İHİDEM'den Baransu ve Yıldız kararlarına sert tepki!
İnsan Hakları İzleme ve Değerlendirme Merkezi, AYM'nin gazeteci Mehmet Baransu ve Arzu Yıldız'la ilgili verdiği kararı sert bir dille kınadı.
İnsan Hakları İzleme ve Değerlendirme Merkezi (İHİDEM), Anayasa
Mahkemesi'nin (AYM) tutuklu gazeteci Mehmet Baransu'nun hak ihlali
yapıldığı gerekçesiyle yaptığı bireysel başvuruya ret cevabı
vermesine tepki gösterdi.
İHİDEM Dönem Başkanı avukat Mustafa Dokumacı tarafından yapılan
açıklamada, ayrıca gazeteci Arzu Yıldız'a MİT TIR'ları savcılarının
ifadelerine yer verdiği haberi nedeniyle verilen hapis cezası ve
annelikten men kararı da sert bir dille eleştirildi.
İşte, İHİDEM'in o açıklaması:
BİR KEZ DAHA ALTINI ÇİZİYORUZ: GAZETECİLİK SUÇ
DEĞİLDİR!
Gazetecilik faaliyeti dolayısıyla, İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği
tarafından 2 Mart 2015 tarihinde tutuklanan Mehmet Baransu, yapılan
tutuklamanın Anayasanın 19. Maddesi ile düzenlenen “kişi hürriyeti
ve güvenliği hakkına”, ayrıca Anayasanın 26. ve 28. Maddesinde
düzenlenen “ifade ve basın özgürlüğüne” aykırı olduğu gerekçesi ile
24 Nisan 2015'te Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda
bulunmuştur.
Anayasa Mahkemesi, başvurularından 2,5 ay sonra gazeteciler Can
Dündar ve Erdem Gül’ün hak ihlaline uğradıklarını kabul etmiş ve
tahliye edilmeleri yönünde bir karar verdiği halde, Mehmet Baransu
tarafından yapılan başvuru ise 1 yılı aşkın süre sonra, 17 Mayıs
2016 tarihinde gündeme alınmış ve reddedilmiştir.
İncelenme olanağının varlığı açıkça ortadayken Mehmet Baransu
tarafından yapılan bireysel başvurunun geciktirilerek 1 yılı aşkın
süre sonunda gündeme alınıp karara bağlanması, AİHS’nin 6.
Maddesinde açıkça düzenlenen ve Anayasamızın 36. Maddesi dahilinde
bulunan “makul sürede yargılanma hakkının”, bizzat Anayasa
Mahkemesi tarafından ihlal edildiğini açıkça ortaya
koymaktadır.
Anayasa’nın “Kişi Hürriyeti ve Güvenliği” başlıklı 19. Maddesinde
belirtildiği gibi ancak “Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti
bulunan kişiler …” hakkında ve kanunda belirtilmiş olmak kaydıyla
“tutuklamayı zorunlu kılan” sebepler dâhilinde tutuklama
yapılabilecektir.
Anayasa Mahkemesi’nin bu noktada hangi suç açısından hangi kuvvetli
şüphe gerekçesi ile hangi kanun ile belirtilmiş tutuklamayı zorunlu
kılan sebeplerle ve işlendiği iddia edilen suçlar açısından hangi
somut olguların tespit edilmesi sonucunda bu başvuruyu reddederek
tutukluluğu haklı bulduğu anlaşılamamıştır.
Ayrıca, Anayasa Mahkemesi temel hak ve hürriyetlerde yapılan
kısıtlamanın Anayasanın 13. Maddesinde belirtilen şartlara uygun
olup olmadığını denetlemektedir. Bu noktadan bakılacak olursa
Anayasa Mahkemesi tarafından Can Dündar ve Erdem Gül için tespit
edilen durumlar, söz konusu Mehmet Baransu olduğunda her nedense
tespit edilememiştir. Can Dündar ve Erdem Gül kararında, yaptıkları
haberden 6 ay sonra tutuklanmalarının yanlışlığına vurgu yapan
Anayasa Mahkemesi, Mehmet Baransu’nun yaptığı haberden 5 yıl 2 ay
sonra tutuklanmasını görmezden gelmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin, haber yaptıkları için tutuklanan gazeteciler
Can Dündar ve Erdem Gül’ün başvurularını kabul ettiği halde, yine
haber yaptığı için tutuklanan gazeteci Mehmet Baransu’nun
başvurusunu kabul etmemesi, Anayasanın 10. Maddesi ile düzenlenen
eşitlik ilkesi ile açıkça çelişmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin Mehmet Baransu hakkında verdiği karar,
Cumhuriyet Savcılarının ve Mahkemelerin gazeteciler hakkında
gözaltı, tutuklama ve hapis cezaları verirken daha cesaretli
olmalarına yol açacak ve Türkiye’de zaten can çekişmekte olan
gazeteciliğin sonunu hazırlayacaktır.
Anayasa Mahkemesi’nin AİHS’nin temel hükümleri olan “ifade ve basın
hürriyeti” ile çelişen bu ve benzeri kararlarının devam etmesi
halinde, AİHM tarafından Azerbaycan Anayasa Mahkemesi’ne uygulanan,
“tüketilmesi gereken iç hukuk yolu olarak tanınmaması” muamelesine
maruz kalması kaçınılmazdır.
ARZU YILDIZ HAKKINDA VERİLEN HAPİS CEZASI
Mehmet Baransu hakkında hak ihlali başvurusunun Anayasa Mahkemesi
tarafından reddedildiği gün, gazeteci Arzu Yıldız hakkında, Tır
Savcıları’nın savunmalarını yayınladığı gerekçesiyle hapis cezası
verilmiş, ceza ertelenmemiş ve hükmün açıklanmasının geriye
bırakılması müessesesi uygulanmamıştır.
Gazeteci Arzu Yıldız da ülkemizdeki onlarca gazetecinin yaşamak
zorunda kaldığı gibi, gazetecilik faaliyetinden ötürü yargılanmış
ve ceza almıştır.
Dünya basın özgürlüğü endeksinde her geçen yıl birkaç basamak
geriye düşen Türkiye, gazetecilere yönelik bu şekildeki yargısal
uygulamaların devam etmesi halinde, insan hakları ve temel
hürriyetler konusunda sınıfta kalmış ülkelerle mukayese edilir
duruma gelecektir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur. (18.05.2016)
Av. Mustafa DOKUMACI
İHİDEM Dönem Başkanı