23 Tem 2017 11:08
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 23:00
İlber Ortaylı "Keşke Yunan kazansaydı" diyen Kadir Mısıroğlu'na çaktı: "Kahve sohbetiyle tarih yazılmaz"
Kadir Mısıroğlu'nun, Kurtuluş Savaşına ilişkin, "Beni tefe koyarlar ama keşke Yunan galip gelseydi" dediği ortaya çıkmıştı.
Tarihçi Kadir Mısıroğlu’nun “Keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet
yıkılırdı. Ne şeriat yıkılırdı. Ne medreseler lağvedilirdi. Ne
hocalar asılırdı. Hiç biri olmazdı” sözlerine tepkiler gelmeye
devam ediyor.
Prof. Dr. İlber Ortaylı Hürriyet’teki köşesinde Kurtuluş Mücadelesinin önemli ayaklarından Erzurum Kongresi'nin yıl dönümünde isim vermeden Mısıroğlu’nu eleştirdi.
“KAHVE SOHBETİYLE TARİH YAZILMAZ”
Yazısında Erzurum Kongresi’ne değinen Ortaylı “Kahve sohbetiyle tarih yazılmaz” ara başlığıyla şu ifadeleri kullandı:
“23 Temmuz-7 Ağustos tarihleri arasında Erzurum Kongresi yapıldı. Erzurum’a gelen üyeler daha çok Müdâfaa-i Hukukçuların ve eski İttihatçıların örgütlemesiyle oradaydılar. Ama önemli ölçüde de aşiret reisleriyle, harp içinde Rusya’ya karşı çarpışanlar, harp sonrası da gene bu bölgelerde Ermenistan Cumhuriyeti’nin faaliyetlerinden rahatsız olan grupların yolladığı delegelerdi.
Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıkışından sonra yayımladığı genelgeyle Erzurum’da ilk defa örgütlenmeye girdi. İstanbul aydınları arasında ortaya atılan Amerikan mandası teklifini veya daha kalabalık bir çevrede kabul gören Britanya himayesi gibi projeleri reddetmişti. Saltanat ve Hilafet kurumunu reddetmiyordu ancak İstanbul’daki hükümet, etkinliğini gösteremezse, Anadolu harekâtının hükümet şeklinde teşkilatlanmasını öngörüyordu.”
“TBMM’NİN YOLU BU KONGREYLE AÇILDI”
“Delegelerin zor vardığı Erzurum’da eski idadi binasında yapılan kongrenin zabıtları hakkında kesin fikir sahibi değiliz” diyen Prof. Dr. Ortaylı yazısını şöyle sürdürdü:
“Daha çok hatırat kullanılıyor. Yazışmaların yayımlanmasıyla bilgi ediniyoruz ama Sivas Kongresi ve Ankara’daki Türk Büyük Millet Meclisi’nin yolu bu kongreyle açıldığını biliyoruz.
Kuvâ-yi Milliye hareketinin etkisini tasdik eden ve milli kuvvetlere moral destek olan bu kongrenin önemli bir noktası da, Mondros’tan sonraki işgal döneminde talepleri artan imparatorluk azınlıklarının can, mal ve ırzlarının korunacağı fakat kendilerine öngörülen imtiyazların verilmeyeceğidir. Önemli etnik çatışmaların meydana geldiği Erzurum ve civarındaki illerde bu ilke Doğu vilayetlerinin Kurtuluş Savaşı’na kazandırılması şeklinde kendini gösterecektir.”
"ANADOLU'DAKİ HAREKETİ SÖNDÜRMEYE YETMEYECEKTİ"
“Anadolu’nun kurtulması ilk önce doğudan başladı ve batıya doğru uzadı. Bazılarının ifade ettiği üzere “Keşke” diye abartılan “Yunan işgali muvaffak olsaydı” özlemi dahi Anadolu’daki hareketi söndürmeye yetmeyecekti.
Birinci Dünya Savaşı’na geç girdiği için taze bir kuvvet olarak kalsa da küçük Yunanistan’ın Britanya’nın jandarma müttefiki olarak Anadolu’da kalması hayaldi. Bunu Yunan Genelkurmayı içinde Metaksas başta olmak üzere aklı başında komutanlar da belirtmişlerdi. Bizim tarih görüşümüz kahve sohbetlerinde bilgi noksanlığıyla devam ediyor ve maalesef sağda ve solda bazı mesnetsiz ve sağlıksız görüşler ileri sürülüyor.”
Prof. Dr. İlber Ortaylı Hürriyet’teki köşesinde Kurtuluş Mücadelesinin önemli ayaklarından Erzurum Kongresi'nin yıl dönümünde isim vermeden Mısıroğlu’nu eleştirdi.
“KAHVE SOHBETİYLE TARİH YAZILMAZ”
Yazısında Erzurum Kongresi’ne değinen Ortaylı “Kahve sohbetiyle tarih yazılmaz” ara başlığıyla şu ifadeleri kullandı:
“23 Temmuz-7 Ağustos tarihleri arasında Erzurum Kongresi yapıldı. Erzurum’a gelen üyeler daha çok Müdâfaa-i Hukukçuların ve eski İttihatçıların örgütlemesiyle oradaydılar. Ama önemli ölçüde de aşiret reisleriyle, harp içinde Rusya’ya karşı çarpışanlar, harp sonrası da gene bu bölgelerde Ermenistan Cumhuriyeti’nin faaliyetlerinden rahatsız olan grupların yolladığı delegelerdi.
Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıkışından sonra yayımladığı genelgeyle Erzurum’da ilk defa örgütlenmeye girdi. İstanbul aydınları arasında ortaya atılan Amerikan mandası teklifini veya daha kalabalık bir çevrede kabul gören Britanya himayesi gibi projeleri reddetmişti. Saltanat ve Hilafet kurumunu reddetmiyordu ancak İstanbul’daki hükümet, etkinliğini gösteremezse, Anadolu harekâtının hükümet şeklinde teşkilatlanmasını öngörüyordu.”
“TBMM’NİN YOLU BU KONGREYLE AÇILDI”
“Delegelerin zor vardığı Erzurum’da eski idadi binasında yapılan kongrenin zabıtları hakkında kesin fikir sahibi değiliz” diyen Prof. Dr. Ortaylı yazısını şöyle sürdürdü:
“Daha çok hatırat kullanılıyor. Yazışmaların yayımlanmasıyla bilgi ediniyoruz ama Sivas Kongresi ve Ankara’daki Türk Büyük Millet Meclisi’nin yolu bu kongreyle açıldığını biliyoruz.
Kuvâ-yi Milliye hareketinin etkisini tasdik eden ve milli kuvvetlere moral destek olan bu kongrenin önemli bir noktası da, Mondros’tan sonraki işgal döneminde talepleri artan imparatorluk azınlıklarının can, mal ve ırzlarının korunacağı fakat kendilerine öngörülen imtiyazların verilmeyeceğidir. Önemli etnik çatışmaların meydana geldiği Erzurum ve civarındaki illerde bu ilke Doğu vilayetlerinin Kurtuluş Savaşı’na kazandırılması şeklinde kendini gösterecektir.”
"ANADOLU'DAKİ HAREKETİ SÖNDÜRMEYE YETMEYECEKTİ"
“Anadolu’nun kurtulması ilk önce doğudan başladı ve batıya doğru uzadı. Bazılarının ifade ettiği üzere “Keşke” diye abartılan “Yunan işgali muvaffak olsaydı” özlemi dahi Anadolu’daki hareketi söndürmeye yetmeyecekti.
Birinci Dünya Savaşı’na geç girdiği için taze bir kuvvet olarak kalsa da küçük Yunanistan’ın Britanya’nın jandarma müttefiki olarak Anadolu’da kalması hayaldi. Bunu Yunan Genelkurmayı içinde Metaksas başta olmak üzere aklı başında komutanlar da belirtmişlerdi. Bizim tarih görüşümüz kahve sohbetlerinde bilgi noksanlığıyla devam ediyor ve maalesef sağda ve solda bazı mesnetsiz ve sağlıksız görüşler ileri sürülüyor.”