27 Oca 2012 22:33 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:17

İKLİM BAYRAKTAR AĞLADI, SANIKLAR DIŞARI ÇIKARTILDI! HAKİMDEN İLGİNÇ KARAR!

Oda TV davasının tutuksuz sanıklardan Bayraktar'ın ifadesi öncesi sanıkların tamamı mahkeme salonundan çıkarıldı. Hakim, gerekçe olarak ise Bayraktar'ın ağlamasını gösterdi.

''Ergenekon'' soruşturması kapsamında Odatv'de yapılan aramalara ilişkin açılan davanın tutuksuz sanığı İklim Ayfer Kaleli, ''Beni, Deniz Baykal ile ilgili ortaya birçok iddia atan olay kadın olarak lanse ettiler. Deniz Baykal ile ilgili hiçbir iddiada bulunmadım'' dedi.

Davanın görüldüğü Çağlayan'daki özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Mehmet Ekinci, sanık İklim Ayfer Kaleli'nin sağlık sorunları nedeniyle bir ara karar aldıklarını belirterek, ''Sanık Kaleli savunma yaparken CMK'nın 200. maddesi gereği diğer sanıklar salondan dışarı çıkarılacak'' dedi.

Bu karara itiraz eden sanık avukatları, söz konusu kararın geri alınmasını talep etti.

İtirazları reddeden Ekinci, ''Biraz düşünürseniz bu kararın lehinize olduğunu anlarsınız'' dedi.

Kaleli'nin savunmasına başlamadan önce diğer sanıklar salondan çıkartıldı.

Duruşmada savunmasını yapan sanık İklim Ayfer Kaleli, Odatv'ye başlamadan önce Ankara'da birkaç basın kuruluşuna iş başvurusunda bulunduğunu, sadece odatv'den olumlu dönüş olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

''Çok sevdiğim gazeteciliği yapabileceğim bir yer olarak gördüm. Mesleğe dört elle sarılmama vesile oldu. Yalçın Küçük ile bir yemekte tanıştım. Kısa bir tanışmaydı. Başka bir görüşmem olmadı. Soner Yalçın ile de işe başladıktan 5 ay sonra telefonla görüşerek tanıştım. 2 telefon görüşmem ve 1 saatlik buluşmam dışında Soner Yalçın ile herhangi bir irtibatım olmadı. Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Ahmet Mümtaz İdil ile işimin gereği görüştüm.''

Doğan Yurdakul ile Odatv yazarlarının bir toplantısında bir araya geldiğini ifade eden Kaleli, ayrıca bir iletişiminin olmadığını, aynı şekilde Müyesser Yıldız ile de bu toplantı da tanıştığını söyledi.

Kaleli, sanıklardan Nedim Şener, Ahmet Şık, Sait Çakır, Hanefi Avcı ile hiç tanışmadığını, bir kısmıyla gözaltı sürecinde ve mahkeme salonunda görüştüğünü dile getirerek, şunları söyledi:

''Ben nasıl bir örgüt üyesiyim? Bu nasıl bir örgüttür? Birçoğumuz birbirimizi hiç görmedik, tanımıyoruz bile. Bir telefon tapesinin dışında kanıt yoktur. Sanıkların birçoğunun telefon numaralarını bile bilmiyorum. 5 aylık süreçte sadece sevdiğim gazetecilik mesleğini icra ettim. Ben gözaltından çıkınca Barış Pehlivan'ın altında imzası olan, bütün emeklerimi hiçe sayarak, 'İklim Bayraktar'ın bizimle alakası yoktur' diye gazetecilikle alakası olmayan bir yazı yayımladılar. Kendi bildiğim gerçeklerle savunmamı yapıyorum.''

Serbest bırakıldıktan sonra hakkında asılsız haberler çıktığını belirten Kaleli, ''Şu anda gerçekten yapılan suçlamalarla mı bu savunmayı yapma aşamasındayım, yoksa bireysel olarak yaşadığım bir konuyu Soner Yalçın ile konuşmam mı beni bu salona getirdi?'' dedi.

-''Davanın sanığı değil, mağduruyum''-

İklim Ayfer Kaleli, hakkında iftiralar atıldığını belirterek, savunmasını şöyle sürdürdü:

''Beni, Deniz Baykal ile ilgili ortaya birçok iddia atan olay kadın olarak lanse ettiler. Deniz Baykal ile ilgili hiçbir iddiada bulunmadım. Soner Yalçın ile telefonda konuşarak bu bilgiyi onunla paylaştım. Kendisi bu durumu öğrendikten sonra haber yapmamış, üstünü örtmeye çalışmıştı. Konuyu kapattık. Hatta 3-5 dostumla da bu konuyu paylaştım. Onlar da kimseye bahsetmedi kapattı bu konuyu. Birileri kendi mahremiyeti olan bu bilgiyi kasıtlı olarak kullanarak yaydı.

Ben güçsüzüm. Arkamda eşim ve ailemden başka kimse yok. Bu yüzden mi herkesin gücü bana yetiyor? Bunun için bu davanın sanığı değil, mağduru olurum. Nazlı Ilıcak, mağdur olduğunu iddia ederek, onurunun zedelendiğini söylüyor. Peki benim onurumu kim ayaklar altına alıyor? Onur sadece güçlü insanlarda mı var? Gazeteci, savcı, avukat olabilirsiniz. Her şeyden üstün mertebe insan olmaktır. Soner Yalçın ifadesinde benimle ilgili iddia kelimesini kullandı. Ben başıma gelen olayları ona anlattığımda iddia demeden inanarak, hemen kabul ederek, detaylarını öğrenmek istedi. Ben hiçbir şey iddia etmedim. Birileri birilerini yermek için beni figür ettiler. Filler tepişirken çimler ezildi. Bu talihsiz olay telefonda konuşulmasaydı, ben bu davaya konu edilecek miydim bilmiyorum.''

Telefon konuşmalarının kendisini sanık konumuna düşürdüğünü söyleyen Kaleli, lehte olan birçok konuşmanın ek klasörlere konulmadığını iddia etti.

-''Baykal ile ilgili bir yönlendirme olmamıştır''-

Kaleli'nin, ''Dava başladığından beri hiçbir sanık bana 'Merhaba' demedi, selam bile vermediler. Salonda soğuk bir hava oluyor. Ağlamaklı hallerim işte bu yüzdendir'' demesi üzerine Başkan Ekinci, ''İşte biz de bunu gördüğümüz için böyle bir karar aldık'' dedi.

Siyasi parti liderleriyle görüşmesinin sadece haber amaçlı olduğunu aktaran Kaleli, ''Deniz Baykal'a komplo söz konusu olamaz, düşünülmemiştir bile. Odatv'den biri bana asla talimat vermemiştir. Deniz Baykal ile ilgili bir yönlendirme olmamıştır. Buna kanıt bir şey de ek klasörlerde yok. Komplo olması için maddi delil olması gerekiyor'' diye konuştu.

Kaleli: Davanın sanığı değil mağduruyum

Odatv davasının tutuksuz sanığı İklim Ayfer Kaleli, savunmasını tamamladı. Kaleli, kendisinin Odatv davasının sanığı değil mağduru olduğunu savundu.

Kaleli, “Ben Deniz Baykal'la ilgili hiçbir iddia ortaya atmadım. Telefon konuşma tapeleri 44 gün sonra gazetelerde yer aldı. Birileri kasıtlı yaydı. Güçsüzüm, arkamda eşimden başka kimse yok. Ben bu davanın sanığı değil mağduruyum.” diye konuştu.

Kaleli’nin savunması sırasında Başkan Hüseyin Ekinci, “Madem taciz edildiniz, neden Deniz Baykal'ı daha sonra yeniden aradınız?" diye sordu. Kaleli, bu olaylar yaşandıktan sonra Gürsel Tekin ile daha sonra ise Soner Yalçın ile konuştuğunu ve bir şey olmadığını anlattı. Olaydan 20 gün sonra telefon konuşmalarının sızdığını belirten Kaleli, “Muharrem İnce ile ilgili de haberler yapıldı. Ben Deniz Baykal'ı aradım. Olayı ispat edemeyeceğim ve ne olacağını bilmek için aradım.” dedi. Bunun üzerin Başkan Ekinci, “İlk olayı ispatlayamayacağınız için mi Deniz Baykal ile ikinci görüşmeyi yapıyorsunuz. Yani bu komplo mu oluyor?'' diye sordu. Kaleli ise ilkini ispatlayamayacağı için ikinci kez aradığını söyledi.

Kaleli, savunmasında mahkemenin henüz bir hüküm vermediğini ancak kendisinin kamuoyu önünde asıldığını öne sürdü. Kaleli, “Benim arkamda kimse yok. Yorgunum. Bir araştırmaya göre, Saddam Hüseyin ve Abdullah Öcalan'dan sonra 1,5 ay boyunca gündemde olan tek insanım. Ben bunlara daha fazla dayanamam. Siz sağlıklı karara ulaşın. Düşmanlarımla baş edemeyeceğim. Ben öleyim de kurtulun.” diye konuştu.

Kaleli, hakkında çıkan haberleri mahkeme heyetine göstererek, “Baykal, benimle ilgili ‘Bu kadını da üzerime saldılar’ ithamında bulundu.” dedi. CHP içinde çok sayıda tanıdığı bulunduğunu ve bu kişilerin de haberlerini de yaptığını belirten Kaleli, "Ama sanki seçim öncesi CHP'ye komplo kurmak için son anda dâhil olmuşum gibi bir hava oluşturuldu. Gürsel Tekin canlı yayınlarda daha önce yaptığım ama CHP'ye zarar verecek haberleri yayınlamadığım için bana çokça teşekkür etmişti." ifadelerini kullandı.

Kaleli'nin ifadesinin tamamlanmasının ardından diğer sanıklar yeniden mahkeme salonuna alındı. Sanıklara, Kaleli'nin ifadesi özet olarak anlatıldı. Duruşmayı izleyenler arasında CHP Milletvekilleri Melda Onur ve İlhan Cihaner ile Hrant Dink'in kardeşi Orhan Dink de bulunuyor.