15 Ağu 2011 12:07
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:41
İKİ KARDEŞ AYNI ADAMI SEVERSE NE OLUR? İŞTE YANITI...
Star TV'de ay autuldu; Kenan Ece, Naz Elmas ve Nur Erkul'un başrolleri paylaştığı “Ay Tutulması” geçen hafta ilk bölümüyle izleyiciyle buluştu.
Dizi, birbirlerinin varlığından bile habersizken aynı adama aşık olmalarıyla yolları kesişen iki kardeşin hikayesini konu alıyor.
NUR ERKUL: ŞEBNEM GİBİ ROMANTİK DEĞİLİM
“Ay Tutulması” geçen hafta başladı. Yeni proje hakkında neler söylemek istersiniz?
- İnşallah hepimiz için hayırlı olacak. Güzel bir proje, umarım seyirci de beğenir.
Dizide nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?
- Ben Şebnem rolündeyim. Şebnem 23 yaşında… Ailesinin öz çocuğu olmadığını, evlat edinildiğini bilmiyor. Maddi durumu gayet iyi, ailesine düşkün, yumuşak ve sevecen bir karakter. Aynı zamanda da romantik.
Ve bir gün Şebnem, varlığından bihaber olduğu kız kardeşiyle aynı adama aşık oluyor.
- Evet, hem de ikiz kardeşi... Ama ikisi de kardeş olduklarını bilmiyor. Doğar doğmaz ayırmışlar çünkü onları. Biri için öldü denilmiş, diğeri evlatlık verilmiş. Bu gerçeği bilmedikleri için düşman oluyorlar.
Karakteri yaratmak için üzerinde uzun uzun kafa yormuşsunuzdur. Hiç kendinizle benzeştirdiğiniz özellikleri var mı?
- Pek sayılmaz. Sadece ben de onun gibi aklıma koyduğumu, istediğimi eninde sonunda yaparım, o kadar. Asıl benzemeyen özelliklerimiz çok.
Ne gibi?
- Mesela romantizm. Şebnem’in aksine ben hiç romantik değilimdir, bu yüzden bazı sahnelerde o duyguları vermekte zorlanıyorum.
“Romantik değilim” diyorsunuz. Peki nasıl bir aşıksınız, aşkı nasıl yaşarsınız?
- Düz yaşarım. Çok doğalım ve her şeyi akışına bırakırım.
NAZ ELMAS: AYLA ÇOK PİS AŞK ACISI ÇEKİYOR
Uzun zamandır dizilerde göremiyorduk sizi. Nasıl oldu da “Ay Tutulması”na “evet” dediniz?
- Benim için önemli olan senaryoya inanmam. Sırf yapmış olmak için dizi yapmıyorum. Bu projede hem senaryo hem de karakter bana cazip geldi.
Neydi karakteri cazip kılan?
- Daha önce canlandırdıklarımdan çok farklı bir karakter. Diğerleri genelde mağdur, acısını ve sıkıntısını içine atan kadınlardı. Ayla da başlarda mağdur görünüyor ama devamında tepkileri sertleşmeye başlıyor. Hatta intikam peşinde koşuyor, ortalığı yakıp yıkıyor.
Hazır anlatmaya başlamışken devam edin, Ayla nasıl biri?
- Bir kere çok akıllı. Ne istediğini bilen, hırslı bir kadın. İntikam arayışında olsa da kötü bir karakter değil. Kötülüğünden değil, gerçekten çok sevdiği ve mağdur olduğu için yapacak bunları. Aşk uğruna...
Aşk acısı çekiyor yani...
- Hem de çok pis çekiyor! Gerçekten çok tatsız bir olay yaşıyor ve çok canı yanıyor. Sonrasında öyle kararlar alıyor ki, aşk uğruna kendini heba ediyor da diyebiliriz.
Pes etmeye niyeti yok anlaşılan...
- Asla, hiçbir durumda pes etmiyor. Öyle bir karar verip öyle bir adım atıyor ki, artık geri dönüşü yok zaten. Sevgisinden dolayı “ben” duygusunu kaybetmiş bir kadın Ayla...
Siz aşkı onun kadar tutkulu mu yaşarsınız?
- Bu çok da tercih ettiğim ya da edeceğim bir şey değil. Hatta bana çok tezat bir düşünce yapısı.
Aşk için mücadele etmez misiniz?
- Duruma göre değişir. Aşk hakkında büyük konuşmamak lazım. O ana ve yaşadığın duruma göre değişir. Ne söylesek boş!
KENAN ECE: AİLEM UĞRUNA SEVDİĞİM KADINI TERK ETTİM
“İzmir Çetesi”nin hemen ardından bu diziye başladınız. Çok hızlısınız...
- “İzmir Çetesi” bittikten hemen sonra teklif geldi. Aslında ben de biraz ara vermeyi düşünüyordum ama senaryo çok içime sinince “hayır” diyemedim.
“İzmir Çetesi”nden önce de “Samanyolu” vardı. Bir oyuncunun arada dinlenmesi, nefes alması, kendini unutturması gerekmez mi?
- Tabii ki dinlenmesi gerek. Malzeme toplamak, biraz da hayatın tadını çıkarmak için arada setin harala gürelesinden uzaklaşmak şart. Ama ben sadece iki senedir Türkiye’deyim. Yapacağım çok şey var ve henüz yorulmuş da sayılmam.
Bu durumdan memnunsunuz o halde...
- Memnunum çünkü antrenman yaptığımı farzediyorum. Seyircinin karşısına sürekli farklı kimliklerle çıkıyorum. Bana bunun için fırsat tanınıyor, ben de o fırsatı kullanıyorum. Ama bu projeden sonra ara vereceğim.
Farklı kimlikler dediniz de… “Ay Tutulması”nda canlandırdığınız karakterin adı da Kenan. Bu bir tesadüf mü?
- Evet, senaryo bana ilk geldiğinde de karakterin adı Kenan’dı. Ben herhalde sonra değiştirirler dedim ama değişmedi. İlk kez böyle bir şey başıma geliyor.
Peki nasıl biri bu Kenan?
- Kenan genç bir işadamı. Ailevi problemleri yüzünden işine, hayata daha çok asılmış, sonunda çalıştığı şirkette iyi bir konuma gelmiş. Daha çok mantığının sesini dinleyen biri. Zaman zaman aşk ve mantık arasında bocalıyor.
Son kararı ne oluyor?
- Ailesine yardım etmek uğruna mantık yolunu seçiyor. Aşık olduğu kadından ayrılıp başkasıyla evleniyor.
Ve o kadınlar aslında kardeş...
- Evet, Kenan iki kız kardeşin kesiştiği nokta oluyor. Kader, doğumda ayrılan ikizleri aynı adam ekseninde birleştiriyor.
Ama siz çapraz ateşte kalıyorsunuz?
- Aynen. Burada önemli olan konu, kardeşlerin birbirinden haberdan olmayışı. Kenan da onların kardeş olduğunu bilmiyor zaten.
Siz olsanız ne yaparsınız? Mantığın sesine mi yoksa kalbin sesine mi kulak verirsiniz?
- Genellikle olayları akışına bırakırım. Mücadele etmeden akışına bırakımak, hayata ayak uydurmak daha kolay. Bazen özel sebeplerden dolayı mantık ön plana geçebiliyor yine de...
Büşra BOZOK - HÜRRİYET
NUR ERKUL: ŞEBNEM GİBİ ROMANTİK DEĞİLİM
“Ay Tutulması” geçen hafta başladı. Yeni proje hakkında neler söylemek istersiniz?
- İnşallah hepimiz için hayırlı olacak. Güzel bir proje, umarım seyirci de beğenir.
Dizide nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?
- Ben Şebnem rolündeyim. Şebnem 23 yaşında… Ailesinin öz çocuğu olmadığını, evlat edinildiğini bilmiyor. Maddi durumu gayet iyi, ailesine düşkün, yumuşak ve sevecen bir karakter. Aynı zamanda da romantik.
Ve bir gün Şebnem, varlığından bihaber olduğu kız kardeşiyle aynı adama aşık oluyor.
- Evet, hem de ikiz kardeşi... Ama ikisi de kardeş olduklarını bilmiyor. Doğar doğmaz ayırmışlar çünkü onları. Biri için öldü denilmiş, diğeri evlatlık verilmiş. Bu gerçeği bilmedikleri için düşman oluyorlar.
Karakteri yaratmak için üzerinde uzun uzun kafa yormuşsunuzdur. Hiç kendinizle benzeştirdiğiniz özellikleri var mı?
- Pek sayılmaz. Sadece ben de onun gibi aklıma koyduğumu, istediğimi eninde sonunda yaparım, o kadar. Asıl benzemeyen özelliklerimiz çok.
Ne gibi?
- Mesela romantizm. Şebnem’in aksine ben hiç romantik değilimdir, bu yüzden bazı sahnelerde o duyguları vermekte zorlanıyorum.
“Romantik değilim” diyorsunuz. Peki nasıl bir aşıksınız, aşkı nasıl yaşarsınız?
- Düz yaşarım. Çok doğalım ve her şeyi akışına bırakırım.
NAZ ELMAS: AYLA ÇOK PİS AŞK ACISI ÇEKİYOR
Uzun zamandır dizilerde göremiyorduk sizi. Nasıl oldu da “Ay Tutulması”na “evet” dediniz?
- Benim için önemli olan senaryoya inanmam. Sırf yapmış olmak için dizi yapmıyorum. Bu projede hem senaryo hem de karakter bana cazip geldi.
Neydi karakteri cazip kılan?
- Daha önce canlandırdıklarımdan çok farklı bir karakter. Diğerleri genelde mağdur, acısını ve sıkıntısını içine atan kadınlardı. Ayla da başlarda mağdur görünüyor ama devamında tepkileri sertleşmeye başlıyor. Hatta intikam peşinde koşuyor, ortalığı yakıp yıkıyor.
Hazır anlatmaya başlamışken devam edin, Ayla nasıl biri?
- Bir kere çok akıllı. Ne istediğini bilen, hırslı bir kadın. İntikam arayışında olsa da kötü bir karakter değil. Kötülüğünden değil, gerçekten çok sevdiği ve mağdur olduğu için yapacak bunları. Aşk uğruna...
Aşk acısı çekiyor yani...
- Hem de çok pis çekiyor! Gerçekten çok tatsız bir olay yaşıyor ve çok canı yanıyor. Sonrasında öyle kararlar alıyor ki, aşk uğruna kendini heba ediyor da diyebiliriz.
Pes etmeye niyeti yok anlaşılan...
- Asla, hiçbir durumda pes etmiyor. Öyle bir karar verip öyle bir adım atıyor ki, artık geri dönüşü yok zaten. Sevgisinden dolayı “ben” duygusunu kaybetmiş bir kadın Ayla...
Siz aşkı onun kadar tutkulu mu yaşarsınız?
- Bu çok da tercih ettiğim ya da edeceğim bir şey değil. Hatta bana çok tezat bir düşünce yapısı.
Aşk için mücadele etmez misiniz?
- Duruma göre değişir. Aşk hakkında büyük konuşmamak lazım. O ana ve yaşadığın duruma göre değişir. Ne söylesek boş!
KENAN ECE: AİLEM UĞRUNA SEVDİĞİM KADINI TERK ETTİM
“İzmir Çetesi”nin hemen ardından bu diziye başladınız. Çok hızlısınız...
- “İzmir Çetesi” bittikten hemen sonra teklif geldi. Aslında ben de biraz ara vermeyi düşünüyordum ama senaryo çok içime sinince “hayır” diyemedim.
“İzmir Çetesi”nden önce de “Samanyolu” vardı. Bir oyuncunun arada dinlenmesi, nefes alması, kendini unutturması gerekmez mi?
- Tabii ki dinlenmesi gerek. Malzeme toplamak, biraz da hayatın tadını çıkarmak için arada setin harala gürelesinden uzaklaşmak şart. Ama ben sadece iki senedir Türkiye’deyim. Yapacağım çok şey var ve henüz yorulmuş da sayılmam.
Bu durumdan memnunsunuz o halde...
- Memnunum çünkü antrenman yaptığımı farzediyorum. Seyircinin karşısına sürekli farklı kimliklerle çıkıyorum. Bana bunun için fırsat tanınıyor, ben de o fırsatı kullanıyorum. Ama bu projeden sonra ara vereceğim.
Farklı kimlikler dediniz de… “Ay Tutulması”nda canlandırdığınız karakterin adı da Kenan. Bu bir tesadüf mü?
- Evet, senaryo bana ilk geldiğinde de karakterin adı Kenan’dı. Ben herhalde sonra değiştirirler dedim ama değişmedi. İlk kez böyle bir şey başıma geliyor.
Peki nasıl biri bu Kenan?
- Kenan genç bir işadamı. Ailevi problemleri yüzünden işine, hayata daha çok asılmış, sonunda çalıştığı şirkette iyi bir konuma gelmiş. Daha çok mantığının sesini dinleyen biri. Zaman zaman aşk ve mantık arasında bocalıyor.
Son kararı ne oluyor?
- Ailesine yardım etmek uğruna mantık yolunu seçiyor. Aşık olduğu kadından ayrılıp başkasıyla evleniyor.
Ve o kadınlar aslında kardeş...
- Evet, Kenan iki kız kardeşin kesiştiği nokta oluyor. Kader, doğumda ayrılan ikizleri aynı adam ekseninde birleştiriyor.
Ama siz çapraz ateşte kalıyorsunuz?
- Aynen. Burada önemli olan konu, kardeşlerin birbirinden haberdan olmayışı. Kenan da onların kardeş olduğunu bilmiyor zaten.
Siz olsanız ne yaparsınız? Mantığın sesine mi yoksa kalbin sesine mi kulak verirsiniz?
- Genellikle olayları akışına bırakırım. Mücadele etmeden akışına bırakımak, hayata ayak uydurmak daha kolay. Bazen özel sebeplerden dolayı mantık ön plana geçebiliyor yine de...
Büşra BOZOK - HÜRRİYET