'İHTİYACIMIZ SANSÜR DEĞİL, BARIŞ GAZETECİLİĞİ'
Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu ve Basın Konseyi Başkanı Orhan, Erdoğan'ın "medya terör haberlerini vermesin" sözlerine tepki gösterdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "medya terör haberlerini vermesin" sözlerine tepki gösteren Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu ve Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit, kamunun bilgi edinme hakkının ortadan kaldırılmak istendiğini belirterek böyle bir çatışma döneminde ihtiyaç duyulanın barış gazeteciliği olduğunu söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1 Eylül'de Kanaltürk'te yaptığı konuşmada, asker ölümlerini haber yapan medyanın PKK'nin propagandasını yaptığını belirterek bu konunun çözümüne dair çalışmaları olduğunu söyledi.
Galatasaray Üniversitesi'nden Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, "PKK'nın propaganda amaçlı eylemleri var. Yazılı ve görsel basın buna alet olmamalı. Tek sütun dahi görmemek lazım. Gazetecilik bununla mı prim yapıyor. Şehitlerimiz üzerinden reyting yükselteceksek yandık" dedi.
"Vatansever medya beklentisi
içindeler"
Galatasaray Üniversitesi'nden Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu,
gazetecinin kamuya karşı sorumluluğu olduğunu belirterek bu sansür
ve oto sansür ortamında gerçeklerin yok olduğunu söyledi.
"İç savaş ortamındaki ülkemizde hemen her gün gerçekleşen asker
ölümlerinden ve PKK saldırılarından kamuoyunun haberdar olmaması
medyanın güvenirliliği açısından önemli bir sorun.
"Başbakan'ın konuşmada geçen 'Medya kimin yanında yer alacak'
sorusuna en iyi yanıt; gazeteci, patronuna veya devlete
değil, kamuya karşı sorumludur. Gazetecinin vatanı, dili, dini,
milleti olmamalıdır.
"Tek sütun dahi görmemek lazım' derken, haberi görmemeye telkin
veya çağrı, bilgi edinme hakkı açısından çok sorunlu. Siyasi
iktidarlar ulusal çıkar savunuculuğuna soyunmuş vatansever bir
medya beklentisi içinde. Muhalif, eleştirel yayın yapan medya da
'vatan haini' olarak nitelendiriliyor. Ancak burada en büyük
kurbanlar kamunun bilme hakkı olan gerçeklerdir.
'Ulusal çıkar bahanesiyle oto sansür
yapılmamalı'
İnceoğlu, gazetelerin hangi haberlerin verilip verilmeyeceğine dair
oto sansür uygulamak yerine barış gazeteciliğini devreye sokmaları
gerektiğini söyledi.
"Başbakanın konuşmasından önce gazetelerin bir araya gelip adeta
oto-sansür konusunda anlaşmaya varıp 'şu haberleri verelim, şunları
vermeyelim' demeleri ifade özgürlüğü açısından sorunlu.
"Propagandaya aracılık etmemek adına tüm basın-yayın kuruluşlarının
içselleştirilmiş ve gönüllü bir oto-sansür mekanizmasını devreye
sokmak gibi bir zaafa düşmemeleri gerekir. Aksi takdirde
'ulusal çıkar' bahanesiyle sürekli gerçekleri çarpıtma veya gizleme
döngüsünden çıkamazlar.
"Bunun yerine, çatışma döneminde çözüm odaklı barış gazeteciliğini
devreye sokarak halkı doğru ve sağlıklı bilgilendirme, nefret
dilini üretmeme, savaş çığırtkanlığı yapmama gibi hususlara özen
gösterilmesi gerekir."
'İsteyen manşetten isteyen tek sütun görür'
Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit, bir grubu diğer gruba karşı
kışkırtmadığı sürece her basın kuruluşunun bir haberi manşetten ya
da tek sütun olarak görmeye hakkı olduğunu söyledi.
"Basın özgürlüğü olan bir ülkede, basın kuruluşları yalan
söylemediği, asılsız haber vermediği ve heyecan yaratarak bir
grubu, diğer gruba karşı kışkırtmadığı sürece bir haberi manşetten
de verebilir tek sütundan da. Buna kimse karışamaz. Tabii ki bu
haberler verilirken hiçbir örgütün propagandasına alet olunmaması
gerekir. Başbakan'ın kendine ait bir medyası yok; ama sözünü
dinlemek isteyenler varsa dinlesin." (Nilay Vardar/ Bianet