belirtmişlerdi. Bizim
tarih görüşümüz kahve sohbetlerinde bilgi noksanlığıyla devam
ediyor ve maalesef sağda ve solda bazı mesnetsiz ve sağlıksız
görüşler ileri sürülüyor.”